15 Temmuz olaylarının ardından Van’da Valilik kararıyla 15 günlük “eylem ve etkinlik” yasağı alındı. Bu yasak o günden bu güne her 15 günde bir yenilendi. Yasaklar pandemi süreciyle devam etti ve 4 yıldan uzun bir süredir OHAL yasakları devam ediyor.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre ise Van’da yasaklar döneminde insan hakları ihlalleri artarak devam ediyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi tarafından Temmuz ayında yayınlanan 6 aylık hak ihlali raporuna göre; en az bin 170 insan hakları ihlali yaşandı.
14 İPTAL DAVASI AÇILDI AMA SONUÇ YOK
Valiliğin yasak kararlarına karşı Van Barosu, 2019 Nisan ayından bu yana Van İdare Mahkemelerine ayrı 14 iptal davası açtı. Kararları, “orantılı ve ölçülü”, “demokratik toplum gereklerine uygun” bulan mahkemeler, davalardan 12’sini ret etti. Bunun üzerine baro, mahkemelerin almış olduğu ret kararlarını İstinaf’a taşıdı. Erzurum Bölge İdare Mahkemeleri’ne taşınan 12 dosya ile ilgili ise, şimdiye kadar olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar alınmadı.
İHD ŞUBE BAŞKANI MELET: KARARLAR KEYFİ
İnsan hakkı ihlallerini değerlendiren İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, yasaklarla birlikte kentte artan hak ihlallerinin üzerinin de yine yasaklarla örtülmeye çalışıldığını ifade etti. Yasakların Anayasal ve hukuksal herhangi bir yanının olmadığını kaydeden Melet, uygulamaları da “valiliğin keyfi kararları” olarak değerlendirdi.
‘GÖMÜLÜ BİR YAŞAM YAŞIYORUZ’
Kentte, iktidar partisinin eylem ve etkinliklerinin yasaklanmadığını ancak muhalif partilerin yanı sıra STK’ların yapacağı bir açıklamanın dahi engellendiğini belirten Melet, bu durumu çifte standart olarak nitelendirdi. 4 yıldır tüm açıklamalarını dernek binası içerisinde yaptıklarını kaydeden Melet, “Bu kentte, adete gömülü bir yaşam yaşıyoruz. Hiçbir şekilde çalışmalarımızı kamuoyuna duyuramıyoruz” diyerek, tepki gösterdi.
90’lı yıllardaki yasakçı zihniyetin ve uygulamalarının bugün de sürdüğüne dikkat çeken Melet, kentteki demokrasi ve insan hakları savunucularının düşüncelerini özgürce ifade edemediklerini söyledi. Kentin hem İran ile sınır olmasından hem de bölgenin merkezi olmasından kaynaklı yasakların süreklileştirildiğine değinen Melet, “İran ile Türkiye, bir çok diplomatik görüşmelerini bu kentte yürütüyor. İran’dan turistik amaçlı kente gelen insan var. Bundan kaynaklı burada yapılacak demokratik eylem ve etkinliklerin İran’a taşınmaması için de bu yasaklar süreklileştiriliyor. Öte yandan Van, bölge illerinin merkezidir. Yine Van’da başlayacak bir hak arayışı bölgenin tüm illerine yayılma gerçeğinin önüne geçmek için yasaklar getiriliyor” diye konuştu.
“YASAKLAR HAK İHLALLERİNİ ARTIRIYOR”
Yasakların insan hakları ihlali olduğunun altını çizen Melet, yasakçı zihniyetlerin hiçbir zaman amacına ulaşamadığını kaydetti. Yasakların kalkması durumunda hak ihlallerinin azalabileceğini belirten Melet, “Yasaklar, hak ihlallerini artırıyor. Yasakların kalkması durumunda suçlular, suç işlemekten vazgeçecek” ifadelerini kullandı.
Sürdürülen hukuki süreci Van Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Mahmut Kaçan, değerlendirdi. Yasakların Kasım 2016’dan bu yana sistematik bir hal aldığını belirten Kaçan, 4 yılı aşkın bir süredir yurttaşların temel hakkının, Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10 ile 11’inci maddelerine aykırı olarak engellendiğinin altını çizdi. “Van iline ilişkin tepeden kararlar alındığı görülüyor” diyen Kaçan, bunun nedenini ise valiliğin inisiyatifiyle Anayasal hakkı ortadan kaldıracak böylesi kararları alamayacağını gösterdi.
“OLAYLAR BAŞKA İLDE, YASAKLAR VAN’DA”
Baro yetkililerinin yasaklara ilişkin kent valisi ile gerçekleştirdiği bir görüşmeyi anlatan Kaçan, şöyle dedi: “Vali, görüşmede bize ‘sizin bilmediğiniz şeyler var’ dedi. Ancak iptal davalarına ilişkin valiliğin göndermiş olduğu savunmalara baktığımızda, Van ili ile alakasız olaylar gerekçe gösteriliyor. Yasaklardan önce ülkenin değişik yerlerinde meydana gelmiş olaylar, bu yasakların gerekçesi olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu olaylar, İzmir’de üniversite öğrencisi Fırat Çakar’ın öldürülmüş olması, Diyarbakır’da Yasin Börü adlı yurttaşın öldürülmüş olması, Suriye’de MLKP genel sekreterinin öldürülmüş olması gibi vakalar, Van’daki yasakların gerekçesi olarak sunuluyor. Bu durum da enterasandır. Hukukçuların özellikle ilgilenmesi gereken bir alan. Maalesef, mahkemelerde bu savunmaların ruhunu tekrar ederek, Anayasaya aykırı bir şekilde açtığımız iptal davalarına ret kararı vermeye başladı.”
‘YARGININ KARARLARI İDARECİLERİ CESARETLENDİRİYOR’
Yasakların hukukla açıklanamayacağını kaydeden Kaçan, “Bu hukuksuzluğu gören yargı da göz yummaya devam ediyor. Yargının almış olduğu kararların idareyi cesaretlendirici bir etkisi var. İstinaf mahkemesi bu konuda ne der, nasıl bir tavır alır, hep beraber göreceğiz. Ama genel manzara içerisinde çok da umutlu olduğumu söyleyemem. Maalesef, böyle bin manzara ile karşı karşıyayız” dedi.
Yasakların “orantılı ve ölçüsüz” olmaktan çıktığının altını çizen Kaçan, “Bu yasaklara tabi olamayacak 2911 sayılı toplantı ve gösteri, yürüyüşleri kanununda düzenlenmeyen siyasi parti faaliyetlerine dahi uygulanmaya başlandı. İl ve ilçelerde faaliyet yürüten siyasi parti üyelerine idari para cezalarının kesildiğini görüyoruz. Yasaklar, artık diğer tüm temel haklarımıza dokunan, onları kullanmamızı engelleyen bir niteliğe gelmiş durumda” diye konuştu.