Hasan Palaz bir bilim adamı. TÜBİTAK'ta başkan yardımcısı olarak görev yaparken Böcek Davası'nda siparişe göre bilirkişi raporu hazırlatmadığı için başına gelmeyen kalmadı. Böcek'ten beraat etti.
Çıkamasın diye üst üste tutukluluk kararları verildiği için hâlâ içeride. En trajikomik olanı ise sahte diploma davasındaki tutukluluğu. Aynı diploma ile işe alan belediye, kısa dönem askerlik yaptıran Milli Savunma Bakanlığı mağdur sırasında oturuyor. Son adres TÜBİTAK'taki işe alımda dahli olmayan Palaz tutukluydu. Şimdi asli fail bile suçun niteliğinden dolayı tahliye edilince Palaz'a da ‘piyango vurdu.
Hidayet Karaca bir televizyoncu. Devletin valisi ve emniyet genel müdürünün yönettiği ve televizyonlarda övünerek anlattığı bir operasyon yüzünden hapishanede. Hem de o operasyonun kabul edilmiş iddianamesiyle ilgili yargılama bile sonuçlanmamışken… Tahşiye dosyası sanıkları henüz beraat etmeden kumpasa kurban gittiklerine nasıl hükmediliyor? Yargı kararını vermemişse kim kumpas kararını verebilir? Normalde hiç kimse ama bizde siyaset suçu, suçluyu ve cezayı tespit edip yargıya dikte ediyor. Suç unsuru ise beş yıl önce Samanyolu Televizyonu'nda yayınlanan bir dizide Tahşiye kelimesinin geçmesi. Ört ki ölem…
(...)