Gazete Duvar'dan Özlem Akarsu'ya verdiği söyleşide Türkiye'yi derin bir aklın yönettiğini savunan Özel, 'birilerinin bir yerden düğmeye bastığını' savunuyordu.
Konuyu Artı Gerçek’teki köşesine taşıyan Celal Başlangıç, daha önceki yazısında “AKP’nin de kayyımı MHP oldu” dediğini hatırlatırken, “İşte CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, AKP’ye kayyım olarak MHP’yi atayan o ‘gücü’ keşfetmişti” diyor. Özgür Özel’i, bu “gücü” gördüğü için değil, söyleme cesareti gösterdiğiniz için tebrik eden Başlangıç, Doğu Perinçek’in özellikle PKK’ye yönelik operasyonları üstlenen ifadeler kullanmasına ve “Türkiye, BOP Eşbaşkanını da alır, önüne katar ve kendi mecburiyetlerinin görevlisi yapar” dediğine dikkat çekiyor.
“Peki, MHP’yi değil Vatan Partisi’nden BBP’ye kadar geniş bir yelpazede AKP’ye kayyım atayan hangi ‘güç’tü?” diye soran Başlangıç, “Aslında Özel’in keşfettiği bu ‘güç’ yeni değil. Parti büyüğü Bülent Ecevit o ‘güç’ün askerî kanadıyla başbakan olduğu 1974 yılında tanışmış, ancak 1990 yılında açıklayabilmişti” ifadesini kullanıyor ve devamında şu alıntıyı yapıyor:
“Rahmetli Orgeneral Sancar başbakanlığın örtülü ödeneğinden acil bir ihtiyaç için birkaç milyon istedi. Benden istenen miktar örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı. Genelkurmay’dan bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. ‘Özel Harp Dairesi için istiyoruz’ yanıtı geldi. Öyle bir resmî dairenin o zamana kadar adını bile duymamıştım… ‘Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu’ diye sordum. O zamana kadar dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD’nin karşıladığı; ancak artık ABD’nin bu parasal katkıyı kestiği, o nedenle Başbakanlık’ın örtülü ödeneğinden para istemek zorunda kalındığı bana bildirildi… Özel Harp Dairesi’nin nerede bulunduğunu sordum. ‘Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada’ yanıtını aldım… “
Celal Başlangıç, Özel’in kendi gördüğü kadarıyla tanımladığı bu güç için “Acaba son günlerde nerelerde ‘icrayı sanat’ eylemiştir?” sorusunu yöneltiyor ve ekliyor:
Örneğin 15 Temmuz darbe girişiminin neresinde durmuştur?
HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması sırasında Kılıçdaroğlu’nun “Anayasaya aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz” diye açıklama yapmasında bu “gücün” bir etkisi olmuş mudur?
24 Haziran seçimlerinin akşamında Kılıçdaroğlu’na, Muharrem İnce’ye, Meral Akşener’e “sonucu sessizce kabul etmelerini telkin etmek” için telefon açtıkları iddia edilenlerin acaba bu “güç”le bir bağlantısı var mıydı?