Gazeteci Tarık Toros tr724.com'daki yazısında 'adalet yürüyüşü'nün nasıl bir sonuç vereceğini analiz etti. Son olayların İlker Başbuğ'un açıklamalarını satır aralarında verdiği mesajlarla birlikte okunması gerektiğini söyleyen Toros CHP'nin başlattığı yürüyüşün Maltepe'de biteceği görüşünde..
Adalete güven niye mi yok?
Yargıçlar savcılar kitaba uygun çalışsa adalete güven olur.
Mahkeme kararlarına uyulsa, saygı duyulsa adalete güven olur.
Adalete güven yoktur, bugün ülkedeki yargı zalimdir çünkü Saray’a teslim olmuştur.
Adalet, Saray’daki şahsın iki dudağı arasındadır.
Hâkimler bunun hilâfına karar alamaz.
Alırsa, ya sürgün edilir, ya açığa alınır, ya da tutuklanır.
***
Ülkede adalet niye yoktur biliyor musunuz?
Saray’da oturan ülkenin başı, “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” dediği için yoktur.
Adaletsizliğin bir numaralı müsebbibi de kendidir.
Yine kendi ifadesiyle, “proje mahkemeler” kurmuşsa… Sulh ceza hâkimlikleri eliyle iş tutuyorsa, hukuk taaa o zaman bitmiştir.
Avukatlar tutuklanıyorsa… Barolar, on binlerce “terör” sanığına avukat atamıyorsa, mahkemelerin müsamere yerinden başka işlevi yoktur.
Yine gazeteciler, Twitter’daki takip listeleri yüzünden yargılanıyorsa, o ülkede suçun ispatı için delil aramak gibi bir dert de kalmamış demektir.
***
Ülkede adaletin hali bu iken…
Partili cumhurbaşkanının tutuklattığı, iki sene cezaevinde yatırdığı eski Genelkurmay Başkanı, “Yargının mücadelesini yürekten destekliyorum. Ordu, polis, yargı, bürokraside ciddi boyutta temizlik yapıldığına inanıyorum” diyorsa… Bilin ki, o da düzenin bir parçasıdır.
İlker Başbuğ kusura bakmasın, durum budur.
***
Partili cumhurbaşkanı, 2008’den itibaren içeri attırdıklarını tek tek tahliye ettikten sonra onlarla ittifak kurdu. Hepsine eski itibarlarını verdi, görevlerine iade etti. Şimdi birlikte iş tutuyorlar.
Yargının harika gittiğini düşünen İlker Başbuğ’un, şöyle sorması icap etmez mi:
“Ey Tayyip Erdoğan. Yargı senin MİT müsteşarını ifadeye çağırınca yollamadın, acil yasa çıkarıp dokunulmazlık verdin. Peki neden eski Genelkurmay Başkanı için de aynısını yapmadın? Bizi Cemaat tutuklattıysa, müsteşarına kurulan kumpası püskürttüğün gibi bunu da püskürtebilirdin. Yapmadın. Çünkü bunu bizzat istedin. Kumpası kuran sendin.”
***
Erdoğan, müsteşarına verdiği dokunulmazlığı Başbuğ’a vermediği gibi… Başbuğ’un tahliye edildiği günlerde bir yasa çıkarttı:
Eski Genelkurmay Başkanları ve komutanlar görev suçlarından dolayı Yüce Divan’da yargılanabilecekti.
Şimdi bu yasa Demokles’in kılıcı gibi İlker Başbuğ’un üzerinde sallanıyor.
Yargıtay, Ergenekon davasını bozdu fakat Başbuğ’un dosyasını ayırıp Anayasa Mahkemesi’ne havale etti.
Başbuğ bilmiyor mu, “dün kendisini tutuklatan, bugün de rehin alan irade” aynı iradedir!
Bal gibi biliyor ama yaşına başına bakmadan üç maymunu oynuyor.
***
Partili cumhurbaşkanı, muhaliflerini, biat etmeyen tüm kesimleri darbeci ilan ederek kendi darbesini gerçekleştiriyor.
Büyük ölçüde de tamamladı.
İşte bunun için CHP’nin adalet yürüyüşü, zannediyorum son umut kıpırtısı.
CHP’nin yığınla hatası yok mu, var.
7 Haziran 2015 seçimlerini doğru okuyabildi mi, hayır!
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına verdiği destekle tutuklu vekillerin en önemli sorumlusu mu, evet!
Referandum sonucunu kabul edip Meclis çalışmalarına devam etme kararıyla hata etmedi mi, etti.
Kılıçdaroğlu’nun 7 yıllık genel başkanlığı süresince tek başarısı var mı, yok!
Enis Berberoğlu tutuklanana kadar beklemekle çok geç kalmadı mı, evet kaldı.
Bunlar doğru.
Fakat unutmayın.
Bugün ne siyasi hesap, ne de ikbal peşinde koşulacak dönem.
Ne olduysa oldu. Neyse ne.
Dikkat edin: Adalet yürüyüşü, son dönemde Gezi olayları dahil polisin müdahale etmediği, edemediği tek büyük protestodur.
Resmi izin alınmadığı halde haftalardır şehirlerarası yolda yürüyorlar, valiler seyrediyor.
Zaman zaman trafik aksadığı halde, kimse ilişmiyor.
Ne takip eden, ne destekleyen, ne de yürüyenlere kimse dokunmadı.
Tek gözaltı yok, tek tutuklama olmadı.
9 Temmuz Pazar günü de milyon katılımla Maltepe’de mitingle sonlanacak.
Demek ki oluyormuş.
Demek ki, kimsenin burnu kanamadan kitlesel bir protestoya imza atılabiliyormuş.
Demek ki Saray, tek gündem belirleyici değilmiş.
Adalet yürüyüşü gösterdi ki, Saray’ın en büyük korkusu itirazların yükselmesi.
Korkuyu, korku yayarak bastırması da bundan.
***
Şöyle bir görüş var:
“Aman Saray’ı ürkütmeyelim. Ürkerse, ortalığı ateşe verir, ülke Suriye olur. Ülke Suriye olacağına Erdoğan 10 sene daha iktidarda kalsın, evlâdır.”
Mantıklı gibi görünmekle birlikte, içten içe korku pompalayan bir düşünce bu.
Ülke karışmadan Erdoğan döneminin bitmeyeceği gibi bir anlam da çıkıyor.
Ayrıca zannediyorlar ki, her şey onunla başlayıp bitiyor.
Böyle düşünen varsa, İlker Başbuğ’un açıklamalarını tekrar okuyabilir:
“Ordu, polis, yargı, bürokraside ciddi boyutta temizlik yapıldığına inanıyorum. Ama tamamen sıfırlandı demek riskli.”
Bu laf, Erdoğan’la işimiz henüz bitmedi demektir.
***
CHP’nin yürüyüşünden bir sonuç çıkar mı?
Herkesin merak ettiği ve şu günlerde cevabını aradığı bir soru da bu.
Cevabı çok basit esasen:
Yürüyüş Maltepe’de biter, sonra siyaset tatile girer.
Yanılmayı çok isterim.