CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, Çeşme ilçesi Germiyan köyünde bulunan taş ocaklarını Meclis'e taşıdı. Mahkeme tarafından üç kez ruhsatı iptal edilmesine rağmen taş ocağı işletmelerinin yeniden ruhsat alarak çevreye, tarıma ve turizme zarar verdiğini söyleyen Bayır, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı'nın yazılı olarak cevaplaması talebiyle bir soru önergesi verdi.
CHP Milletvekili Bayır, önergesinde şunları kaydetti: "İzmirimiz'in en gözde tatil yeri, bilindiği gibi Çeşme ilçemizdir ancak bu cennet tatil yerimizin başı, bir türlü çözülemeyen taş ocakları meselesiyle derttedir. İlçemizin köylerinden Germiyan'da bulunan taş ocakları, köylüleri artık canlarından bezdirmiş durumdadır. Yöre halkı, taş ocaklarına karşı halen hukuk mücadelesi vermektedir. Mahkemenin üç kez ruhsatı iptal edip maden işletmesini kapatma kararı vermesine rağmen nasıl oluyorsa taş ocağı işletmeleri, her defasında yeniden ruhsat alarak işletmeye devam etmektedir. Bunun son örneği, yine Çeşme'nin Germiyan köyünde kendini göstermiştir. Nasıl olmuşsa ruhsat alıp ÇED raporuna gerek duyulmadığını söylenen taş ocağı firması, 1. derece sit alanı olan Kutlu Aktaş Barajı alanı içerisinde taş ocağı faaliyetine başlamıştır bile. Şimdi bu alanda asırlık ağaçlar kesilmekte, dağlar oyulmakta ve çevre tahribatı yapılmaktadır. Daha da önemlisi, Çeşme ve çevresinin içme ve kullanım suyu ihtiyacını karşılayan su kaynak alanları, taş ocağının çevreye verdiği zarar ve kirlilik nedeniyle insan sağlığını da tehdit etmektedir."
Tacettin Bayır, Bakan Sarı'nın şu soruları cevaplamasını talep etti: "Bakanlığınız, mahkeme kararıyla ÇED izni iptal edilen firmaya tekrar ruhsat verilerek taş ocağının açılmasına nasıl müsaade etmiştir? Germiyan Mahallesi'ndeki tek su kaynağının olduğu alanda taş ocağına ruhsat verilmesi hangi akla hizmettir? Burasının baraja yağmur sularının aktığı, içme ve kullanma suyunun temin edildiği bir bölge olduğunu bilmiyor muydunuz? Ruhsat verilen taş ocağının asırlık ağaçları kesmesi, patlatılan dinamitlerin çevre yerleşim yerlerinde yarattığı tahribatlar, taş ocağının atık sularını baraj havzasına akıtmasının insan sağlığına vereceği zararlar hiç düşünülmemiş midir? Çeşme veya diğer tatil yerlerinde taş ocaklarının açılmasının kaçınılmaz sonucu olarak, tatil yapmaya gelen insanların bu görüntü kirliliğine katlanmak, o tozları solumak zorunda bırakılması ne derece doğrudur? Turistik bölgelerde taş ocaklarının faaliyet göstermesi, buraların turizm merkezi niteliğini kaybetmesinin önünü açmayacak mıdır? Ruhsat verilen tatil yerlerindeki taş ocağının bütçeye getirisi, turizmin getirisinden daha mı fazladır? Yani madencilikle turizmin birarada olmasını nasıl açıklayacaksınız? Germiyan köyünde patlatılan dinamitler nedeniyle taş ocağının tozları, kaçınılmaz olarak oradaki toprak örtüsünün üzerini örtmektedir. Geçimini tarımla karşılayan yöre halkının tarımsal arazilerine ve özellikle zeytinliklerine, büyük ve geri dönüşü yıllar alacak zarar vermektedir. İşletilen taş ocakları nedeniyle bölgede organik tarım, neredeyse bitme noktasına gelmiştir. Bu zararların kaçınılmaz olduğunun bilinmesine rağmen bu ruhsatlar hangi amaçlarla verilmektedir? Bakanlığınız denetimlerinin bu konuda yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da bu sıkıntıları aşmak ve yöre halkının mağduriyetlerini gidermek için bakanlık olarak nasıl bir karar/planlamayı hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?" CİHAN