DW'den Marcel Fürstenau'nun haberine göre, Devlet Başkanı Erich Honecker’in emir ve koordinasyonunda yapılan ve "Sınır Güvenliği Operasyonu" adı verilen bu harekât, 1945 de siyasi olarak bölünen Berlin'in, bundan 16 yıl sonra fiili olarak da ikiye ayrılması anlamına geliyordu. Kısa bir süre sonra dikenli tellerin yerini, 3 metre 60 santim yüksekliğinde ve 155 kilometre uzunluğunda devasa bir taş ve beton duvar almaya başladı. Siyasi bölünmenin ardından iki buçuk milyondan fazla Doğu Berlinli, maddi, kültürel ve siyasi açıdan daha iyi yaşam koşullarına kavuşma ümidiyle kentin batısına göç etmişti. Her ne kadar siyasi olarak bölünmüş olsa da Berlin iki bölgesi arasında serbest hareket edilebiliyordu. Komünist yönetim, duvar projesiyle artık buna bir son vermek istiyordu.
Doğu ve Batı arasında Soğuk Savaş
Bu kışkırtıcı ifade, komünist süper güç Sovyetler Birliği ile kapitalist rakibi ABD'nin hedeflediği "daha iyi bir toplum modeli" konusunda amansız bir düelloya giriştiği dönemin tipik söylemlerinden biriydi. Zira Demokratik Almanya sadece Sovyetler Birliği'nin yanında saf tutmakla kalmayıp, aynı zamanda her açıdan bu devletin nüfuzu altındaydı. Buna karşın Almanya Federal Cumhuriyeti ise ABD tarafında yer alıyordu. Nükleer güçler arasında üçüncü bir dünya savaşının patlak vermesi an meselesiydi.
Dünyanın siyasi olarak Batı ve Doğu diye ikiyi ayrıldığı bu dönemde, her iki taraf da hızla silahlanıyordu. Böylece bir "korkutma ve caydırma dengesi" sağlanabileceği düşünülüyordu. Tarih kitaplarına "Soğuk Savaş" olarak geçen bu dönem, 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla sona buldu.
"Komünizm denizinde bir özgürlük adası"
Dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy, Batı Berlin'i "komünizm denizde bir özgürlük adası" olarak nitelendiriyordu. Demokratik Almanya yönetiminin "antiemperyalist koruyucu duvar" olarak gördüğü bu yapının her iki tarafında, doğrudan mağdur olanların sayısı üç milyonu buluyordu.
21’inci yüzyılın duvar ve sınır çitleri
1989'da yıkılan duvarın geçtiği yerler günümüzde taşlarla işaretli
60 yıl önce yapımına başlanan Berlin’deki utanç duvarı yıkılalı tam 32 yıl oldu. Ancak bu, örülen ne ilk duvardı, ne de son olacak gibi görünüyor. 21’inci yüzyıla gelindiğinde dünyanın farklı bölgelerinde hâlâ sınırları korumak için benzer yöntemlere başvuruluyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, Meksika sınırının bazı bölümlerinde mevcut olan çit ve duyarların yerine 9 metre yüksekliğinde ve 3 bin 200 kilometre uzunluğunda devasa bir sınır duvarı inşa etme yönündeki planları, en güncel ve vahim örneklerden biriydi.
Gazze Şeridi boyunca uzanan 52 kilometrelik Batı Şeria Bariyerleri de yine benzer bir sınır koruma önlemi olarak nitelendirilebilir. Dikenli tel ve çitlerin yanı sıra yer yer beton duvarlardan oluşan bu bariyerler, İsrail tarafından bir "güvenlik unsuru" olarak tanımlanırken, Filistin tarafı ise ayrımcılık ve tecritten söz ediyor.