Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), 'hak ihlali' kararının ardından davaya bakan mahkemece tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi'nden çıktı. Çıkışta açıklama yapan Dündar, "Çok tarihi bir karar olduğunu düşünüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin kararı sadece bizim değil; bütün meslektaşlarımızın, basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önünü açmıştır. Saraya tabi olmayan bir yargı kurumu, saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi." dedi.
MİT TIR'larıyla ilgili haber nedeniyle Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Can Dündar ve Erdem Gül, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), 'hak ihlali' yönündeki kararının ardından davaya bakan mahkemece tahliye edildi. İşlemlerinin ardından cezaevinden çıkan Dündar ve Gül, çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum günü olduğunu hatırlatan Dündar, "Kendisinin burdan doğum günün kutluyoruz ve böyle bir tahliye kararıyla kutlamaktan dolayı da çok mutluyuz. Biz, evlilik yıl dönümünde girmiştik biliyorsunuz, bizi içeri attırmıştı diyelim. Biz de yaş gününde kendisine doğum günü armağanı vermek istedik." şeklinde konuştu.
AYM'nin kararının tarihi bir karar olduğunu dile getiren Dündar, "Anayasa Mahkemesi'nin kararı sadece bizim değil; bütün meslektaşlarımızın, basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önünü açmıştır. Hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu, saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi. Bizim ödediğimiz bedel, Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir 'hiç'tir. 3 ay yattık, bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci, bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken, bizimki onun yanında elbette bir 'hiç'. Ama dünyaya ses verebildik. Direndik, sizler sayesinde dik durduk, sonuç aldık." ifadelerini kullandı.
"Bir grup insana teşekkür borcumuz var." diyen Dündar, Silivri Cezaevi önünde 'umut nöbeti'ni başlatanlara teşekkür etti. "Küçücük bir çadırın, koskoca sarayı dize getirebileceğini gördük burda. Ve bununla gurur duyuyoruz. " dedi.
'KİN VE ÖFKE DUYMUYORUZ AMA MÜCADELE ETMEYE KARARLIYIZ'
Dündar, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İçeri girerken bir tek şey diliyordum; o bizi buraya tıkan nefret, kin, öfke bizim içimize salmasın, bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz, öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden de yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz. Henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama biliyorsunuz, davamız devam edecek. Bu bir basın özgürlüğü davasıdır. Biz çıktık, 30'u aşkın meslektaşımız içerde. Diliyorum ki bu karar, onların da yolunu açacaktır. Onların mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Ve bu arkamda gördüğünüz toplama kampı (Silivri Cezaevi) müze olana kadar hepimiz, insanlık adına, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz. "
Gazetecilerin, diğer tutuklu gazetecilerle ilgili görüşünü sorduğu Dündar, "Biz çıkarken koridorda seslerini duyduk. İçerde gazeteci arkadaşlarımız var. 'Bizi unutmayın' dediler. Sizlere selamlarını ilettiler. Diliyorum ki bu karar, onların çıkışına da vesile olacaktır. 'Umut nöbeti' devam etmeli. Türkiye'de bütün haksızlıklara, bütün hukuksuzluğa karşı biz, gücümüzü göstermeliyiz. Ve bu birliktelik, bu dayanışma inanın ki Türkiye'nin önünü açacaktır. Türkiye'de yaratılmaya çalışılan o kindarlık, kutuplaşma havasını dağıtacak şey, işte bu demokrasi, özgürlük rüzgarı olacaktır. Bunun iyi bir başlangıç olmasını diliyorum." açıklamasında bulundu.
ERDEM GÜL: BİZ ÇIKIYORUZ AMA BU TUTUKLU GAZETECİLER MESELESİNİN BİTTİĞİ ANLAMINA GELMEZ
Ahmet Kaya'yla ilgili hazırlanan 'Keşke Olmasaydı' belgeselini hatırlatan Erdem Gül ise "Bu da bir 'keşke olmasaydı' hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi'ne sadece kişisel değil, Türkiye'deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi'ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye'de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçerde arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı. CİHAN