Sungurlu Gündem gazetesi imtiyaz sahibi Özer Özsaray’ın Bosna-Hersek’ten iade talebini karara bağlayan mahkeme, Türkiye’nin talebini reddetti.
Bosna-Hersek Hâkimler Kurulu da kararı onaylayan yazısında mahkemeyi haklı bularak gazetecinin ‘F.tö’ üyesi olduğu gerekçesi yapılan iade talebinin reddini savundu.
SUÇUN EN ÖNEMLİ NİTELİKLERİNDEN BİRİ EKSİK: O DA ÖRGÜT
Kararda, “Kurulumuz kanaatince suçun en önemli niteliklerinden birisi eksiktir. O da terör grubunun ya da örgütünün var olmasıdır.” denildi.
Hâkimler Kurulu kararın temyize kapalı olduğuna da hükmetti. Nihai karar Adalet Bakanı Josip Grubesa imzası ile gazeteciye tebliğ edildi.
Sungurlu Gündem gazetesi imtiyaz sahibi Özer Özsaray.
Türkiye’nin ısrarla iadesini istediği gazeteci Özsaray’ın Bosna’daki hukuk mücadelesinin detayları Nordic Monitör’de şöyle anlatıldı:
"16 Ağustos 2016 tarihinde hakkında yakalama kararı çıkartılan ve gece 1’de gazetesi basılarak mallarına el konulan Özer Özsaray bu tarihten kısa bir süre önce Bosna-Hersek’e geldi.
Dönemin Sungurlu Başsavcısı ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ('AKP) gözde bürokratlarından Tunay Pulça kendi insiyatifi ile Bosna-Hersek’te olduğunu öğrendiği Özsaray için elçilik aracılıyla iade talep etti.
Elçiliğin “Özsaray ile ilgili belgeleri bildirmekten şeref duyarız.” ibareli üst yazısı ile yolladığı belgeler Bosna Adalet Bakanlığı’na ulaştı.
Dosyayı kabul eden bakanlık, konuyu araştırması için savcılığı görevlendirdi. 22 Kasım 2018 tarihinde ön duruşmaya çıkan Özsaray’ın pasaportuna el konuldu ve Bosna-Hersek’te sığınma başvurusunda bulunan gazetecinin ülkeyi terk etmesine tahdit getirildi.
Mahkeme ayrıca dava sonuçlanana kadar gazetecinin sınırdaşı edilemeyeceğini de karara bağladı.
18 Aralık 2018 tarihinde yapılan duruşmada mahkeme Türkiye’nin iade talebinin reddine karar verdi. Ocak ayı sonunda üst mahkemece de onaylanan karar Adalet Bakanlığı tarafından da yayımlandı.
Gazeteci Özsaray davanın sonuçlanmış olmasına sevinirken 4 Nisan 2019 tarihinde Saraybosna’daki Türkiye Büyükelçiliği’nin karara itiraz ettiği ve dosyanın yeniden açılması için bir talepte bulunduğu öğrenildi. Türkiye’nin bu talebini kabul eden bakanlık dosyayı yeniden incelemeye aldı.
Bosna Hersek Hakimler Kurulu incelediği dosyaya Bosna Hersek Savcılığı’ndan görüş istedi. Önceki kararları savunan Savcılık iadenin gerçekleşmemesi gerektiğini bildirdi. Dosya üzerinde son kararı veren Hakimler Kurulu’da 22 Mayıs 2019 tarihinde yaptığı toplantıda gazetecinin iadesinin hukuken mümkün olmadığına ve temyiz yolunun kapalı olduğuna hükmetti. Bosna Hersek makamlarına göre ‘Fetö’ diye bir örgütün tanınmadığına ve uluslararası sorumluluk gereği bu şekilde karar verildiğine vurgu yapıldı.
BOSNALI AYDINLARDAN BİRİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8-9 Temmuz tarihlerindeki Bosna gezisinde iadelerin gündeme geldiği Bosna-Hersek basınında geniş bir şekilde yer aldı.
Devlet yetkilileri Erdoğan’ın ikili görüşmelerde 7 kişinin adını verdiğini açıkladı. Bosna’daki önemli alt yapı projelerinin Türkiye tarafından gerçekleştirildiği ve bunun da devamlı olarak bir rüşvet ve tehdit olarak gündeme getirildiği biliniyor.
Bosna’daki gazete ve televizyonların önemli reklamverenleri de ülkedeki Türk şirketler. Tarihten gelen yakın ve kardeşlik ilişkilerinin olduğu Bosna’da Türkiye aleyhinde haberlere pek rastlanılmadığı ancak yazılamasa da Erdoğan’ın tavırlarından rahatsızlık duyulduğu sıkça dile getiriliyor.
Erdoğan’ın iade talebinin gündeme gelmesinden sonra bir grup Bosnalı aydın bir bildiriye imza attı. Aralarında gazetecilerin, akademisyenlerin ve sanatçıların olduğu metinde Erdoğan’ın baskılarının Bosna kanunlarını ve anayasasını ihlal talebi taşıdığını anlatılarak Bosna hükümetine ülkenin egemenliğine müdahale ettirilmemesi çağrısında bulunuldu.
"Avrupa ve dünyada demokratik ülkeler arasında yer almak istiyorsak Erdoğan’a bu lüksü tanımamalıyız." denilen bildiride, iadesi istenen 7 kişinin hiçbirinin kanunları ihlal etmediğine, evli ve çocuk sahibi insanlar olduğuna ve oturum-çalışma izinlerine sahip olduklarına vurgu yapıldı.
Aydınların bildirisinde Erdoğan’ın Balkanlarda gittikçe artan baskıcı politikasına da sert göndermede bulunuldu, Bosna hükümetine, “vereceğiniz kararla Bosna’nın artık İstanbul’dan idare edilen bir paşalık olmadığını da göstereceksiniz.” çağrısında bulunuldu.
Yakın zaman önce Romanya yargısı da benzer bir karara imza atarak, gazeteci Kamil Demirkaya‘nın iade talebini reddetmiş, Türkiye’nin gazeteci ve Gülen cemaati hakkında iddialarını temelsiz bulduklarına karar vermişti.
Özsaray’ın iadesi için çalışan dönemin Sungurlu başsavcısı Tunay Pulça 2017 haziran atamalarında Ağrı Başsavcılığı’na terfi ettirilerek ödüllendirildi.
Ağrı’da bir çok insan hakları ihlalleri ile gündeme gelen Pulça özellikle kadınlara yapmış olduğu işkence, baskı ve hakaretlerle anıldı. Kısa bir süre önce de memleketi Manisa’nın Akhisar ilçesine başsavcı olarak atanarak görev yeri değiştirildi.