Doğal ortamda yetişen man
tarların
zehirli olup olmadıklarını ayırt etmenin çok zor olduğunu belirten uzmanlar, tecrübeye güvenerek ve kulaktan duyma bilgilerle doğadan toplanan mantarların ölümle sonuçlanan zehirlenmelere yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Zehirli mantarların pişirme sırasında yüksek ısıda bile etkisini kaybetmediğini ifade eden uzmanlar, yabani mantarlardan tümüyle uzak durulması gereğine dikkati çekiyor.
Doğal mantarların bir döneminin olmadığını söyleyen
Ziraat Mühendisleri Odası
Sakarya Şubesi Başkanı Süleyman Özmen, değişik mantar türlerinin her dönemde doğada bulunabileceğini belirtti.
Yenilebilir mantarlara benzeyen aynı tip ve
renkte
zehirli mantarlarında olabileceğini kaydeden Özmen, bir mantarın zehirli olup olmadığının ancak laboratuar ortamında yapılabileceğini vurguladı.
Özmen, "Doğal mantarların içerisinde çok yararlı güzel olanları da var. Yendiğinde insanları zehirleyerek ölüme kadar götürenleri de.
Yağışlarla birlikte doğadaki mantar sayısı arttı. Dışarıdan bakarak mantarın zehirli olup olmadığını anlamak mümkün değil. Üzerinde belirleyici bir işaret yoktur. İnsanlar daha önceki tecrübelerine dayanarak mantıkla doğadan mantar topluyorlar. Uzun yıllardan gelen tecrübeler olmasına rağmen zehirli mantarlar yenebiliyor. Bu olumsuz sonuçlarda doğuruyor. Doğada her zaman bir risk var. Çok insan zarar gördü. Çok büyük
aile dramları oluştu. Bunun şakası yok, ölüme kadar götürebiliyor.
Emin olmadığımız mantarları yememeliyiz. Zehirsiz olduğunu sandığımız mantara benzer aynı renk ve tona sahip zehirli mantar olabiliyor." diye konuştu.
Mantarların sağlık açısından çok faydalı olan mantarlarda antibiyotik etkisi oluşturan, bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar bulunduğunu dile getiren Özmen, serada yetiştirilip ambalaj içinde satılan kültür mantarlarının tüketilmesinin daha güvenli olacağını belirtti.
Sağlık Bakanlığı Refik Saydam
Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Farmakolog ve Toksikolog Zehir
Araştırmaları Müdürü
Ramazan Uzun ise Türkiye'de yetişen mantarlar konusunda birçok araştırma olmasına rağmen tam olarak mantar dağılım haritasının oluşturulamadığını ifade etti.
İklim ve çevreye ait faktörlere bağlı olarak bazı mantarların insanlar için fazla toksik (zehirli) olmadığının bilinmesine rağmen, belirli yörelerde yetişen aynı mantar türlerinin ağır zehirlenmelere yol açtığına dikkat çeken Uzun, şunları söyledi: "
Ulusal Zehir Danışma Merkezi'ne (UZEM) yapılan başvurularda iklim yapısı ve yağış durumuna bağlı olarak
mantar zehirlenmesi vakalarında farklılıklar görülüyor. UZEM'e yapılan başvuruların yüzde 1,2 ila yüzde 1,8'ini yabani bitki kaynaklı zehirlenmeler oluşturuyor. Bu zehirlenmelere bağlı ölümlerin yüzde 50'sinden mantar zehirlenmeleri sorumlu. UZEM'den 2007 yılında toplam 677 mantar zehirlenmesi, 2008 yılında bin 210, 2009 yılının ilk on ayında ise 989 mantar zehirlenmesi vakası için danışma hizmeti alındı. "
Yağışlı geçen bir mevsimin ardından özellikle ekim-kasım aylarında çok fazla sayıda mantar zehirlenmesinin görüldüğüne işaret eden Uzun, ölümlere yol açan vakalar incelendiğinde başta 'Amanita phalloides' olmak üzere, 'Amanita' türü mantarların ölümlerden sorumlu olduğunu kaydetti.
Uzun, özellikle İstanbul'un yakın çevresi başta olmak üzere
Marmara ve
Karadeniz bölgelerinde bu grup mantarlara rastlanıldığını belirtti.
CİDDİ ORGAN KAYIPLARINA NEDEN OLABİLİYOR
Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Şefi Doç. Dr.
Oğuz Karabay da mantar zehirlenmelerinin alınan doza bağlı olarak ölüme kadar götürebileceğini söyledi.
Mantar zehirlenmelerinin ilk olarak
karaciğeri etkilediğine işaret eden Karabay, "
Zehirlenme belirtileri ishal,
halsizlik ve yorgunluk olarak ortaya çıkıyor. Bu tür vakalar
organ kayıplarına neden olabiliyor.Alınan doza bağlı kurtulanların olduğu gibi sonuç ölümcülde olabilir. Zehirlenme belirtileri gösteren kişiler derhal hastaneye başvurmaları ve yoğun
bakım şartlarında takip edilmeleri lazım. Bunların bazılarına hemodiyaliz yapılması gerekebiliyor. Her bir mantar zehirlenmesinin tedavisi aynı olmayabiliyor. Karaciğer başta olmak üzere ciddi organ hasarlarına sebep olabilir." şeklinde konuştu.
(CİHAN)