....
Davutoğlu’nun bugüne kadar hiçbir olayda görülmedik bir sür’atle, “olayın faili”ni açıklamasından bir saat geçmeden önce PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, tüm iddiaları reddeden açıklamalar yaptı ve dünyanın tüm yayın organları bunu yansıttı; ardından YPG de bir açıklama ile kendisine yönelik iddiaları reddetti.
Her iki açıklama da, Türkiye’nin “Suriye’ye askeri müdahale gerekçesi” oluşturmak istediği gibi çok ağır bir karşı-iddiayı dile getirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu “yalanlamalar”ın hiçbir etkisi olmadı. Kısa ve kesindi, onun için her şey belliydi ve biliyorlardı: “PYD-YPG”…
Kim doğru söylüyor?
Korkarım, gelinen noktada, üzerinde durulması gereken asıl nokta bu olmaktan çıktı. Çok daha önemli olan, Türkiye’nin “terörizmin açık pazarı” haline gelmiş, getirilmiş olması.
İktidar sahiplerinin, Türkiye’ye yönelik böylesine bir saldırıyla ilgili kullandıkları dil, anlattıklarının inandırıcılığını zayıflatmakla kalmıyor; Türkiye’yi her türlü “terörist saldırı” için çok elverişli bir ülke manzarasına da sokmuş oluyor.
Öyle ki, bu saldırının beterini bile yaşamaktan korkar haldeyiz. Buna benzer bir dizi terörist eylem daha gerçekleşir düşüncesi zihinlerde yer ediyor.