Talyor
Buzulu altından gelen kan rengindeki bir akıntıyı inceleyen bilim adamları, sülfür ve
demir alaşımları üzerinde milyonlarca yıldır yaşamını sürdüren bir bakteri topluluğu bulduklarını açıkladılar.
Science dergisinin yarın yayına girecek sayısında sonuçları yayımlanan araştırmanın başında bulunan
Harvard Üniversitesi bilim adamlarından Jill Mikucki, şimdi yanıtını bulmak istedikleri büyük soruları şöyle sıraladı:
"Buzulların altında bir eko
sistem nasıl varlığını sürdürüyor? Bu bakteriler yüzlerce metrelik buz altında, milyonlarca yıldır sürekli
soğuk ve karanlık bir ortamda nasıl yaşayıp, varlıklarını sürdürebiliyorlar?"
Araştırma ekibinden, Montana
Eyalet Üniversitesi bilim adamlarından John Priscu ise bulunan bakteri topluluğunun çok uzun bir süredir olağanüstü koşullarda varlığını sürdürmüş olması nedeniyle, diğer gezegenlerde yaşamın nasıl mümkün olabileceğini açıklayabileceğini ve buz altında yaşamın nasıl var olduğu konusunda bir
model oluşturabileceğini belirtti.
Araştırmacılar bakterilerin yaşadığı su kütlesinin, 1,5 milyon yıl önce buzulun bir gölün üzerine kayması sonucu, buzulun kütlesi ile göl tabanı arasında sıkıştığını, ancak arada sıkışan su kütlesinin,
okyanus suyundan 4 kez daha tuzlu olması nedeniyle donmadan kaldığına inanıyor.
Sıkışan su kütlesine, yüksek bir buz kütlesi altında olması ve kıyıdan çok uzak olduğu için doğrudan buz delinerek ulaşılamıyor, ancak su kütlesinden gelen akıntının bir kısmı alınarak inceleme yapılabiliyor.
Jill Mikucki, akıntıdan alınan örnekler üzerinde incelemeye başladığında örnek kütlenin
oksijen içermediğini gördüğünü ve o anda ilginç bir bulguyla karşı karşıya olduğunu anlayarak "eureka" (buldum) dediğini söyledi.
Bayan Mikucki'nin bulduğu bakterinin büyük kısmının -karada bulunmayan-
denizlerde yaşayan mikroorganizmalardan geldiği ve açık okyanus sularında bulunan ışık ve gıdalar olmadan yaşayabildiği belirtildi.
Araştırmacılar, bulunan bakterinin atalarının milyonlarca yıl önce okyanusta yaşadığını ve bakterilerin bulunduğu gölün Antarktika'daki vadiler yükseldiğinde bir miktar deniz suyunu ana okyanus kültesinden ayırması sonucu oluştuğunu ve daha sonra da bir buzulun gelerek bu su kütlesinin üstünü kapattığını düşünüyor.