Binlerce mülteci, yemek ve tuvalet ihtiyacı için kilometrelerce uzunluktaki kuyruklarda bekliyor. Kampta uzun kuyruklar nedeniyle sabah 9’da girdikleri yemek sırasından akşam saat 6‘da ayrılabiliyorlar. Askerler, uyuyan mültecileri tekmeleyerek 'böyle uyursanız tabii kimse size kapıyı açmaz' diyerek uyandırıyor" tespitlerine yer verildi.
Halkların Köprüsü Derneği, mültecilerle dayanışmak ve gönüllülerin yaptığı bağışları mültecilere iletmek üzere gittiği Edirne’ye gitti. Dernek gönüllülerinin gözlemleri, mültecilerin anlatımları ve yereldeki yetkililerden alınan bilgiler doğrultusunda oluşturduğu raporda, Edirne’deki mültecilerin yaşadıkları insanlık dramını anlattı.
‘AÇLIĞA VE SUSUZLUĞA MAHKUM EDİLDİLER’
Pazarkule Sınır Kapısı’nda görünen manzaranın ‘bir insanlık trajedisi’ olarak nitelendirildiği raporda, “Esas olarak devletlerin çözmesi gereken bu mesele, bizatihi devletlerin kendi elleriyle devasa boyutlara ulaşmakta ve bir krize dönüştürülmektedir. Siyasi bir karar değişikliği ile sınıra bırakılıveren binlerce insan açlığa ve susuzluğa mahkum edilmiştir. Oysaki bu siyasi karar neticesinde sınıra yığılan binlerce insanın açlık, susuzluk ve hastalıkla karşı karşıya kalacağını öngörmek hiç de zor değildi. Her yönüyle apaçık olan bu gerçeğe rağmen uluslararası yasaların yükümlülükleri çerçevesinde “misafir” olarak adlandırılan bu insanlar çaresiz bir şekilde iki sınır arasında arafta bırakıldılar” denildi.
Mülteciler için temin edilen ihtiyaç malzemelerinin dağıtımının ardından oluşturulan küçük bir heyetle, mevcut durumu gözlemlemek amacıyla tampon bölgeye gidildiği belirtilen raporda, Yunanistan tarafından 5 dakikada bir mültecilerin üzerine atılan gaz bombaları nedeniyle özellikle çocukların ve yaşlıların bu durumdan kötü etkilendiği ifade edildi.