Muştu Yayınları tarafından basılan “Çanakkale Aslanları”, “Çanakkale’de Efsane Fenerbahçeliler” ve “Çanakkale’de Kartal Sesi” isimli üç eser; savaşın yapıldığı dönemde hem cephede hem de futbol sahalarında kahramanlık destanı yazan futbolcuların hikâyelerini anlatıyor.
Ülkemizin bağımsızlığı yolunda en önemli dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Savaşları’yla ilgili şimdiye kadar çok şeyler yazıldı ancak bu kritik savaşta tüm varlığını ortaya koyan vatan perver futbolcuların hikâyesi henüz yazılmadı. Oysa toplumun her kesiminden vatan evladının cepheye koştuğu bir dönemde elbette Galatasaraylı, Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı futbolcularda aynı ruhla savaşa katıldılar. Öyle ki, bir yandan cephede savaşırken bir yandan at sırsında saatlerce yolculuk yaparak lig maçlarına katılıp yine at sırtında cepheye döndüler.
Muştu Yayınları, vatan sevgisi içinde bu insan üstü gayreti gösteren futbolcularımızın hikâyesini anlatan üç yeni kitap yayınladı. Erol Ergün’ün kaleme aldığı, eski milli futbolcumuz Hakan Şükür’ün önsözünü yazdığı Çanakkale Aslanları savaşta tüm varlığını ortaya koyan Galatasaraylı futbolcuları anlatıyor. Fenerbahçeli futbolcuların kahramanlık hikâyeleri, Arif Akpınar’ın kaleme aldığı Çanakkale’de Efsane Fenerbahçeliler kitabında yer alıyor. Murat Kaya’nın kaleme aldığı Çanakkale’de Kartal Sesi ise Beşiktaşlı futbolcuların destansı mücadelesini anlatıyor.
Bu romanlarda, Çanakkale Savaşları’nın yapıldığı dönemde hem cephede hem sahalarda kahramanlık destanı yazan futbolcuların hikâyelerini okurken, hür bir millet olma uğruna ne büyük bedeller ödediğimizi bir kez daha göreceksiniz.
“… Hüsnü merakla söze atıldı:
— Biz cepheden İstanbul Şampiyonluğu ligine ilk defa katılıyoruz biliyorsun. Diğer ligde sence lider kim olur?
— Şu an İstanbul Futbol Birliği liginde Galatasaray iyi gidiyor sanırım. Galatasaray’ın Pervinleri (yıldızları) HasnunGalip ve Kaleci Hamdi’nin şehit düştüğünü duydum. Nasıl devam ederler bilemiyorum. Allah bütün memleket evlatlarının yardımcısı olsun.
Arif, hâlâ üzerindeki mükedder hâli atamamıştı.
— Her maçta, saha kenarındaki sandalyenin üzerinde bir iki arkadaşımızın formasının olma ihtimali yüreğimi kanatıyor. Neşet ve Haldun Kumkale’den ulaşma imkânı bulabildiler mi acaba? Geçen maça yetişemeyen yıldız futbolcumuz Süreyya bu kez maça gelebilecek mi acaba?
— Bu konuda mükedder olma Arif. Şehitlik de hayatın şampiyonluğudur. Bu yüce mertebeye ulaşarak kendi hayatlarının şampiyonluğunu yaşadı şehit arkadaşlarımız.
— Haklısın, dedi Arif.
Rıhtıma ulaştıklarında Kaptan Galip elini cebine attı, birkaç mecidiyeyi kayıkçıya uzattı. Kayıkçı,aralarındaki konuşmalardan, cepheden Fenerbahçe maçı için gelen neferler olduklarını anlamıştı. Kayıkçı, Kaptan Galip’in uzattığı mecidiyeleri tebessüm ederek geri çevirdi.
— Hele siz maçınızı oynayın, dönüşte ödersiniz beyim.
— Dönüşte seni nerden bulalım efendi al paranı, dedi Galip.
— Bak anlaşalım beyim! Eğer maçı kazanırsanız dönüşte de para almam. Kaybederseniz, ikisini birden alırım.
— Kadıköylü müsün efendi?
— Kadıköylüyüm. Serin olun beyim, zaten bu tarafa geçecektim. Hem ben Fenerbahçe için bunca yolu tepip gelenlerden para almam. Hele cephede düşmana karşı mücadele eden kahramanlardan hiç almam.
Karşılıklı gülüştüler…”