HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan'ın Avrupa'daki Türkiye kökenli muhalif kişilere dair bir "suikast hazırlığı" istihbaratına sahip olduğu iddiası DW muhabiri Gezal Acer tarafından Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir'e soruldu.
Aralarında gazeteci, yazar, akademisyen ve kanaat önderleri olduğu iddia edilen "suikast listesinine" yönelik DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Alman siyasetçi, iddialara dair elinde somut istihbarat olmasa da, son yıllardaki gelişmeler ışığında bu yönde bir tehlikenin kendisini şaşırtmayacağına dikkat çekti.
DW Türkçe: HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Avrupa'daki bazı Türkiye kökenlilere yönelik "suikast planları" yapıldığını iddia etti. Paylan, iddiasının çok güçlü bir istihbarata dayandığını söyledi. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Cem Özdemir: Bu iddiaya yönelik elimde bilgi olmadığı için somut bir şey söyleyemiyorum. Ne var ki, bu beni şaşırtmıyor. Ermeni gazeteci ve arkadaşımız Hrant Dink'in 16 yaşında bir genç tarafından öldürüldüğünü ve devletin de parmağı olduğu görüldüğünde ve yine öldürülen rahipleri göz önünde bulundurduğunuzda şaşırtıcı gelmiyor. Türkiye'de muhaliflerin tutuklanması, ülkeden kaçmak zorunda bırakılması ve seslerinin kesilmesinin yanı sıra bir de görünen o ki, fiziksel şiddetin korkutma aracı olarak kullanılmasından da geri durulmuyor. Almanya bunu anlamalı ve her şeyden önce burada bir paralel yapı oluşmamasına dikkat etmeli. Bu konuda şu garip motorsiklet çetesi Almanyalı Osmanlıları düşündüğüm gibi Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'ni (UETD) de düşünüyorum.
DW Türkçe: Siz bazı Türkiye kökenlilerin tehlike altında olduğunu düşünüyor musunuz?
Cem Özdemir:Gazeteciler bana sürekli bu konuyu açıyorlar. Aralarında konuyla ilgili bilgisi olan Alman gazeteciler de var. Ancak burada beni şaşırtan durum, güvenlik yetkililerinin benimle nadiren irtibata geçmesi. O da ancak ben bizzat konuşursam. İzlenimime göre, Ankara'dan gelebilecek tehlikeye karşı güvenlik yapımızın biraz daha uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bunu kendimden yola çıkarak söylemiyorum. Aksine burada, halihazırda Almanya'da yaşama hakkı verilen ve aralarında gazeteci, entellektüel ve bilim insanlarının olduğu Almanya'ya kaçmış kişileri kast ediyorum. Özellikle de Köln ve Berlin'e gelmiş olanları. Kısa süre önce Ermeni gazeteci, blog yazarı tanınmış bir kişilik olan Hayko Bağdat'ın gösterisini izledim. Kurşun geçirmez yelek giymişti, çünkü gösteriden bir gün önce tehdit almış. Bu normal bir durum değil. Almanya'da bir korku rejimi oluşturulmasına müsamaha etmeyeceğimiz net şekilde gösterilmelidir. Türkiye'de bir korku rejimi olması oldukça kötü zaten.
DW Türkçe: Emniyet yetkililerine, Paylan'ın iddia ettiği suikast hazırlıkları iddiasını sorduk. Bize "tehlikeden haberdar olunduğu” açıklaması yapıldı. Binlerce kişi Almanya'ya kaçmak zorunda kaldı. İddia edilen "suikast listesi" varsa, bu kişiler nasıl korunabilecek?
Cem Özdemir: Türkiye'nin muhalifleri Interpol listesine ekletmesi çok basit şeylerle olabiliyor. Bu kesinlikle bir suistimal. Bu listeye teröristler, suçlular ekleniyor farklı düşünceye sahip olan insanlar değil. Peki listeye eklenen bu isimlere ne oluyor? Diğer AB ülkelerine bu kişilerin yanlış yollarla listeye eklenmiş kişiler oldukları ve başlarına bir şey gelmemesi gerektiği iletiliyor mu, yoksa kısa süre önce İspanya'da olduğu gibi aylarca özgürlüklerinden alıkonulup, ülke dışına çıkması mı engelleniyor? Sanırım artık Türkiye'den gelen bilgilerin normal bir ülkeden gelmediği, bunların bire bir incelenmesi gereken otoriterleşmiş bir toplumdan son derece dikkatlice denetlenmesi gereken bilgiler olduğunu net şekilde ortaya koymanın zamanının geldiğine inanıyorum.
DW Türkçe: Gazeteciler üzerinden bazı bilgiler geldiğini belirttiniz. Türkiye kökenli bir Alman politikacı olduğunuz için size ulaşmaya ve olası tehditleri aktarmaya çalışan Türkiye kökenliler oluyor mu?
Cem Özdemir: Hayır ama şöyle bir şey oldu. Yeşiller partisinden yerel bir politikacı bir süre önce Avrupalı Türk Demokratlar Birliği UETD'nin bir etkinliğine katıldı. Orada kendisini ayrı bir odaya çekip, adresi ve ailesi hakkında bilgi sahibi olunduğu ve etkinlik sonrası herhangi yanlış bir şey yapmaya yeltenmemesi söylendi. Ardından da şu can alıcı şeyi söylediler; "Almanya'ya hiç güvenme, seni koruyamazlar". Kendisi, burada korunamayacağından korkup, bu durumu hiç açıklamadı. Bu kabul edilemez bir durum. Almanya'da yabancı bir devletin paralel yapılanmasının olması kabul edilemez.
DW: Bu iddialar Alman dış istihbaratı tarafından da teyit edildiği durumda, Alman hükümeti ne yapmalıdır?
Cem Özdemir: Ben, aşırı sağcılar ve aşırı solculara yaptığımızı yapar, bu kesimleri dağıtırdım. Almanyalı Osmanlılar ve diğerlerinin burada böyle davranamayacağını ve burada bir işleri olmadığının net şekilde anlaşılmasını sağlardım. Böylesi grupların burada korku yayması ve karşılığında hiçbir şey yapılmaması oldukça tehlikeli bir durum.
DW Türkçe: İddiada, bir takım suikastçilerin Avrupa'ya gönderildiği istihbaratı olduğu öne sürülüyor. Böyle bir durumda, güvenliği sağlamak için ne yapılacak?
Cem Özdemir: Alman istihbaratı ve Alman karşı-casusluk birimi bunun için var, bununla ilgilenmekten onlar sorumlu. Umarım Türkiye'ye de erişilebilir bir yol ve yöntemle bunu kabul edemeyeceğimiz net şekilde izah edilir. Ancak bu tabii ki bu konuda net bir dil seçmeye hazır olup olmamakla da ilgili bir durum.