İzmir'de Star gazetesinin kupürüyle 26 emniyet mensubu hakkında fotokopi belgeler delil kabul edilerek usulsüz dinleme iddiasıyla açılan ikinci davaya devam edildi. Halen Şırnak'ta görev yapan ve ifade vermek için İzmir'e gelen emniyet mensubu İbrahim Öztürk, mahkeme heyetine sanık kürsüsünde oturan meslektaşlarını göstererek, "Bombalar, hendekler nasıl döşendi derseniz, buraya bakmanız yeterli. Bir gecede istihbaratın beynini çürüttüler. 22 Temmuz Suruç'tan bu yana 10 meslektaşımı, kardeşimi şehit verdim." dedi.
İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, başka bir soruşturmadan tutuklu bulunan İzmir eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın ile aralarında Batman eski İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan'ın da bulunduğu 10 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulundu. Başka şehirlerde görev yapan ve ifade verenler duruşmaya katılmadı. Kimlik tespitlerinin ardından sanıklardan Mustafa Edip Çakmak'ın avukatı Muzaffer Akyol savunma yaptı. Polislerin yargılandığı davada rapor hazırlayan HSYK Başmüfettişi Ramazan Çetin'in görev ve yetki gaspı yaptığını savunan Av. Akyol, HSYK müfettişlerinin emniyet mensuplarıyla ilgili araştırma, denetleme ya da soruşturma yetkisi olmadığını belirtti. Müvekkiline emniyetteki sorgusunda, mahkemede yargılama konusu yapılmayan sorular sorulduğunu da belirten Akyol, emniyet görevlilerinin yetkilerini aşarak hukuk dışı yollara başvurduğunu söyledi.
'BİZE ŞU ANA KADAR GÖSTERİLEN HİÇBİR DELİL YOK'
Soruşturmanın ardından iddianame hazırlanarak yargılanmanın başladığını ancak gelinen noktada kendilerine hiçbir delil gösterilmediğini ifade eden Av. Muzaffer Aksoy, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin evrak asıllarının olmaması sebebiyle iddianameyi iade ettiğini, 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ninse evrak asıllarını celp etmeden iade kararını kaldırdığını hatırlattı. HSYK Başmüfettişliği'ne müzekkere yazılmasını, yargılamaya konu edilen evrak asıllarının istenmesini talep etti. Soruşturma Savcısı Okan Bato'nun, dinlemelerle ilgili yürüttüğü ilk soruşturmada önleme dinmesinin ne olduğunu bilmediğini iddia eden Av. Aksoy, "Soruşturma savcısı, ikinci soruşturmada önleme dinlemesinin ne olduğunu bilmediğini, yaptığı yazışmalarla ikrar etmiştir." dedi. Yargılanan emniyet mensuplarıyla ilgili haber yayımlayan gazete ve televizyonların isimlerinin de iddianame yer aldığına dikkat çeken Aksoy, "Havuz medyası röportaj teklif etti de biz mi reddettik?" diye sordu.
'SAVCININ İDDİA ETTİĞİ YAPILANMADAN ÖZÜR BORCU VAR'
Savcı Bato'nun, yargılanan emniyet mensuplarından yedisinin, sulh ceza hakimliğinde verdiği ifadelerin silinmesini bile iddia ettiği yapılanmaya mal etmeye çalıştığını savunan Av. Akyol, "Silinen ifadelerle ilgili mahkemenize UYAP'tan gelen yanıtta, dışarıdan müdahale olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Savcının, bu cevabın ardından, iddia ettiği yapılanmadan özür borcu vardır." dedi.
'HAKİMLER VE TİB GÖREVLİLERİ VE KUDRET DİKMEN TANIK OLARAK DİNLENSİN'
Dinlemelerle ilgili bazı polisler yargılanırken mevcut İzmir İstihbarat Şube Müdürü Kudret Dikmen, hakimler ve TİB görevlilerinin yargılanmadığına dikkat çeken Av. Akyol, "Herkesin sorumlusu olması gerekiyordu ama sadece buradaki polisler yargılanıyor. 2009-2013 yılları arasında dinleme kararlarının altına imza atan hakimler, onay veren TİB görevlileri, istihbarat görevlilerinin, burada madem sanık değiller, tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. 'Aslı gibidir' mührü vuran Kudret Dikmen ve şeriklerinin de tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz." diye konuştu. Sanık polislerin, görev yaptıkları dönemde terör örgütleriyle ilgili başarılı çalışmalarının hiçbirine soruşturmada yer verilmediğini belirten Akyol, istihbaratçıların hedef alınmasında bütün amacın istihbaratın bitirilmesi olduğunu, bunun sonuçlarının da son dönemde yaşanan terör olaylarıyla ortaya çıktığını savundu.
'PKK PAÇAVRALARI DALGALANIYOR'
Halen görev yaptığı Şırnak'tan, sanık olduğu davada ifade vermek için İzmir'e gelen emniyet mensubu İbrahim Öztürk, "Bombalar, hendekler nasıl döşendi derseniz, Güneydoğu nasıl bu hale geldi diye soracak olursanız, buraya bakmanız yeterli. Her şeyi sıfırladılar. 22 Temmuz Suruç'tan bu yana 10 meslektaşımı, kardeşimi şehit verdim. 2014'te çözüm sürecinde İstihbarat Şube 4'te, 5'te kapısını kapatıp gidiyordu. Orada şehit olanların büyük bölümü şubeden çıkan insanlar. Yaşananlar vallahi billahi sizin gördüğünüzün yüzde 4-5'i bile değil. PKK'nın paçavraları dalgalanıyor. Bir yerden bir yere geçmek için yarım saat, bir saat beklemek zorunda kalıyorsunuz. Ben en sevdiğim Yılmaz abimi şehit verdim. Bir gecede istihbaratın beynini çürüttüler. Orada şehit olan kardeşlerim, canını dişine takan arkadaşlarım." diye konuştu. Öztürk, bir daha İzmir'de geldiğinde kırmızı tabut içinde gelip gelmeyeceğini bilmediğini de ifade etti. Mahkeme Başkanı Hamdi Çiftçi, Öztürk'e bazı bilgi notlarının altındaki imzaların kendisine ait olup olmadığını, belgeleri göstererek sordu. Öztürk, bazı imzaların kendisine ait olmadığını, bazılarının da imzasına benzediğini söyledi.
Duruşmaya daha sonra öğlen arası verildi. CİHAN