Bizzat Ahmet Davutoğlu'nun talimatıyla seçim sonrası yapılan saha çalışması, 7 Haziran'da alınan yenilginin sebeplerini de ortaya koydu. Davutoğlu'na sunulan rapora göre AKP'nin oy kaybetmesinin en büyük sebebi ‘kibir' ve ‘şımarıklık' olarak gösteriliyor.
AKP, 7 Haziran yıkımının ardından yoğun bir ‘özeleştiri' sürecine girdi. Partide herkes, her kademe birbirini suçluyor. Öyle ki neredeyse eleştirilerden nasibini almayan tek bir makam, tek bir kademe kalmadı. Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, yenilginin sebeplerini iyi analiz edebilmek için farklı kamuoyu araştırma şirketlerine çalışma yaptırttı. Sahadan alınan ilk veriler Genel Merkez'e ulaştı. Alınan bilgilere göre AKP'deki düşüşün altındaki en önemli etken, kibir olarak gösteriliyor. Millet, partinin güç zehirlenmesi yaşadığını, kibir ve şımarıklığa kapıldığını, muhafazakar değerlerden uzaklaştığını, israf ve şatafata daldığını düşünüyor. Bir diğer sebep de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AKP genel başkanı gibi il il gezip seçim mitingleri yapması. Aynı araştırma sonuçlarının Saray'a da ulaştığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, muhtemel bir erken seçimde kesinlikle meydanlara inmeme kararı aldığı belirtiliyor.
Davutoğlu, eline ulaşan farklı araştırma sonuçlarından hareketle bir muhasebe yapıyor. Ancak parti içerisinde konuşulanlara göre çok büyük bir açmaz içerisinde. Çünkü, halkın anket sorularına verdiği cevaplar ve teşkilatlardan gelen eleştirilere bakıldığında bütün çıkış yolları Saray'da düğümleniyor. Kibrin en fazla vücut bulduğu yer saray. Lüks, gösteriş ve israfın sembolü de Saray. Başbakan Davutoğlu'nun, geçen hafta boyunca yaptığı parti içi değerlendirmelerde ısrarla, “Yaşantınızı gözden geçirin. Mütevazı bir hayat sürün. Artık şatafatlı, debdebeli yaşam süren arkadaşlar görmek istemiyorum.” dediği öğrenildi.
Fakat bir yandan partiye bu mesajları verirken diğer yandan Saray'daki harcamalar Genel Başkan'ın elini kolunu bağlıyor. Ayrıca teşkilatlardan gelen “Artık yolsuzluk ve hırsızlık sorularına muhatap olmaktan yorulduk.” şeklindeki şikayetlerin kaynağı da Saray. Erdoğan'ın 17 ve 25 Aralık şüphelilerini yargıdan kaçırması, yolsuzlukların üzerini örtmesi, partinin taşımakta güçlük çektiği bir bagaj haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu haliyle partinin sırtında bir yük gibi. AKP'nin kendi muhasebesini yapıp eski misyonuna dönmesinin önündeki en büyük engel.
Bununla birlikte parti içinde Erdoğan'ın dokunulmazlığı da devam ediyor. Kimse bunlardan dolayı Erdoğan'ı doğrudan eleştirmiyor veya eleştirmek istemiyor. Genel Merkez'den bir isim, “Partide Erdoğan aşkı var. Bu aşkta bir azalma yok. Kimse Erdoğan'ın hata yaptığını kabullenmek istemiyor. Bizim için Cumhurbaşkanımız eleştirilmezdir.” sözleriyle bu durumu özetliyor.
AKP'DE GÜL SENARYOLARI
Öte yandan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başdanışmanı Ahmet Sever'in yazdığı kitap, parti içinde büyük gürültü kopardı. Gül'ün “Artık ben de varım.” dediğini herkes kabul ediyor. 3 dönemlikler, listelere giremeyenler ve bir şekilde küskün olanlar Gül'ün partiye dönüşünü istiyor. Bunun da Başbakan Davutoğlu üzerinde büyük bir baskı oluşturduğu ifade ediliyor. Eylül sonu veya ekim başında partinin olağan genel kongresi var. Muhtemel bir erken seçim ise kasım ayında yapılacak. Bir koalisyon formülü üretilememesi halinde partinin yine Davutoğlu ile seçime gireceği, ancak Abdullah Gül'ün de milletvekili adayı olacağı kaydediliyor. Bir seçim yenilgisi daha alınması halinde artık Davutoğlu'nun genel başkanlık koltuğunda oturamayacağı ve bir olağanüstü kongre ile Gül'ün tekrar partinin başına geçeceği yönünde tahminler yapılıyor.
Bu gelişmeler üzerine Erdoğan'a yakın isimler Gül'e savaş açtı. İstanbul Milletvekili Metin Külünk, eski Cumhurbaşkanı'na “Tarafını seç” diye seslendi. Erdoğan'a ‘aşkını ilan eden' işadamı Ethem Sancak'ın sahibi olduğu Akşam gazetesi, Külünk'ün bu sözlerini manşetten verdi. Yine Akşam grubunda yer alan yandaş gazete Güneş de Abdullah Gül'ü Aydın Doğan'ın kuklası olarak resmetti. Daha önce “Siyasetin içinde olmasını doğru bulmuyorum. Bana göre Sayın Gül dönmemeli.” açıklaması yapan Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar da “Bu kitap, partimizin içine atılmış el bombası gibi.” benzetmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak ise önceki gün “Ne okuduk ne baktık. Bence kıymet-i harbiyesi olmayan bir kitap.” diyerek küçümseyici ifadeler kullandı.
ZAMAN