Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Milletvekili Avukat Haluk Pekşen, Türkiye'de ceza adaleti sisteminin hükümetin elinde sopaya dönüştürüldüğünü savundu. Japonya'da bir üniversitenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hukuk doktorası vermesinin hukuk adına çok düşündürücü ve dramatik olduğunu savunan Pekşen, bu durumdan da bir hukukçu olarak büyük şaşkınlık ve üzüntü duyduğunu kaydetti.
Akçaabat Adliyesi'ni ziyaretinin ardından basın mensuplarına açıklamalar yapan Pekşen, 102 ülkenin dâhil olduğu Hukukun Üstünlüğü Küresel Endeksi sıralamasında Türkiye'nin Çin, Tanzanya ve Zambiya'dan sonra 96. sırada olduğuna dikkat çekti. Adliyelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve siyasi kadrolarının davalarıyla meşgul edildiğini iddia eden Pekşen, şu ifadeleri kullandı: "Adliyelerdeki en önemli iş yükünün temeli Sayın Cumhurbaşkanı ve onunla birlikte hareket eden siyasi kadrolara dayalı davalarla meşgul edilmektedir. Adliyeler artık vatandaşın problemiyle değil Sayın Cumhurbaşkanı'nın Türkiye adliyelerine enjekte ettiği ve her gün giderek artan davalarla meşguller. Türkiye'de biz bunlara alıştık. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir dava objesi olduğu, her fırsatta mahkemelerde insanları süründürmek için avukatlarını görevlendirdiğini biliyoruz. Ceza adaleti sistemine müdahale öylesine bir noktaya vardı ki, Sümeyye Erdoğan'a suikast palavrası uyduranlar hakkında dava açan savcılar, davaya bakan mahkemenin hâkimi derhal o mahkemelerden uzaklaştırıldı. Bir hukukçu olarak ülkemde bu olup bitene kayıtsız kalmam asla söz konusu olamaz. Nitekim hükümet güçleri üzerinde sınırlama, şeffaf hükümet ve temel haklar konularında Türkiye 23 sıra birden gerileyerek 102 ülke içinde 96. sıraya gerilemiştir. Türkiye'deki hukuk düzeni güvenirlilik ve ceza yargılamaları ile ceza adaleti sıralamasında 14 sıra birden gerileyerek 76. sıraya düşmüştür. 2013 yılına kadar 8,5 milyon insan soruşturma tehdidi ile karşılaşmıştır. Kısacası, Türkiye'de ceza adaleti sistemi hükümetin elinde sopaya dönüşmüştür."
"Bir ülkenin Cumhurbaşkanı o ülkedeki hukuk düzenini büyük sarsıntılar içerisine sokuyor ve toplumda onunla ilgili olarak da çok olumsuz kanaatler oluşuyorsa o ülkede hukuktan söz edilemez." diyen Pekşen, böyle bir Cumhurbaşkanı'na Japonya'da hukuk doktorası payesi verilmesinin hukuk adına çok düşündürücü ve dramatik olduğunu öne sürdü. Pekşen, sözlerine şöyle devam etti: "Bizi asıl şaşırtan Japonya Waseda Üniversitesi ve o üniversitenin rektörü. O rektörden Japon halkı utanmalıdır. Ben bir hukuk adamı olarak Japon üniversitesinin rektörünün bu ülkenin Cumhurbaşkanı'na, üstelik de hukuk doktorası vermesinden büyük şaşkınlık ve üzüntü duydum. Türkiye'nin endeksi ve AKP'nin hukuk uygulamaları insanlık adına utanç vericidir. Nitekim İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Türkiye'nin hak ihlalleri konusunda rekortmen ülke olduğunu birçok kez rakamlarıyla teyit etmektedir."
Pekşen, gazetecilerin 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşan seçimler öncesi mitingler düzenlemesi ve gazetelere seçime yönelik mesaj vermesi' yönündeki sorusu üzerine ise Anayasa'nın 2. maddesinin çok açık olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin Anayasa'da belirtildiğine işaret eden Pekşen, şöyle konuştu: "Anayasa'yı tanımayan Cumhurbaşkanı'nı, Anayasa da tanımaz. Bu nedenle seçimler sonrasında Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak tartışmalar büyüyecektir. Ben bu konuda bir hukukçu olarak Cumhurbaşkanı'nın görevden azledilmesi görüşüne katılıyorum. Anayasa Mahkemesi'nin görevden azil konusunda gerekli kararı vereceğine inanıyorum. Bu Zumhurbaşkanı ile Türkiye'nin daha fazla yürüme şansı yok. Anayasalar cumhurbaşkanlarının üzerindedir ve ulusal iradenin eseridir. Anayasa'yı tanımayanları da ulusal irade tanımaz." CİHAN