Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Fethullah Gülen Hocaefendi ile görüşüp görüşmediğine ilişkin olarak, "Tabii. Birebir olarak değil ama zaman zaman faaliyetlerine gittik. Gidiyoruz. Biz siyasetçiyiz, gideriz" dedi. "Ama benim kendime göre bir ilkem var; aklımı ve vicdanımı kimseye ipotek vermem" diyen Çiçek, 23 Nisan’daki geleneksel Meclis resepsiyonu için 14 Aralık operasyonunda tutuklanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'ya davetiye gönderilmesi krizine ilişkin olarak ise, "Sorumsuz bir arkadaşın hatası olmuş. Onu da bir temenni kabul edin. Ben herkesin özgürlüğüne kavuşmasından yanayım" diye konuştu.
Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'in sorularını cevaplayan Cemil Çiçek'in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
- Siz hiç gitmediniz mi Pensilvanya’ya?
Ben Amerika’ya gitmedim ama görüştüm. Ben siyasetçiyim herkesle görüşürüm.
- Fethullah Gülen’in kendisiyle görüştünüz...
Tabii. Birebir olarak değil ama zaman zaman faaliyetlerine gittik. Gidiyoruz. Biz siyasetçiyiz, gideriz. Ama benim kendime göre bir ilkem var; aklımı ve vicdanımı kimseye ipotek vermem. Herkesle görüşürüm ama doğruya doğru, eğriye eğri demeye çalışırım. Bunda bazen isabet ederim, bazen yanlış da yapabilirim. Bugün şimdi hükümete karşılar diye orayla irtibat kurmuyor mu? Birileri dün tu kaka dediklerine bugün arka çıkmıyor mu? Kendi üzerlerine düşeni bir kenara bırakıp sadece tek kareye yoğunlaşırlarsa gerçeği yine göz ardı etmiş oluruz. Bu oportünizmden, kuralsızlıktan Türkiye’nin kurtulması lazım.
‘Karaca’ya davetiye sorumsuz memurun işi ama temenni kabul edin’
- 23 Nisan’daki geleneksel Meclis resepsiyonu için tutuklu yargılanan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya davetiye gittiği doğru mu?
Doğru. Biz zannediyorum 2000 civarında kişiye davetiye göndeririz. Bir liste var, bunun her yıl güncellenmesi gerekiyor. Ama ne yapalım ki sorumsuz bir arkadaş bunu ikinci defa yaptı. Bu sefer şahıs tutuklu olunca gündeme geldi. Geçen sefer de yeni Türk-İş Başkanı’na gitmemiş.
Tutuklu bir insana davetiye gönderen insan ne kadar hayattan ve gündemden kopuk, görevini yapsa da yapmasa da ayın 15’inde maaşını alan bir sorumsuz kişiyse böyle bir hatayı yapmış. Onu da bir temenni kabul edin. Ben herkesin özgürlüğüne kavuşmasından yanayım. Adamları uzun süre içerde tutup, sonunda beraat kararı verip ‘Kusura bakma’ demek yerine mahkemelerin başta mevzuata dikkat etmesi gerekir. Bu ülkeye şu an yapılabilecek en büyük hizmet, yargının hukuku uygulamasıdır.
Söyleşinin tamamı okumak için tıklayın.