Hürriyet Gazetesi'nden
Tufan Türenç, kaç ağızda eskitilmiş bir sakızı yeniden çiğnemekte beis görmemiş. Konu TRT'yi ele geçiren '
yandaş'
gazeteciler.
Neredeyse aynı metni, kaçıncı kişi yazıyor, ben saymadım. Belki TRT
arşiv tutuyordur. En azından hukuk bürosu, çetelesini çıkarabilir. TRT'nin yapacakları beni ilgilendirmiyor ama yayın yönetmeni olduğum
Aksiyon Dergisi'yle ilgili söylediklerine
cevap vermem gerektiğine inanıyorum.
Kolayına kaçsam, "hangi parti liderini kurultayda
sandalyenin üzerine fırlayıp alkışladık ki yandaş olalım" der işin içinden çıkardım. Hatırlarsanız Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçildiği
CHP kurultayında Etro gömlekle birlikte en çok tartışılan konu, sandalyenin üzerine çıkarak alkışlayan gazetecilerdi.
Tufan Türenç, o haberin kahramanıydı. Her gazete ve televizyona farklı konuşmuş olsa da Türenç'in söylediklerini şöyle özetleyebiliriz. "Gayri ihtiyari ve saygı gereği alkışlamış olabilirim. Sandalyenin üzerine çıktım ama ayakkabılarım ayağımdaydı. Olayın heyecanı ile farkında olmadan bir iki defa el çırpmış olabilirim. Ne olacak, kime ne, alkışladıysam alkışladım. Çıktıysam çıktım. Kime
hesap vereceğim?"
Ama kolayına kaçmayacağım. Bu ülkede kast sisteminin varlığına inanan ve kendini üst kastlarda sananlara söyleyecek bir çift sözümüz olmalı. Önce TRT'nin açıklamasından başlayayım. Şöyle deniliyor açıklamada: "Bahsettiğiniz saygın basın kuruluşlarından alınan
personel sayısı; 'sizin sevdiğiniz' medya kuruluşlarından alınan personel sayısından çok daha azdır. 8 bin TRT personeli içinde bahsi geçen 6 basın kuruluşundan alınan personel sayısı sadece 28'dir." Umarım TRT yetkilileri, kuru gürültüye pabuç bırakacak cinsten çıkmazlar. Bir sonraki açıklamada bu rakamın toplumun bütün renklerini yansıtacak şekilde adilane dağıtıldığını görmek istiyorum.
Türenç, şunları söylüyor: "Bu kadrolaşma ile yüzlerce kişi TRT'de istihdam edilmiştir. TRT'nin haber kadroları tamamen değiştirilmiş, buralarda yıllardan beri görev yapan deneyimli tüm elemanlar geri plana çekilmiştir. Onların yerlerine yeni elemanlar alınmış ve haber kadroları tamamen değiştirilmiştir. Bugün
TRT haber kadrolarının tamamı
Zaman Gazetesi,
Samanyolu TV,
Kanal 7, Kanal 24,
Cihan Haber Ajansı ve
Aksiyon Dergisi gibi yerlerden alınan elemanlardan oluşmaktadır. Yukarıda adı geçen medya kuruluşlarının tümü de yandaştır." Bu ifadelerin düzeltilecek kısımlarını kurum yetkilileri düzeltmiş zaten. 28 kişinin hangi matematik zekâsıyla yüzlerce yapıldığı, kadroların nasıl tamamen değiştirildiğini kamuoyunun izanına
havale ediyorum. Benim derdim zihniyetle, fakat düzeltilebileceğinden çok umutlu değilim.
Sayılan altı kurum tapu dairesi veya kasap dükkânı olarak mı işletiliyor?
Hayır; ülkenin en prestijli yayın organları. O halde sorun ne? Oralardan gelen (maalesef sadece 28) kişilerin meslekî donanım ve başarısıyla ilgili bir şey söyleyebiliyor musunuz? Hayır. Olsa söylerler. Peki problem nerede? Hukuk ve demokrasinin yaşandığı bir ülkede bu yazıyı yazanı 'ayrımcılık' suçlamasıyla
yargıç karşısına çıkarırlar. Eğitimi, meslekî donanımı ve tecrübesi yeterli olan birine sırf filan kurumdan geliyor diye
hakaret etme, yaftalama hakkını nereden alıyorsunuz? Vergisini sizden daha çok ödeyen, askerliğini vs. bütün yükümlülüklerini yerine getiren insanlara nasıl ikinci
sınıf muamelesi yapabilirsiniz? TRT'nin gelir kaynağı olan bandrolleri sadece siz mi ödüyorsunuz!
Ben kendi kurumumdan gittiği için tanıdığım birkaç kişi için söyleyeyim: Mesleğimizin hem teorik birikimini haiz hem de her kademede çalışarak tecrübe zenginliği oluşturmuş iyi gazeteciler. "Olabilir ama siz
siyah derilisiniz!" zihniyetinin dışavurumu bu yazılarla artık mahkemede hesaplaşmak kaçınılmaz oldu.