Diyarbakır'a gelen bir grup gazeteci Silvan'daki incelemelerinin ardından Lice ilçesinde, güvenlik güçlerinin olası bir müdahalesine karşı başlatılan canlı kalkan eylemleri yapan vatandaşlarla görüştü. Canlı kalkanlardan 80 yaşındaki Sakine Arat, çocuklarının ölmesine dayanamadıklarını söyledi. 40 yıldır acı çektiklerini dile getiren Arat, "Bu derdi çekmeye gücümüz kalmadı. Bizim hakkımız neyse bize verilecek. Çok evlat kaybettik, çok acı çektik. Bu acıyı çekmemek için barışı getirmek için savaşacağız. Biz barış istiyoruz." dedi.
Diyarbakır'ın Lice, Hani ve Kocaköy üçgeninde bulunan kırsal alanda PKK ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmaların sonlandırılması için Fis Ovası'ndaki canlı kalkan eylemleri devam ediyor. PKK flamaları ve Abdullah Öcalan'ın posterinin gönderene çekildiği kırsal alanda bekleyen vatandaşlar, olayların bitmesini istiyor. Diyarbakır'a gelen Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Uğur Güç, DİSK Basın-İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Sekreteri Turgut Dedeoğlu, Gazeteci-Yazar Celal Başlangıç, Mehveş Evin, Ayşe Yıldırım Başlangıç, Özgür Korkmaz, İsminaz Ergün'ün da aralarında bulunduğu gazeteci heyeti, Silvan'daki incelemelerinin ardından canlı kalkan eylemleri yapan vatandaşlarla görüştü.
Burada gazetecilerin sorularını cevaplandıran 80 yaşındaki Sakine Arat, Kürt halkının ezilmeye devam ettiğini savundu. Kürt olmaktan ve Kürtçe konuşmaktan başka çarelerinin olmadığını öne süren Arat, şunları kaydetti: "Kürdüm diyen ya ölür, ya da cezaevine girer, işkence görür. Ne olursa olsun, Ermeni olsun, Rus olsun, Kürt olsun, Türk olsun, Arap olsun hepsi Adem ve Havva'dan doğmuş insanla değil mi? 40 yıldır bunları yaşaya yaşaya ömrümüz tükendi. Ama biz Kürt insanları boynumuzu büküyoruz. Biz de insanız, bizim da yaşama hakkımı var. Biz barış istiyoruz, bizim bir kusurumuz yok. Kürt olmaktan ve Kürtçe konuşmaktan başka bir hakkımız yok. Bize kusur yazamazsınız. Artık bıktık usandık barış demeye. Ben şahsen şimdi ne diyorum biliyor musunuz? Ya bu memlekete barış gelsin, yada biz de sonuna kadar savaşacağız hakkımızı alana kadar. İnsan gibi yaşamak istiyoruz kendi memleketimizde. Ya bizi kökten imha edersiniz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı döneminde kendisiyle görüşmek istediğini ancak görüşmeyi reddedince kendisine 3 ay hapis cezası verildiğini iddia eden Arat, sözleri şöyle sürdürdü: "Erdoğan başkanlığı zamanında bana randevu verdi, beni AKP'ye çevirmek için, ben de kabul etmediğim için bana 3 ay hapis cezası verdi. Konuşmak istemiyorum adamla. Adam katil katil. Çocuklarımızın katili. Adam çıldırdı, niye saldırmıyorsunuz? Niye gerillanın hakkından gelmiyorsunuz? Niye şehit gelmiyor. Kan içiyor ya. Kanla doyuyor. Kendi çocuklarını muhafaza ediyor, milletvekillerinin çocuklarını çevrene almış. Kimin çocukları ölüyor. Bir tane fakir, bir Türk ailenin çocuğu. Vatan görevine gönderiyorlar. Oğlumuz vatani görevini yapacak sonra gelecek ev sahibi olacak, nişanlısını alacak evlenecek, o gece sabaha kadar düğün yapacağız diye. Yolluyorlar askere, Erdoğan diyor 'git gerillayı vur.' Gerillada kendini muhafaza etmek mecburiyetinde. Ya vuracak ya da ölecek. Öldürüyor alıyorlar genci götürüyorlar annesine diyorlar ki senin oğlun şehit oldu, alın bu da madalyası. Aslan gibi genci toprağa gömüyor. Sonra annesini toprağın başında oturtuyor. Bu da senin madalyan. Bu insanlık mı?" CİHAN