CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) hesaplarını inceleyen Sayıştay'ın, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) 16,2 milyon liralık usulsüz harcama yaptığını belirlemesinin kamuoyuna yansıması üzerine, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun cevaplaması talebiyle TBMM Başkanlığına bir soru önergesi sundu. Bayır, bu paranın nereye, hangi şekilde ve ne amaçla harcandığını, bu harcama ile ilgili kendisinin bilgisinin olup olmadığını yazılı olarak cevaplamasını talep etti.
Milletvekili Bayır, soru önergesinde şunları kaydetti: "TİB, Türkiye'de telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin içeriğini kontrol etmekle yükümlü bir devlet kurumudur. BTK'ya bağlıdır. 2005 Ağustos'unda kurulmuş ve tümüyle işlevsel olarak 2006 Temmuz'unda çalışmalarına başlamış olan başkanlık, bugüne kadar Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet ve Jandarma istihbaratının ayrı ayrı birimler ve savcılıklardan aldıkları izinlerle gerçekleştirdikleri telefon dinlemelerini tek merkezden yapmak ile yükümlüdür. Başkanlık ayrıca 5651 sayılı kanuna göre internet içeriğinin izlenmesi/denetlenmesinden ve yargıç, mahkeme ve cumhuriyet savcıları tarafından verilmiş erişim engelleme kararlarının uygulanmasından da sorumludur. Türkiye dışında barındırılan içeriğe erişimi, idari kararla engelleme yetkisine sahip bir kurumdur. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası yargı, emniyet ve MİT'te görevden almalara başlayan hükümet, izleme ve dinlemelerin beyni olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda da yönetimi değiştirmişti. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na, MİT kökenli olduğu öne sürülen bir bürokrat atanmıştır. Öyle ki dönemin Ulaştırma bakanı, kendisine bağlı bir kuruluş için, 'TİB'in mevcut binasından çıkarılıp farklı bir yere aktarılması gerektiğine de inanıyoruz, çünkü orada ne yapıldığını (17-25 Aralık öncesi) açıkçası bilemiyoruz.' demişti. Dönemin bakanını haklı çıkaran bir olay, bugünlerde basına yansımış durumdadır. 2014 yılındaki kurumun Sayıştay raporunda açıkça, 'kanuna ve yönetmeliğe aykırı' olarak bazı alımlar yapmış olduğu kesin bir dille vurgulanmıştır. 'Güvenlik ve savunmaya yönelik makine ve teçhizat alımları' hesabından yapılan bu alımların tutarının 16 milyon 222 bin TL'yi bulduğu ancak bu yüklü alıma karşın fişlerin düzenlememiş, belgelerin tutulmamış olduğu raporda açıkça belirtilmiştir."
Bayır, önergesinde Başbakan Davutoğlu'na şu soruları yöneltti: "Başbakan olarak sorumluluğunuzdaki bir kurumun görevini kötüye kullanması/yolsuzluk yapması ve bunun Sayıştay'ca raporlanması sizi rahatsız etmiyor mu?Sayıştay'a belgelenemeyen bu harcamanın hangi sistemler ve cihazlar için yapıldığı, kime, hangi şirkete ne ödendiği konusunda yürütmenin başı olarak sizin bilginiz var mı? 16.2 milyon TL'lik güvenlik harcaması yaptığı ve bunu yasalara göre belgelemek zorunda olduğu halde belgelemeyen TİB'in, bu cesareti nereden aldığını düşünüyorsunuz? Kurum başkanının, 17-18 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrası özellikle MİT'ten seçilerek getirilmesi, bu kurumu denetlenemez bir hale mi getirmiştir? Şu an kurumun başında olan yönetici hakkında, daha önce yapılan suç duyuruları var mıdır? Yine kurum yöneticisi hakkında TİB'de çalışan bir uzmanın yaptığı suç duyurusundaki iddialara göre kurum başkanının, göreve geldikten sonra TİB'de çok sayıda usulsüzlüğe imza attığı ve personel üzerinde büyük bir baskı kurduğu iddiaları, tarafınızca dikkate alınıp ilgili bakanınıza bu konuda herhangi bir talimat verdiniz mi? Evet ise bakanınızdan bu konu hakkında tarafınıza bir dönüş olmuş mudur? Temel hak ve özgürlüklerden biri olan ifade özgürlüğü alanında, yasaların geniş yetkiyle donattığı TİB'in bağlı olduğu mevzuata uygun hareket etmesini ve vergilerimizle karşılanan harcamalarını şeffaf ve denetlenebilir şekilde tutmasını beklemek, vatandaş olarak en doğal hakkımız değil midir? Bizden toplanan vergilerin nasıl harcandığının hesabını soran Sayıştay'ın, 'Yapacağın her alımı belgelemeli, denetim yaptığımda bana gösterebilmelisin' yetkisini kullanamadığı, açıkça bu kurumda görülmüş değil midir? Daha da vahimi, neden üç yıldır bütçe görüşmeleri öncesi kurumların denetim raporlarını TBMM'ye gönderemediğinin küçük bir örneği, TİB'deki belgelenemeyen bu yolsuzluk örneğiyle günyüzüne çıkmış değil midir? Sayıştay'ın yeni yayımlanan 2014 yılına ilişkin BTK denetim raporunun uyarılarını dikkate alarak, ilgili kurum ve yöneticileri hakkında soruşturma açtırmayı düşünüyor musunuz? Bu kurumda görevi kötüye kullanım ya da yolsuzluk oluşmuşsa bunun baş sorumlusu atamayı yapan bakan, Başbakan ve gerekli denetlemeyi yapmayanlar değil midir?" CİHAN