İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, mülteciler konusunda Türkiye'nin eksikliklerine dikkat çekti. Hicretin ardından Medine'nin yerlilerinin muhacirlere mallarının yarısını verdiğini ifade eden Yıldırım, "İnanan kesim! hani ensar ve muhacirlik? Hani malının yarısını vermek? Biz ne verdik? Denizde boğulan her çocuğun katili hepimiziz. Avrupa'yı koruyup kollamak bize mi düştü?" dedi.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD), İHH, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen), İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 'İnsan Hakları Perspektifinde Mültecilik' konulu konferans
düzenledi. Konferansa; UMHD Genel Başkanı Uğur Yıldırım, İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bayraktutar ve İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Merkezi Müdürü Prof. Dr. İbrahim Kaya katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, dünyadaki mültecilerin yüzde 80'inden fazlasının İslam coğrafyasından çıktığını ifade etti. Yıldırım, Avrupa'nın eleştirildiği kadar Türkiye'ye de bakmak gerektiğini söyledi. Kayıt dışı olanlarla birlikte Türkiye'de 3 milyon mültecinin bulunduğunu kaydeden Yıldırım, geçen sürede mülteci politikasında yapılan bazı hataları şöyle dile getirdi: "Suriye'den gelen mültecileri bizim (mesleklerine göre) tasnif etmemiz gerekirdi. Bunları mesleklerine göre ayırmamız gerekiyordu. Bakın şu anda Avrupa ve Amerika, doktorları alıyor, mühendisleri alıyor, yetişmiş elemanları alıyor. Geri gönderme anlaşması gereği, vasfı olmayanları da geri göndermeye çalışıyor."
Mültecilerin Avrupa'ya geçişini engellemek için Türkiye'nin tampon ülke olarak kullanılmasını eleştiren Yıldırım, "Avrupa'yı korumak kollamak bize mi düştü?" diye sordu. Yıldırım, "Bu vesileyle devrim niteliğinde olabilecek bir önerimiz var. O da şudur; bu mültecilerden şartları oluşanlar, herhangi bir teröre bulaşmayanlara mutlaka vatandaşlık hakkı verilmelidir."
Avrupa ülkelerinin bazı mültecileri geri gönderecek olmasına da tepki gösteren Yıldırım, "Hani şöyle yanlış bir uygulama var ya zeki çocukları alalım yetiştirelim diye. Bir mülteci çocuğu, kendi çocuğumuz gibi olmadığı müddetçe insanlıktan çıkmışız demektir." şeklinde konuştu.
'HANİ ENSAR VE MUHACİRLİK?'
Yıldırım, eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Peki hiç düşünüyor muyuz bu kadar imkan sunduğu halde, bu insanlar niye Avrupa'ya gitmek ister? Biz mülteci çocukların hakkını iyi koruyor muyuz? Niye bu insanlar buradan kaçıyor? İnanan kesim! hani ensar ve muhacirlik? Hani malının yarısını vermek? Allah Resulü Medine'ye gittiğinde Medine'kiler de malının yarısını veriyorlardı ki sosyal şartlar da oluşsun. Biz ne verdik? Birer tane baraka, etrafı örülmüş bir toprak parçası. '25 metrekare içerisinde 4 yıl yaşayın' dedik, aileleri birbirine düşürdük. Onun için doğrudur güzel şeyler yaptık ama eksikliklerimiz de var. Ben burada açıkça söylüyorum: Denizde boğulan her çocuğun katili bu denize gitmesine izin veren kim olursa olsun hepimiziz."
CİHAN