Kalifornia Üniversitesi'nde ekonomi doktorası yapan Prof. Vefa Tarhan, 1990-1999 yılları arasında Loyola Üniversitesi'nin finans bölümü başkanlığını yaptı.
"2001 krizini Ağustos 2000'de İzmir’de bir konferansta belki de ilk önce tahmin etmiş, hatta bu krizin bankacılık sektöründe başlayacağını öngörmüş birisi olduğunu" söyleyen Prof. Tarhan, "Türkiye'nin önemli ?apta bir krize doğru hızla yaklaşmakta olduğunu söyleme sorumlulugu hissediyorum" dedi.
Prof. Vefa Tarhan'ın kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımların tamamı şöyle:
Türkiye ile ilgili dış gelişmelerden kaynaklanan ?ok önemli olumsuz gelişmelerin ekonomiyi “kritik durumda hasta” durumuna getirmiş olduğunu da biliyorsunuz. Önce şunu söylemek isterim; 2001 krizini 2000 Ağustos'ta İzmir’de bir konferansta belki de ilk önce tahmin etmiş, hatta bu krizin bankacılık sektöründe başlayacağını öngörmüş birisi olarak, malesef, Türkiye'nin önemli ?apta bir krize doğru hızla yaklaşmakta olduğunu söyleme sorumluluğu da var.
Umarım, bu defa tahminim yanlış ?ıkar. EKK toplantı üzerine toplantı yapıyor, toplantı hakkında 10-15 satırlık gazete makalelerinin EKK’nın “bu durumu Türkiye’ye özgü nedenler değil de küresel koşullar tetikliyor” görüşünde olduğunu en az 3 defa tekrarladığını okuyoruz. Bu doğru değil. TL’deki değer kaybını “Kırılgan 5’li” klübünün diğer 4 üyesinin (Brezilya, Rusya, Güney Afrika, Endenozya) para birimlerinin dolara karşı değer kayıplarıyla karşılaştırınca, TL’deki büyük ?aplı ayrışma a?ık olarak görünüyor. Bir yöneticinin görevi ger?ek durumu bilimsel olarak teşhis etmek mi, yoksa “rah-rahcı” bir tezarühat yapmak, ger?ekleri yansıtmayan bir halkla ilişkiler kampanyası yürütmek mi? Doğru tedavi i?in, doğru teşhisin yapılması gerekir. Ancak, doğru teşhisin, doğru tedavi için gerekli olan, ama yeterli olmayan bir koşul olduğu da unutulmamalı. EKK, devamlı olarak “durumu masaya yatırdıklarını ve ?ok yakından takip ettiklerini” tekrarlamakta. Ancak, eğer söz konusu masa bir “ameliyat masası” ise yapılan bir ameliyat, alınan somut tedbirler yok. Acil bir hasta ameliyat başarılı olmazsa hayatını kaybedebilir. Peki, ameliyat gerektiği halde ve ameliyat masasında yatmasına rağmen ameliyat edilmediği i?in hayatını kaybetmesine ne demeli? Durum bilerek ya da bilinmeyerek doğru olarak teşhis bile edilmiyorsa, bu 4-5 saatlik toplantılar zaman ısrafından başka neyi temsil ediyor?
Bir de EKK’nin yapısına bakın; kim bunlar? İktidarın bürokratları. ABD gibi ülkelerde benzeri kuruluşlar, ekonomide dünya ?apında akademik araştırmalar yapmış olan akademisyenleri i?erir. Bu akademisyenler, iktidardaki partinin karşıtı bile olsalar, akademik görevlerini 2-3 sene i?in bir tarafa bırakıp, ülkeye donanımlarıyla hizmet ederler. Türkiye’deki “Kadrolaşma” mantalitesi neden ekonomi sahasında yüksek insan sermayesi oluşmuş şahısların, bilhassa şimdi olduğu gibi, ?ok kritik dönemlerde bile, bir katkı yapmasını teşvik etme yerine mümkün bilebile kılmıyor? İşsizlik, büyümenin neredeyse durmuş olması, ticari alacakların tahsilinde yaşanan sorunlar, kapasite kullanımı, doların rekordan rekora koşması, bilhassa ABD’deki faiz artışları ve Türkiye’nin bir “emin liman” ülkesi niteliğinin olmaması, bu son 2 konunun bırakın toplam dış borca etkisini, vadesi 12 ayda dolacak olan 168 milyar dolarlık döviz borcunun çevrilebilmesi tehlikesi gerçeği vs. gibi bir tanesi bile olumlu olmayan durumlara ?ok yakında önemli ?aplı bir enflasyon problemi de dövizin yükselmesinin kâğıt üzerinde bir olumlu bir yönü varsa, o da ihracatı teşvik edici olmasıdır. 2015 sonundan bu güne dolardaki değer artışı yüzde 18.15. Aynı dönem i?in ihracat verileri yok ancak, Ocak- Ağostos 2016 verisi var. 2016’nın bu 8 aylık döneminde ihracat, 2015’in aynı dönemine göre, bırakın önemli bir öl?üde artışı, yüzde 2.9 azalmış. Sonuç: ekonomik durum kötü değil, çok kötü; hatta yoğun bakım tedavisi gerektirecek seviyede.