CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Devlet demokrasiyi tarif eden kurumlar tarafından yönetilir. Türkiye'nin başı beladan çıkmaz. Analar ağlıyor, sivil halk terörün ipoteğine verilmiş eziyet çekiyorlar, sivil kayıplar var, sen nutuk atıyorsun yazıklar olsun sana." dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Koç, "İktidara geldiğinde AK Parti hazır bir ekonomik program mirası üzerinden süreci götürdü. Dünya konjonktüründe olumlu etkisiyle 2007'ye kadar bu programla geldiler. Bu programın üzerine yeni bir şey koyamadılar." dedi.
Koç, Türkiye'nin gelinen noktada 2008 yılında 742 milyar dolar milli geliri varken, 2014'te bunun sadece 799 milyar dolara çıktığını söyledi. Koç, "Bu seneki hesaplamalarda ise 706 milyar dolara düştüğünü görüyoruz. Kişi başına gelir 2008'de 10 bin 444 dolar iken, 2014'de 10 bin 390 dolara iniyor. 2015'te ise son verilere göre 9 bin 79 dolar olacak ancak. İnsani gelişmişlik sırasında da geçen sene BM İnsani Gelişmişlik Endeksinde Türkiye'nin sıralaması 69 idi. Bu sene Türkiye'nin sıralaması 72. sıraya düştü. Saray'da hazır kıtalara nutuk atan kişi bu gerçeklerin dışında kendi ticari ilişkilerinin iyi gittiğini görüyorlar, milletin de aynı şekilde refah içinde yüzdüğünü düşünüyorlar." açıklamasında bulundu.
Koç, Avrupa Birliği ile mülteci krizinin ertesinde yeniden hızlanan ancak Türkiye'nin mültecileri kabulüne ve Türkiye'den mültecilerin tekrar AB ülkelerine geri gönderilmemesine dönük anlaşma çerçevesinde bazı fasıllar açıldığını hatırlattı. 17 numaralı faslın açıldığını kaydeden Koç, konuşmasına şöyle devam etti: "Bunlardan bir tanesi 17 numaralı fasıl. 17 numaralı fasıl ekonomik ve parasal politikalar faslı. Burada Merkez Bankası'nın bağımsızlığı AB protokolünde müktesebatında son derece önemli bir yer tutuyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası üzerinden sınırlı dağarcığı ile kendinden menkul danışman telkinleriyle bir baskı uygulayanlar bugün 17. fasılda Türkiye'nin müzakere ettiği noktada TCMB'nin bağımsızlığından nasıl söz edecekler? Siyasi düsturla, siyasi baskıyla para politikalarını belirleyen bağımsızlığını yitirmiş bir kuruldan bahsediyoruz. Demek ki açılan fasıl konusu ne olursa olsun kağıt üzerinde sadece. Türkiye'deki uygulama gerçekleri hiçbir zaman o faslın içeriğini karşılamıyor. Sonuçta sizi iş üstünde görüyorlar ama içeriğine baktığınız zaman hiçbir zaman o gerçeği bulamıyorsunuz. Uzun süredir hükümeti uyarıyoruz. Artık ekonomide hata yapma lüksü kalmadı diyoruz. Bol sıcak para döneminin bittiği bir süreci yaşıyor dünya. İçeride ve dışarıda bu yeni konjonktür çerçevesinde TCMB'nin bağımsızlığı üzerinde artacak her türlü spekülasyon kuşku ve Türkiye'nin kredibilitesine zarar verir. Türkiye'nin risk katsayısını arttırır. Bunun maliyeti daha sonra enflasyon, faiz, döviz üçgenin de Türkiye'nin genel ekonomisine olur. Sonuç olarak da halka yoksulluk olarak yansır."
'PERVANE BİLE SİZDEN DAHA YAVAŞ DÖNÜYOR'
Haluk Koç, dış politika ilgili değerlendirmelerde bulundu. Koç, Irak hükümetinin bütün karşı çıkışlarına rağmen gönderilen askeri ABD başkanı telefon edince Türkiye'nin çekme kararı aldığını aktardı. Cumhurbaşkanının 'çekilmeyeceğiz' sözünü hatırlatan Koç, konuşmasına şöyle devam etti: "Ama 48 saat sonra Türkiye askerlerini çekmek zorunda kaldı. Bu olayları çoğaltabiliriz. Pervane bile sizden daha yavaş dönüyor. Dün söylüyorsunuz, ertesi gün ortama uyuyorsunuz, o gün ne söylediyseniz yükümlüler tarafından topluma ezberletiliyor. Bu dönüşleri unutturmaya çalışıyorsunuz. Bu kadar kısa sürede can alıcı dış politika konularında söylediğiniz daha mürekkebi kurumadan kağıt üzerinde tornistan ediyorsunuz. Sarayda şiir okuyorsun, ulusal onurdan, gururdan bahsediyorsun. Her gün verdiğimiz şehitlerin üzerinde iç siyaset yapıyorsun. Sizin ticaretiniz yerinde, işler iyi, gemiler çalışıyor, şehitler bu milletin yoksul çocukları. Bu milletin en yoksul kesiminin çocukları. İnsanın vicdanı olur. Sağa sola laf yetiştirirken hakaret ederken dönüp bir bakar, ben ne bedel ödedim diye. Sen bedel ödemedin. Sen kazandın, ticaret yaptınız, yapmaya da devam ediyorsunuz. Siyasi koruma altında yapıyorsunuz bu ticareti. Ama yarattığınız karışıklıklardan bu milletin yoksul çocukları ölüyor. Yere batsın senin sarayın diye daha önceden söylemiştim. Hani dünya lideriydiniz, bunlar palavra. Başika'da asker intikal ediyor, diye söylüyorlar. Irak istemeden asker soktunuz, uluslararası hukuk karşısında sorumlu pozisyona düştünüz. Çekmeyeceğiz dediniz çekilişi 'geri intikal' olarak naklettiniz. Yalancı çıktınız. Askerleri Obama'nın talebi üzerine çekince de korkaklığınız ortaya çıktı. Hem yalan konuştunuz, hem korkaklık yaptınız. Kendi saha seyircisi önünde sağa sola savurmak ne güzel değil mi, dayılanmak, efelenmek. Gel şu rezalete bir cevap ver. Bundan ne çıkıyor. Türk dış politikasını temel olarak ABD yönlendiriyor."
Koç, Kuzey Irak'ta Federal Kürt yönetim bölgesinde Barzani'ye ne sözü verilerek asker gönderildiğini sordu. Koç, "Irak Merkez hükümetinin bilgisi dışında? Ticaret var mı, petrol kokuyor mu bu iş? Öyle ya boğazınıza kadar batmışsınız bu işte. Terörle mücadele konusunda Irak çok önemli bir ülke."
Koç, İsrail'e açılan davalardan vazgeçme konusunun olduğunu hatırlattı. Koç, "20 milyon dolarlık bir paradan bahsediliyor. İki futbolcunun bonservis parası. 11 kişinin kan bedeli. Sarayda konuşmak kolay, konuşmak, şiir okumak, esip gürlemek kolay rezil ettiniz Türkiye'yi daha ne yapacaksınız?" diye sordu.
'ANALAR AĞLIYOR, SİVİL KAYIPLAR VAR SEN NUTUK ATIYORSUN'
Koç, Doğu ve Güney Doğu'dan acı haberlerin gelmeye devam ettiğini vurguladı. Koç, son olarak bugün Sur ilçesinde patlayıcının infilak etmesi sonucu bir uzman çavuşun şehit olduğunu söyledi. Koç, konuşmasına şöyle sürdürdü: "Her gün içimiz yanıyor. Toplam şehit sayımız 190'ı geçti. Vatan millet edebiyatı yapanlar Türkiye'nin en önemli toplumsal sorununu çözmek için teslim olurken neredeydiniz. Güvenlik boş bırakılırken, yoksul halk terörün insafına terk edilirken siz ne yapıyordunuz? O hendekler kazılırken, evler cephaneliğe dönüştürülürken siz ne yapıyordunuz? Ağlayanlar kimdi bugün sarayda sağa sola hakaret edenler. Devlet terörle mücadele eder. Hükümran bir devlet hiçbir zaman bir terör örgütünün otorite kurmasına müsaade etmez. İnsan hakları ihlali yapmaz. Masum sivil halkın yaşam hakkını gasp etmez. Hatalı, zemin hazırlayan, göz yuman sensin. Şimdi en kahraman bizimki oldu. yok canım. Kandil'e İmralı'ya motor seferi düzenleyen kurye seferi düzenleyen kimdi? Devletin hangi organları bunların karşısına oturdu, muhatap edildi. Ne konuştunuz orada, masaya ne koydun, onlar senden ne talep ettiler. Niye meşru zeminden kaçtın, niye TBMM'yi çözüm yeri olmaktan uzak tuttun. Kendi çıkarın vardı değil mi masada. Bunları bilmiyoruz biz. Medya, ekranlar elinde. Bütün yaptıklarını unutacak bu millet, biz de unutacağız. Sende tereyağı gibi üste çıkacaksın. Yemezler kusura bakma. Devlet bu şekilde yönetilmez. Devlet demokrasiyi tarif eden kurumlar tarafından yönetilir. Türkiye'nin başı beladan çıkmaz. Analar ağlıyor, sivil halk terörün ipoteğine verilmiş eziyet çekiyorlar, sivil kayıplar var sen nutuk atıyorsun yazıklar olsun sana."
'BUGÜN GÜÇLÜ OLABİLİRSİN AMA TARİH UNUTMAZ, YARGI DA UNUTMAZ'
Koç, hukuk noktasında uyarılarda bulundu. Koç, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bölge halkının demokratik hak taleplerini utanmadan bir terör örgütünün himayesine terk edenler bugün yaşananların en büyük sorumlusu sizsiniz. İstediğin kadar bağır, istediğin kadar çağır, istediğin kadar içindeki duygularını kontrol edemeden sağa sola çarp, istediğini yap bunun hesabını vereceksin. Bunun hesabını senden soracaklar. Bugün güçlü olabilirsin, bugün birçok maliyevatı mekanizmayı tutma gerçeğin olabilir. Ama unutma tarih unutmaz, yargı da unutmaz. Yargı mutlaka insanlık suçu da dahil. Yargı er geç yakasına yapışır. Belki de bağırmasının sebebi bu, sağa sola hakaret etmesinin sebebi bu serbest bırakalım istediği kadar bağırsın çağırsın gerçekler bu. Bunları da danışmanları götürür kendisine."
CİHAN