Paylan, şöyle konuştu:
Sunumunuzda geçmiş dönemde yapılanları ve yapılacakları anlattınız daha çok. Ama bir vizyon belgesi şeklinde bir nokta göremedim. Cumhurbaşkanı, 2023’te 500 milyar dolarlık bir hedef koymuştu. Ben burada bunu göremedim. Çünkü şunu da diyemiyorsunuz: “Biz 500 milyar dolar değil de 200 milyar dolara ulaşacağız galiba” diye bir şey de söyleyemiyorsunuz. Çünkü hâlâ bazı bakanlarımız ve bazı milletvekilleri “2023 hedeflerinin arkasındayız” diyor. Oysa gerçeklere baktığımızda bu yıl sonu 170 milyar dolarlık bir ihracata ulaşacağız gibi duruyor. 2023 hedeflerinin ne olabileceğini siz de ortaya koyabilirsiniz, ben de koyabilirim.
KRİZİ GÖREN BAHÇELİ VE ERDOĞAN SEÇİME GİTTİ
50 milyar dolar, 60 milyar dolar cari açık vereceksin, dış borcunu sürekli büyüteceksin ve bu aldığın kaynakları da AVM’lere, betonlara, üretken olmayan alanlara kaydıracaksın. Bu müzik 2015’te zaten bitmişti. Sonrasında AKP iktidarları bunu zorladı. Ne yaptı? “Bünye hasta” dedik siz Kredi Garanti Fonu verdiniz, piyasaya Kredi Garanti Fonu’nu saldınız. “Bünye hasta” dedik daha çok mali alanda genişlemeci politikalar ortaya koydunuz ve dış ticaret açığını hâlâ genişleten anlamda politikalar devam ettirildi. Ta ki seçimlere kadar, seçimlerde de bu devam ettirildi ve o anda kriz zaten görüldüğü için benim tahminin Bahçeli de bunu gördü, Erdoğan da gördü erken seçime gitti ve iktidarı aldı. Ama hemen arkasından büyük bir deprem yaşadık. Enflasyon, faiz, dolar sarmallarını zaten 3-4 yıldır yaşıyoruz ama büyük bir depremi son 3-4 ayda yaşadık.
YAPISAL REFORMLARA İHTİYAÇ VAR
Bunu dış mihraklar, şunlar bunlar diye anlatmaya çalıştılar ama açıkça söyleyeyim, bu kadar sorunu olan bir ülkede dış mihraklara gerek yok. Yani siz yapısal reformlarınızı yapmazsanız her türlü spekülasyon da tabii ki yapılır. Yapısal reformlara ihtiyaç var, kortizon tedavileriyle bir yere kadar gidilebilir
Ama görüyoruz ki, Hükûmetiniz tekrar kortizon tedavilerini öneriyor. Bu kortizon tedavileri kısa vadeli belki işler müdahaleci anlamda ama uzun vadede asla işe yaramaz. Sizin bir Ticaret Bakanı olarak iç ve dış ticaretten sorumlu bir Bakan olarak mutlaka diğer bakanları zorlamanız lazım.
CİDDİ BİR HUZURSUZLUK VAR
Tüketici Güven Endeksine nerede? Diplerde. Neden? Çünkü içeride ciddi bir huzursuzluk var, kutuplaşma var, kamplaşma var, demokrasi anlamında aşınmışız. Türkiye’nin bir hikâyesi vardı, şu anda Türkiye’nin bir hikâyesi yok. O anlamda da hem vatandaşımız güven duymuyor hem geliri azalmış durumda.
ÇARŞIYA ÇIKIN SAYIN BAKAN, ÇARŞIDA YANGIN VAR
Asgari ücret dolar bazında 250-260 dolarlarda, alım gücü düşmüş durumda. Niye? Türkiye’nin bir hikâyesi yok çünkü. Bu hikâyeyi yaratabilirsek tüketici güven duyar geleceğe, harcamasını yapar, çarklar döner. Ama bunun için de yalnızca patronlarla toplantı yapmak yetmiyor. Ben sizin de yoksullarla toplantı yaptığınızı görmedim. Gidip esnaf odalarının belki başkanıyla görüştünüz. Ama lütfen çarşıya çıkın Sayın Bakan. Bakın çarşıda yangın var. Ben kendi mahallemden söyleyeyim. Kasap Hüseyin Ağabeye gidiyorum “İşler kesat” diyor, ayakkabıcıya gidiyoruz “İşler kesat” diyor, bakkalına gidiyoruz “İşler kesat” diyor. Bütün piyasada işler kesat yani esnaf anlamında işler kesat. AVM’lerde ayrı bir şikâyet. Büyükler de şikâyet ediyor, küçükler de şikâyet ediyor. Ama Sayın Ekonomi Bakanı hep patronlarla toplantılar yapıyor.
SİYASET TERCİHLERDEN İBARETTİR
Bakın piyasayı rahatlatmanın iki yolu vardır bir Kredi Garanti Fonu’nda olduğu gibi yukarıdan para yağdırırsınız; büyük sermaye borçlarını ödemeye başlar, piyasa canlanmış gibi olur. İkinci yolu, güveni sağlamaktır ve yoksulları gelirle buluşturmaktır. Ama bu vicdansız ve adaletsiz bütçeye baktığımızda güvenlikçi kalemlerde yüzde 50-60 artış olduğunu görüyoruz. Öğrenci bursuna geldiğinde yüzde 6 artış görüyoruz, 470 liradan 500 liraya çıkmış. Bir öğrenci gidip nasıl köşedeki bakkaldan, manavdan alışveriş edecek 30 lirayla her güne 1 lirayla? Oysa bir tek S400 füzesi almayarak öğrenci burslarına yüzde 30 zam yapabiliriz, emekliye, işçiye, memura yüzde 25 enflasyon üzerinde zam yaparız, piyasa canlanır. Siyaset tercihlerden ibarettir, bu tercihler de özgürlük, güvenlik dengesi şaşmıştır bütçe anlamında. Sizin bu anlamda da “Yoksullara kaynak ayıralım ki, gelirlerini artıralım ki piyasada çarklar dönsün” demeniz lazım.
‘BEN DE ASTRONOT OLMAK İSTİYORUM AMA OLAMIYORUM, NEDEN?
Diğer bir konu AB’yle ilişkiler. Bakın, güzel bir cümleniz var “Gümrük Birliğinin güncellenmesini istiyoruz” Herkes istiyor, ben de astronot olmak istiyorum ama olamıyorum. Niye? Çünkü astronot olmak için gerekli şartları yerine getirmiyorum. Şimdi, Avrupa Birliği bir kulüp ve şartları var, Kopenhag Kriterleri var. Diyor ki “Arkadaş, bu kulübün şartı Kopenhag Kriterlerine uymak” Siz diyorsunuz ki: “Arkadaş, ben bir tek senle alışveriş edeyim ama Kopenhag Kriterlerini boş ver” Olur mu böyle bir şey? Sizin Dışişleri Bakanıyla, Cumhurbaşkanının yakasına yapışmanız lazım. Demeniz lazım ki “Bak Gümrük Birliğinin güncellenmesi Kopenhag Kriterlerinden geçer. Demokratik reformlardan geçer” Yıllardır bu vaadediliyor, olmuyor. Niye? Çünkü Türkiye demokrasi liginde dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan oldu.
‘KOMŞULARLA SIFIR SORUN’ DENDİ, KOMŞU KALMADI
“Komşularla sıfır sorun” denildi, vallahi komşu kalmadı. Bunun için iç barışımız ı sağlamamız lazım. Türkiye’de Türkler, Kürtler, Ermeniler, Araplar, Süryaniler var. İçte bir birimizle barışacağız Hristiyan’ı, Müslüman’ı, Alevi’si hep beraber bu yönde bir perspektif, yeni bir reform dalgasına gireceğiz. Komşularımız da aynı şekilde Türkmen, Arap, Kürt, Süryani, Ermeni bütün bunlarla barışacağız, kucaklaşacağız. Önce birbirinizle barışacaksınız sonra ticaret yapacaksınız veya beraber yürüteceğiz.
ERMENİSTAN İLE KAPI 26 YILDIR KAPALI
“Ermenistan” diye bir devlet var, benim de soydaşlarım orada. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve Türkiye’nin daha iyi olması için hem Türkiye’yle hem bütün komşularımızla ilişkilerimizin iyi olması istiyorum. 26 yıldır kapı kapalı bu Ermenistan’la. Niye kapalı? Gürcistan üzerinden bütün ticaret gidiyor ama malların dörtte 1’i Türkiye’den gidiyor, diğer mallar Çin’den, İran’dan geliyor. Halbuki sınır kapısı açık olsa, ilişkiler gelişir, insanlar daha çok gider gelir, meselelerimiz de varsa bunları çözeriz. Ama kapalı olunca, ne oluyor? Kars kaybediyor, Iğdır kaybediyor, Trabzon limanı kaybediyor.
Kronos