Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün MİT TIR'ları soruşturması kapsamında tutuklanmasını protesto için, Artvin'de basın açıklaması yapıldı.
Kızılay İş Hanı önünde gerçekleşen basın açıklamasına, Cumhuriyet Halk Partisi, Artvin Barosu, Yeşil Artvin Derneği, 78'liler, Eğitim Sen, Atatürkçü Düşünce Derneği, Halk Evleri, Birleşik Haziran Hareketi, TMMOB, Cumhuriyet Okurları Derneği temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Eyleme katılanlar ellerine aldıkları Cumhuriyet Gazeteleriyle "Özgür basın susturulamaz" diye slogan attı.
Artvin Demokrasi Güçleri Platformu adı altında gerçekleştirilen ortak basın açıklamasını İlyas Şahin yaptı. Şahin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Bilindiği gibi MİT TIR'ları soruşturması olarak bilinen soruşturmada, geçtiğimiz perşembe günü Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül tutuklanarak cezaevine gönderildiler. Öncelikle herkes şunu iyi bilmelidir ki, bu bir tutuklama değildir. Çünkü tutuklama sadece delillerin karartılması veya sanıkların ya da şüphelilerin somut kaçma tehlikesi varsa uygulanması gereken bir tedbirdir. Şüpheli olarak adı geçen bu iki gazetecinin şimdiye kadar kaçmamış olmaları ve kamuoyunun daima önünde yer almaları, kaçma ve saklanma ihtimallerinin bulunmadığının ispatı niteliğindedir. Soruşturma konusu da esas itibariyle yayınlanmış bir haberden ibaret olduğuna göre delillerin karartılmasından da söz edilemeyeceği açıktır. O halde bu tutuklama nedir? Neyin nesidir? Bu tutuklama ceza muhakemesi kanununa göre de Anayasaya göre de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre de aykırılığı tartışmasız bir baskı ve yıldırma amaçlı keyfi işlemdir. Bu tutuklama, gazetecilik mesleğine ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına tehditkâr bir sınır çizmiştir. Bu sınırın açık anlamı, ancak iktidarın arzuları doğrultusunda haber yapılabileceği ve iktidarın bilinmesini istemediği şeylerin topluma anlatılmasının yasak olduğu ve bu sınırı ihlal edenlerin cezaevlerine kapatılacağıdır.
Bu tutuklama, haberin içeriğine ilişkin siyasi iktidar temsilcilerinin yaptığı yalanlamalarla da önemli bir çelişkiye düşmektedir. Haberin içeriği, yetkililerinin söylediği gibi gerçek dışı ise ortada ifşa edilmiş bir devlet sırrı yok demektir. Yok haberin içeri gerçek ve devlet sırrı ise, bu durumda da soruşturulması gereken gazeteciler değil, terör örgütüne silah ve mühimmat sağlayanlardır. Dolayısıyla gazetecilerimiz hakkında ceza soruşturması açılmış ve tutuklama kararı verilmiş olmasının etkisi; yalnızca uluslar arası camiada ülkemizi demokrasi ve insan hakları açısından itibarsızlaştırmakla kalmayacak, bu büyük çelişki ülkemizi izahı fevkalade zor ve sonuçları uluslar arası hukuk açısından ağır olabilecek bir çıkmaza da sokacaktır. Türkiye bunu hak etmemektedir. Bugün yargı eliyle verilen bu zarar, dileriz ki yine yargı eliyle en kısa sürede telafi edilsin.
Anayasamıza göre basın özgürdür ve sansür edilemez. Basın özgürlüğü ortadan kaldırıldığında halkımız siyasi iktidarların uygulamaları hakkında bilgi edinme haklarını yitirirler. Böylece siyasi iktidarlar denetimsiz kalır."
'TARİH, DENETİMSİZ KALAN SİYASİ İKTİDARLARIN TOPLUMLARI FELAKETE SÜRÜKLEDİĞİ NİCE ÖRNEKLERLE DOLUDUR!'
Basın açıklamasıyla siyasi ya da başkaca hiçbir faydayı gözetmediklerini aktaran İlyas Şahin, "Ülkemizde yaşananlar bir birey olarak herkesi ilgilendiren, herkesin bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağı hukuki ve demokratik hakları savunması gerektiği yönünde bir farkındalık yaratma çabasıdır. Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için derhal özgürlük talep ediyoruz" dedi.
Basın açıklaması sırasında Diyarbakır Baro Başkanının öldürüldüğü haberi verildi, haberi alan grup bu saldırıyı kınayarak sessiz bir şekilde alandan ayrıldı. CİHAN