Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırılarda rehin alarak Gazze'ye kaçırdığı kişilerin de derhal serbest bırakılması çağrısı yapan Guterres, İsrail ile Hamas arasında acilen bir insanî ateşkesin gerekliliğine dikkat çekti.
Guterres, "İsrail ordusunun kara operasyonları ve devam eden bombardımanlarda siviller, hastaneler, mülteci kampları, camiler, kiliseler ve BM kuruluşları vuruluyor. Çadırlar dahil. Kimse güvende değil" diyerek Hamas ve diğer milis güçlerin de sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını ve İsrail'e yönelik saldırıları sürdürdüğünü vurguladı.
Savaş öncesinde günde insani yardım taşıyan 500 kamyonun Gazze Şeridi'ne giriş yaptığını, bu sayının son iki haftada toplam 400'e gerilediğini belirten Guterres, özellikle hastaneleri açık tutmak için gerekli yakıtın bölgeden içeri sokulamadığını kaydetti.
BM'den geçen hafta yapılan açıklamada Gazze ve Batı Şeria'daki Filistinli halkın acil ihtiyaçları için 1,2 milyar dolarlık kaynağa ihtiyaç olduğu bildirilmişti.
BM Genel Sekreteri, artan antisemitizm ve Müslüman düşmanlığından da derin endişe duyduğunu belirterek çatışmaların yayılması tehlikesine karşı uyardı. Guterres, "Lübnan'dan Suriye'ye, Irak'a, Yemen'e… Halihazırda gerilimin tırmandığı bir sarmalla karşı karşıyayız. Bu tansiyon durmak zorunda" dedi, itidalin ve diplomatik çabaların galip gelmesi gerektiğini söyledi.
Gazze Sağlık Bakanlığından bugün yapılan açıklamada, 7 Ekim'den bu yana İsrail operasyonlarında yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısının 10 bini geçtiği, ölenlerin arasında 4 bin 100'den fazla çocuğun bulunduğu bildirilmişti.
Yardım kuruluşlarından ortak bildiri
Uluslararası kuruluşlar, Gazze'deki hastanelerin yaralıları tedavi etmekte zorlandığı, bölgeye güçlükle ulaştırılabilen gıda ve suyun da tükenmekte olduğu uyarısı yapıyor. Aralarında BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ve BM Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths'in de bulunduğu 18 yardım kuruluşu temsilcisi tarafından, çatışmaların başlamasının otuzuncu günü vesilesiyle imzalanan bildiride acil insani ateşkes çağrısı yapılmış, "Tüm bölge halkı kuşatma ve saldırı altında. Hayatta kalabilmeleri için gerekli temel ihtiyaç maddelerine erişimleri engellenmekte, evlerinde, çadırlarında, hastanelerde, ibadet yerlerinde bombalanmaktadırlar. Bu kabul edilemez" ifadelerine yer verilmişti.