Anlaşılan o ki, iktidar sahipleri, 2014 Mart yerel seçimleri, 2014 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 Haziran genel seçimlerine, “savaş ve şiddet iklimi”nde gitmeyi uygun görmemişler ve “çözüm süreci” adı verilen bir “ateşkes ve çatışmasızlık dönemi” yaşanmıştır.
Ne var ki, Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdasına imkân vermediği ve AKP’nin “tek başına hükümet” etmesine engel olduğu, ayrıca HDP’nin güçlenmesine yol açtığı ortaya çıkınca, “çözüm süreci”nin “kullanım değeri” ortadan kalkmış, “kullanım süresi” ise dolmuştur.
1 Kasım seçimlerine, tüm dünyanın, içerde, dışarıda herkesin gördüğü şekilde, HDP’yi PKK ile (yani “terör”le) irtibatlayarak aşağı çekmek ve MHP’ye giden veya gidebilecek “milliyetçi oyları” AKP’de toplamak hesabıyla, “savaştan yarar uman” bir politikayla gidiliyor.
Daha önce de yazmıştık: 1 Kasım seçimlerinin kampanyası, 7 Haziran sonuçlarını iptal etmek isteyenler tarafından, “IŞİD’e karşı savaşa girdik aldatmacası”yla, PKK’ya karşı Irak topraklarında hava bombardımanları ve Türkiye’nin içinde operasyonlarla daha 24 Temmuz’da başlatılmıştır.
Türkiye’de bir seçime ilk kez bu tür bir “savaş iklimi”nde gidiliyor. Bu gidişle 1 Kasım gününe nasıl ulaşılacak bilemiyorum. Ama, tabutların içindeki gencecik bedenlerin, “şehit cenazeleri”ni bile “seçim rantı”na dönüştürecek kadar kendini kaybetmiş olanları vurmaya başlayan bir “bumerang” haline geldikleri görülüyor.
1 Kasım’a son derece güvenliksiz bir ortamda gidiliyor. Buna rağmen, 1 Kasım’ın, 7 Haziran sonuçlarından ders almamakta direnenlere, 7 Haziran’ı iptal etmek için uğraşanlara, çok daha ağır bir ders vererek sonuçlanması ciddi bir ihtimaldir.
7 Haziran-1 Kasım arasında yaşananlardan sonra, Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu ne diyecekler seçim kampanyasında? “Anaların gözyaşlarını dindirdik” diyebilecekler mi?
Ülkeyi kötü yönettikleri, daha doğrusu yönetemedikleri ve adım adım “kaos”a sürükledikleri için, doların 3 dolar psikolojik sınırını bile aştığı, büyüme hızının giderek aşağıya düştüğü bir dönemde, hangi ekonomik vaatlerde bulunabilecekler?
Erdoğan ve AKP, kendi açılarından, 1 Kasım’a doğru, 7 Haziran öncesinden çok daha olumsuz şartlarda yol alıyorlar