BU GÜNLER, İŞTE "O" GÜNLER
Hiç şüphesiz bu topraklar, tarihinin en zor, en bıçak sırtı dönemlerinden birini yaşıyor.
Yıllardır bize anlatılan ve maalesef çoğumuzun hikaye dinler gibi dinlediği olaylar, 'görünen yüzüyle' korkunç birer sürpriz gibi önümüze dökülüyor.
Az düşünen insanın aklına 'imanı elde tutmanın bir kor parçasını tutmaya eşdeğer olacağı' zamanların bugünler olduğu geliyor. Hani 'tutsanız yanacaksınız, bıraksanız imanınız elden gidecek' denen günler...
Sabah ve akşam tesbihatlarının birer parçası olarak ezberimize yerleşen yakarışlar, bugünlerde çok daha anlamlı.
Allahümme ecirnâ min-fitneti â?iri’z-zemân.
Allahümme ecirnâ min-fitneti Mesî?ı’d-Deccâli ve’s-Süfyân.
Allahümme ecirnâ min-şerri’l-münâfi?în.
Allahümme ecirnâ min-fitneti’l-fâsı?în.
Olup bitenlere bu açıdan bakınca, öteleri görmesine izin verilenlerin tarif ettiği zamanların, yaşadığımız zamanlar olabileceği hissi belirginleşiyor.
Birbiri ardına gelen bunaltıcı haberlerin zihnimize yapıştırdığı soruların cevabı, aklımızın ve kalbimizin uzak köşelerinden yakınlara doğru geliyor.
İlla ki, hadiselerin bir oluş biçimi olacak.
İlla ki, bir şekle, renge, tınıya bürünerek karşımıza çıkacaklar.
Öyleyse bu kadar şaşırmamızın, sarsılmamızın sebebi ne?
Muhtemelen hiç ummadığımız bir ton ve tasarımla, hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza dikilmeleri.
Oysa, Cenab-ı Allah'ın neye, nasıl şekil vereceğine, neyi, nasıl önümüze süreceğine, O'nun (cc) dilemesi dışında kim karar verebilir?
Bugün, Allah'a gönülden iman etmiş birinin, durduğu yerde dimdik durabilmesi, 'elinde korları tutması' kadar zorsa..
Dilimizdeki duaların her biri, tüm derinliğiyle kalbimizde karşılık buluyorsa..
"Sabır günleri" denen günler gelmiş demektir.
Bize düşen, İlahî tasarrufa tüm varlığımızla rıza gösterip, bizi zayi etmemesi için en samimi ifadelerle aralık vermeden Rabbimize yalvarmak..
Bir de kardeşlerimizin kaybedenler kervanına dahil olmaması için can-ı gönülden gayret etmektir.
SİNAN TOPRAK