Sosyal medyadaki twitter hesabından paylaşımlar yapan Prof. Özgenç, ‘İtiraf Senaryoları’ başlıklı paylaşımlarında ‘itiraf’ adıyla ortaya konan şeylerin somut olaylara dayanmaması halinde hiçbir hukuku karşılığı olmadığını kaydetti.
Özgenç, aksine bu tür itirafların hükümet üyeleri ve bürokratlarının ‘terör örgütü üyeleğine yardım yataklıktan’ yargılanmalarını getireceği uyarısında bulundu.
Prof.Dr. İzzet Özgenç’in dikkat çekici paylaşımları şöyle:
“15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturmalarda gözaltına alınan veya tutuklanan bazı kişilerin ‘itirafçı’ oldukları gerekçesiyle, serbest bırakıldıklarını görüyoruz veya duyuyoruz. Bu kişiler ‘itiraf’ olarak öğrenim gördüğü sırada ilişki içinde bulundukları çevrelere ve özellikle kamuda görev alma sürecine, görevde yükselme sürecine, bu süreçlerde kendilerine referans olan kişilere ilişkin bilgiler vermektedirler.
Bu kişilerin suç işleyip işlemediğini dolayısıyla suçsuz olduğunu bilmiyoruz. Bu kişiler bugün itibariyle en azından ‘terör örgütü üyesi olmak’ suçundan dolayı şüpheli veya sanık konumundadır. Ancak bu kişilerden ‘itiraf’ çerçevesinde alınan bilgiler somut bir suç vakıasına ilişkin olmadığı takdirde, bu itirarçıların (TCK M.221 hükümleri çerçevesinde) etkin pişmanlık olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Aksine, bu itirafların Türkiye’de halen hükümet eden siyasilerle bürokratlarının, yarın ‘terör örgütüne yardım ve yataklık etme’ suçundan sorgulanmaları ve yargılanmaları sonucunu doğuracak mahiyet taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Yolun neresinden olunursa olsun, yanlışlıktan dönmek, erdemliliktir. Hukuk uygulamamızı çıkmış olduğu rayına oturtmak hepimizin ivedi görevidir.”
HSYK üyeleri Ahmet Hamsici, Kerim Tosun, Mustafa Kemal Özçelik ve İbrahim Okur gibi isimlerin itirafçı olduğu yada olmak istediği yönünde haberler çıkmıştı. Hamsici’nin itirafları diye yayınlanan metinlerde dönemin AKP’li Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın onayı ile hareket edildiğini söylemesi dikkat çekmişti.
Aralarında yüksek yargıdan 166 hakimin de yer aldığı 2 bin 400 yargıç 15 Temmuz sonrası yapılan operasyonlarla hükümetin talimatıyla gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Yine HSYK, 3 bin 600’den fazla hakim ve savcıyı açığa almıştı. Somut hukuki suçlumalar yerine, istihbarat fişlemeleri ya da iftiralarla gözaltına alınan ve hapsedilen hakim-savcılar, haksız yere cezaevlerinde tutulmaya devam ediliyor.