CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz salı günü partisinin grup toplantısında bir bakanın adının bazı uluslarası yasa dışı, ahlak dışı uygulamalara karıştığını söyledi. Amerika’nın Sesi sitesi, Kılıçdaroğlu’nun işaret ettiği bakanın Mevlüt Çavuşoğlu olduğunu iddia etti. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Çavuşoğlu’na yönelik dolaşan mailde 2 milyon Avro’nun dışında lobicilik faaliyeti için 130 bin Avro ek ödeme aldığı iddia ediliyor" ifadesini kullandı.
Özel, "İnsan hakları ihlalleri varken, Avrupa Birliği’ne yakın dönemin muhalefet lideri içeriye atılmışken, Ukrayna ile AB arasında bütün ilişkilerin bozulduğu bir süreçte Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu’ydu. AB’nin kararlarını etkileyecek raporlar yazılacaktı. O dönemde Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ukrayna yanlısı açıklama yapması kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştı. Şu anda başka bir suçtan dolayı içeride olan ABD Başkanı Donald Trump’ın kampanya direktörü Paul Manafort lobicilik faaliyetleri ile ilgili çalışmalar yapmış ve 2 milyon Avro kadar lobicilik faaliyeti için para dağıtıldığını ifade etmişti" dedi.
Özel, "Bir başka mail ortalıkta dolaşılıyor. Mevlüt Çavuşoğlu’nun 2 milyon Avro’nun dışında 130 bin Avro ek ödeme aldığı iddia ediliyor. Bunların hepsi iddia. Mevlüt Çavuşoğlu bu Türkiye’de gündeme gelmez, medyanın pek azı bu konuda yazabilir, bu az duyulur, kulağımın üzerine yatayım diye düşünüyor olabilir. Ama bir gerçek var. İddianın üzerinden geçen zaman iddiayı kuvvetlendirir. Mevlüt Çavuşoğlu bunu kişisel itibarı açısından sıkıntılı görmüyor olabilir. Esas sıkıntı Türkiye’nin dışarıdaki itibarı için aldığı yaradır" diye konuştu.
Özel konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yük her geçen saat, her geçen gün hem Çavuşoğlu hem ülke için taşınamayacak noktaya gelmektedir. Çok mu zordur? Bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını söylemek? Ben böyle bir ödeme almadım, ispatlandığı takdirde gereğini yaparım demek çok mu zor? 4 gün geçti Mevlüt Çavuşoğlu konuşmuyor. O konuşmadıkça Türkiye açısından da taşınması zor yük haline geliyor. Çavuşoğlu’nu açıklama yapmaya, kendisini takip eden sayın basın emekçilerini de mesleklerinin gereği olarak bu soruyu sormaya davet ediyoruz. Bu soru bir kamu görevidir. Kamuoyunun aydınlanma hakkına ilişkin bir sorudur. Bu sorunun yanıtlanması Türkiye’nin itibarı için son derece önemlidir"
