?CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, Halkbank'ta yapılan bankacılık yolsuzluğu iddialarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na zimmet suç duyurusu evrakı verdiğini açıkladı. Pekşen, bu suç duyurusunda bankacılık tarihinde bir seferde yapılmış en büyük zimmet suçunun failleri ve dökümanlarının olduğunu söyledi.
CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. Halkbank'ta yapılan bankacılık yolsuzluğu iddialarıyla ilgili konuşan Pekşen, kendisinin bir avukat olarak bankacılık zimmetiyle ilgili 200'e yakın davaya baktığını hatırlattı. Bunun Türkiye'de olduğu gibi dünyada da bir rekor dava sayısı olduğunu dile getiren Pekşen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na zimmet suç duyurusu evrakı verdiğini ifade etti.
Bu suç duyurusunda bankacılık tarihinde bir seferde yapılmış en büyük zimmet suçunun failleri ve dökümanlarının olduğunu anlatan Pekşen, şöyle devam etti: "Burda Sayıştay raporları. Sayıştay yıllarca feveran etmiş ancak bunu öyle açıklayabiliriz. Bir kamu bankası, inanılmaz bir şekilde dolandırılıyor. Neredeyse erken kalkanın dolandırdığı banka haline gelmiş. Bunu açıkça yazıyor ama hiçbir devlet kurumu bunla ilgili gereğini yapmıyor. Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) var. Banka murakıplığı çok önemli bir iştir. Raporları bir bankanın da esasında aynası olur. Ne enterasandır ki böyle bir soygunu BDDK görmemiş. Banka bununla ilgili hukuki süreç başlatmış mı diye baktık; herkes yapmış ama bir tek banka yapmamış. Yapsa ne olacak; hiçbir teminat yok. Devletin hazine arazisi bankaya teminat gösterilmeye çalışılmıştır. Başvurudan hukuki bir sonuç da beklemiyorum. Çünkü dünyada hukuka güvenin en az olduğu ülkeyiz. Hukuk işlemezse Sayıştay raporları çoğalır. Suç duyurusuyla ilgili Cumhuriyet Savcılığının gereğini yapmasını beklemiyorum. Türkiye'de yargının böylesine büyük yolsuzluğu, bir iktidarı indireck yolsuzluğa birşey yapacak değil. AKP'nin nasıl finanse edildiği, kamu bankalarının nasıl finanse edildiği bir yer olmuş."
2014 Sayıştay raporuna hiçbir şekilde ulaşamadıklarını belirten Pekşen, Sayıştay'ın bu raporları paylaşmak istediğini ancak bir takım engeller olduğunu kaydetti. Kulislerin gazetecilere kapatılacağı iddialarıyla ilgili bir soruya ise Pekşen, "Dünyanın en büyük restorantı var, maşallah, oralar açık. Üzüntü duyuyorum. Parlamentoda görev yapan hukukçu olarak bu manzaradan büyük üzüntü duyuyorum. Parlamento, giderek sıradanlaştırma, işlevsizleştirilmeye çalışılıyor. Burası dünyanın en büyük restorantı oldu." karşılığını verdi.
Yavaş yavaş Parlamentoyu kapatmayı da düşündükleri için bunun bir adım olabileceğini savunan Pekşen, böyle bir durumda kendisinin aranması halinde istenilen yere götüreceğini ifade etti. Kimsenin kapatamayacağını vurgulayan Pekşen, "Uyuyan vekiller, uyumasınlar. Burası çalışması gereken yer. Yemeyecek, içmeyecek, uyumayacak; verilen vekaleti taşıyacak. Bu görevinin geriğini korkusuzca yapmalıyız." şeklinde konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik özerklik konusunda açılan soruştumayla ilgili bir soruya da Pekşen, Roma imparatorluğunun yıkılmasıyla kurulan İtalya ile Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla kurulan Türkiye'nin çok önemli örnek model ülkeler olduğuna dikkat çekti.
Irka dayalı devlet iddiasının en son Hitler olduğunu dile getiren Pekşen, dünyanın çok büyük bir dram yaşadığını vurguladı. "Türkiye'de bugün bir bölgeye yönelik aynı tuzak söz konusudur." diyen Pekşen, "Demokratik özerkliğin ne olduğunu dünyanın hiçbir kitabında bulamadım. Ama idari özerklik var. Türkiye'nin hukuk devleti sorunları arttıkça bu tür söylemler artıyor. Demokratik özerkliği anlamak mümkün değil; kendi içinde mantıksız. Türkiye'nin temel sorunu yalnızca Diyarbakır'da değil Ankara'da da devam ediyor. Hiçbirimiz özgür, eşit değiliz ve artık giderek kardeş de değiliz." dedi.
Bu durumun düzelmesi temennisinde bulunan Pekşen, demokratik özerkliği de içeren 14 maddenin haklı dayandığı bir gerekçe olmadığını söyledi. Bugüne kadar taleplerin idari özerkliği içerdiğini belirten Pekşen, bugün artık herşeyin tek bir kişiye bağlı olduğunu kaydetti.
Türkiye'de idari özerkliğin konuşulabileceğini anlatan Pekşen, "Kamusal hizmet, toplumsal beklentileri karşılanabilir bir yönteme dayanabilir ama demokratik özerkliğin hiçbir mantığı yok. Talep haklı değil. Haklı talep olursa, elbette toplumda bunun arkasında durur." değerlendirmesinde bulundu.
Selahattin Demirtaş hakkında savcılığın başlattığı soruşturmayı hiçbir şekilde kabul etmediğinin altını çizen Pekşen, Demirtaş'ın görüşlerini benimsemediğini belirterek "Ama bir hukukçu olarak bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkasına yapılmasına da karşı çıkmalıyız. Hukuk herkes için eşit, adil olmalıdır." diye konuştu. CİHAN