Biz Cemaat üzerinde yoğunlaşırken başka hesaplar görülmüş olmasın!

⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Perşembe, Aralık 22 2016

Rus Büyükelçisinin öldürülmesinin ardından hükümet cenahı daha ilk dakikadan El Nusra tetikçisinin Cemaat mensubu olduğu iftirasını attı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil birçok isim polisin Hizmet üyesi olduğunu öne sürdü. AKP cenahından ilk farklı ses, hükümete yakın Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren’den geldi. Taşgetiren “F... mü ne için?” başlıklı bir yazı yazdı.

TÜRKİYE’YE DÜŞEN CİNAYETİ DOĞRU ÇÖZMEKTİR

Taşgetiren'in yazısı şöyle:

“... katil F...’cü çıkıyor, en basit akıl bile bu iş içinden Türkiye - Rusya gerilimi çıkmaz diye düşünmez mi?

O zaman gerilim çıkarmayacak, aksine ilişkiyi daha da hızlandıracak bir cinayet kim tarafından neden işlenir?

F... o kadar derin bir kötülük sembolü oldu ki, ona bir de cinayet yüklemek işten bile değil.

Ama ortada bir büyükelçi öldürülmesi bulunduğunda, terör bu boyuta evrildiğinde, cinayet, Türk dış politikasında bile stratejik gelişmelere kaynaklık eder hale geldiğinde Türkiye’ye düşen, bu cinayeti doğru çözmektir.”

Taşgetiren yazının devamında cevapsız sorular olduğuna dikkat çekti:

“Bu iş, ilk planda, F....’ye yönelik nefreti besliyor ve hısım - akrabalara kadar uzanan bütün operasyonları meşru hale getiriyor. Aynı zamanda mesela hem FG’nin Amerika’daki varlığını savunulamaz duruma düşürüyor, hem de, o yapının dünyadaki uzantılarının eli büyükelçi kanına bulaşmış bir yapının uzantısı durumuna sokuyor. Yani bütün dünyada mücadele edilmesi gereken bir terör örgütü... Kendi ülkesinde darbeye kalkışan, bunun pisliği temizlenmeden cinayet işleyen bir örgüt. Çılgınlığın tavan yaptığı bir yapı. İntihar üzerine intihar! Neden?

Acaba biz F... üzerinde yoğunlaşırken başka hesaplar görülmüş olmasın!

Bir cevap bulduğumu söylemiyorum. Sorular dönüp dolaşıyor zihnimde.

Bir cevap şu: Bu olay bizi, Rusya’nın bölgedeki tavırları karşısında sorgulayıcı konumdan çıkarıyor, Batı’ya daha mesafeli, Rusya’ya daha yakın kılıyor. Bu stratejik bir gelişme. Birinci Dünya Savaşı öncesi gibi. Sonrası ne olacak acaba? Tepkilerimiz de stratejik mahiyet taşıyor mu, yoksa refleksif mi diye merak ediyorum.”