Semih Ardıç / Tr724
BRUNSON GİTTİ, KRİZ BİTTİ Mİ?
Pastör Andrew Brunson 12 Ekim 2018 Cuma günü tamamen hürriyetine kavuştu. Tahliye edileceği o kadar belliydi ki gün boyu havalimanında ABD’den gelen özel bir uçak hazır bekledi.
Brunson ve eşinin bindiği o uçak akşam saatlerinde okyanus ötesinde doğru yola çıktı.
Brunson 20 ay İzmir Şakran Cezaevi’nde mahpus kalmıştı. Saray’ın gazete ve televizyonları, nam-ı diğer haysiyet cellatları tarafından “en azılı terörist” olmakla itham edilmişti.
Temmuz ayından beri de İzmir’de ev hapsinde tutuluyordu. Artık hür.
Brunson, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kendisinden olmayan herkesi hapishaneye tıkmak için kullandığı “gizli tanık” denilen müfterilerin mağdur ettiği binlerce kişiden sadece biri.
ABD’NİN KARARLILIĞI VE ERDOĞAN’IN REHİNE SİYASETİ
Neyse ki arkasında pasaportunu taşıdığı ABD gibi kararlı bir devlet vardı da zindandan kurtuldu. Brunson’ın tahliye edileceğini birkaç makalede ifade etmiştim.
6 Eylül’de “Doların 6,60 TL olmasını mı? beklediniz” başlıklı makaleden şu cümleleri tekrar iktibas ettim: “Bugüne kadar böyle bir ihtimal görünmüyordu, 5 Eylül’de ibre döndü.
Erdoğan iktisadî ve malî buhranı biraz hafifletip mahallî idareler seçimini yapmanın derdine düştü. Ondan sonrası yine tufan.
Yoksa son U dönüşleri Erdoğan’ın demokrasi ve hukuka rücu ettiği manasına gelmiyor. Kendi ikbalinin derdine düştü.
Enflasyon yüzde 30’u geçerken ekonomi büyük bir durgunluğa sürükleniyor. Sadece ağustosta 150 binden fazla kişi işten çıkarıldı.
Hem enflasyon hem durgunluk eşittir stagflasyon. Buhranın ne kadar süreceğini Türkiye’de hukuk ve demokrasinin ne zaman geri geleceği belirleyecek.”
EKONOMİDE KRİZ BİTTİ Mİ?
Deniz Yücel, Meşale Tolu gibi Alman vatandaşı olan gazetecilerin tahliyesi ile Brunson’ın tahliyesi arasında hiç bir fark yok.
Erdoğan’ın rehine siyasetini bütün dünya çözdü. Anladığı dilden mukabelede bulunuyorlar ve birkaç ayda istediklerini alıyorlar.
Balyozla iPhone parçalayanlar anlamak istemese de hariçten bakıldığında Türkiye, “Erdoğan’ın eline düşmüş, zavallı bir devlet” böyle görünüyor.
Beyaz Saray için Almanya modeli ilham vericiydi.
ABD, Berlin’in 20 Temmuz 2017’de ilan ettiği “müeyyide paketi” sayesinde tek delil olmadan hapse atılan vatandaşlarını hürriyetlerine kavuşturduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla 2 Ağustos’ta küçük bir hamle yaptı.
ABD LİSTEYİ VERDİ, BEKLEDİ
ABD ne istediğini söyledi ve sükûnetle bekledi. Söz dalaşına girmedi. Başkan Donald Trump ile Başkan Yardımcısı Mike Pence’in birkaç tweeti haricinde resmi beyanat bile verilmedi.
Brunson şartsız salıverilecekti. Listede başka isimler de vardı. Onlar unutuldu mu? Hayır. Onların da peyder pey tahliye edileceğinden kimsenin tereddütü olmasın.
Erdoğan ilk günlerde “ey ABD!” naraları ile cevap verse de dolar bir ayda yüzde 33 fırlayınca geri adımları hızlandırdı.
PAZARLIĞI NBC DUYURDU
İki gün evvel NBC News, Beyaz Saray ile Ankara’nın mutabakata vardığını ve Brunson’ın tahliye edileceğini duyurdu.
Buna mukabil Reza Zarrab davasında 30 ay hapis cezasına çarptırılan Halkbank’ın eski genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın da serbest bırakılacağı iddia edildi.
Brunson kısmı teyit edildi. Üç vakte kalmaz Atilla’dan da haber gelir.
Brunson vakası da Türkiye’yi guguk devleti derekesine düşüren Erdoğan’ın bilmem kaçıncı U dönüşü olarak tarihe geçti.
Her dediğine “oley” diyenler onun son dönüşünü de “vardır bir bildiği” diyerek sineye çekecek. Aynen devam…
DOLARIN ARTMASINDA DOLAYLI TESİRİ VARDI
Brunson’ın ev hapsi ile doların artması arasında dolaylı bir irtibat vardı.
ABD ile kapışan bir memleketin maruz kalacağı sıcak para riskini fazlasıyla hissettik son krizde. Mamafih Brunson’ın tahliye edilmesi ile bitecek bir kriz değil Türkiye’nin krizi.
Türkiye’nin 222 milyar doları özel sektöre, 85 milyar doları kamuya ait olmak üzere 307 milyar dolar net dış borcu var. Senelik 50 milyar dolar da cari açık veriliyor.
Enflasyon, faiz ve kurlar bu yüzden fırladı. Bankalar kredileri tahsil edemiyor.
Batık kredi tutarı 80 milyar TL’yi geçti. Üç ay evvelki batık tutarı 62 milyar dolar. Bu kadar hızlı artışın bankaların sermaye ihtiyacını artıracak.
BANKALAR ZOR DURUMDA
Üç kamu bankasını İşsizlik Fonu’ndan kanuna mugayir şekilde aktarılan 11 milyar TL ile kurtaran AKP’nin bütün bankaları nasıl ayakta tutacağı meçhul.
Ağustosta yaşanan kur şokunun artçı tesirleri devam edecek. Dikkat ederseniz her gün hiç umulmadık firmalara “iflastan önceki son mühlet” veriliyor.
Konkordato ilan edenler arasına süt ve süt ürünleri devi Yörsan da dahil oldu. Faizler yüzde 50’ye kadar tırmandı.
Yaprak kıpırdamıyor. Zabıtanın diş macunu fiyatını kontrol etmesi Bloomberg tarafından haber yapıldı. O haberi Fox ve diğer televizyon kanallarında gülerek yorumladı uzmanlar. Türkiye’nin perişan haline gülüyorlar…
İŞ YOKSA ESNAF NE YAPSIN?
Talep de düştüğü için depoları dolup taşan esnaf bir de stokçuluk yapmakla itham ediliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “aman vermeyin, kesin cezayı” tamimleri yayımlıyor.
Balıkesir Valisi, bakanından aldığı cesaretle taksicileri “Genel Emir” ile ikaz ediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İş Bankası’nın devrine matuf hazırlıklarla meşgul. Ne yapıp edip 31 Mart 2019 Mahallî İdareler Seçimi’ne kadar “kriz yok” yalanına halkı inandırmak mecburiyetindeler.
İş Bankası ilaç gibi gelecek AKP’ye.
BAHAR HAVASI İÇİN ÇOK ERKEN
Brunson’ın tahliyesi, ABD ile Türkiye arasında bir anda bahar havası estirmeyecek.
Günü birlik piyasalarda tansiyon bir nebze düşse de iktisadî buhran, Türkiye hukuka rücu edinceye kadar devam edecek. Erdoğan’ın başkanlığında bu mümkün mü?
Zira yatırımcı kendisini güvende hissetmiyor. Erdoğan’ın tek adamlığını ilan ettiği Türkiye artık maalesef yatırımcı için “en tehlikeli ülkelerden biri” olarak zikrediliyor.
Türkiye aile şirketi gibi idare ediliyor. Kanun ve nizamın hükmünün kalmadı.
Brunson vakasında tekrar tecrübe edildiği üzere mahkemeler Saray’ın talimatına göre hareket ediyor.
Böyle bir memlekette kim, niye yatırım yapsın? Bırakın fabrika kurmayı, fırsatını bulan parasını alıp çıkıyor…