Çölaşan’ın ismini yayımlamadığı hükümlü, yeni tip Koronavirüs salgınına karşı cezaevinde kendilerine yalnızca yarım şişe çamaşır suyu verildiğini, Koronavirüs testi yapılmadığını ve 14 günde bir olan revir haklarının da kaldırıldığını yazdı.
Çölaşan’ın yayımladığı mektuptan bazı bölümler şöyle:
Cezaevlerinde tedbir alındı, temizlik malzemesi dağıtıldı' denildi. Evet, temizlik malzemesi dağıtıldı ama şu ana kadar sadece bir kere yarım şişe çamaşır suyu verildi, bir kere de koğuşa gelip etrafa iki fısfıs yapıp gittiler… Sonuç; yaptık mı yaptık, tedbir aldık mı aldık!
Peki bunlar ne kadar gerçekçi önlemler?
Açık ve kapalı görüşler iptal oldu, onun yerine ekstra telefon hakkı tanındı. Allah razı olsun. Peki ben çıktım kullandım telefonu, sonra yandaki koğuş aynı telefonu kullandı, sonra bir yandaki… Hepimiz aynı ortak telefonu kullanıyoruz. Hatta bütün cezaevi aynı telefonları kullanıyor. Peki arada bu telefonları dezenfekte eden var mı? Tabii ki yok. Demek ki tek bir kişide virüs olsa, bütün mahkumlara bulaştırmak bu kadar kolay. Burada cezaevi yönetimlerinin suçu veya tedbirsizliği yok. Bakanlıkça temin edilip gönderilmeyen dezenfektanları nereden bulup uygulasınlar
Bir banyo, bir WC, bir lavabonun olduğu 25 metrekarelik ortak alanda 16 kişinin yaşam mücadelesi verdiği yerde sık sık yaşanan su kesintilerinden bahsetmek istemiyorum. Bu konuda artık çok tecrübeliyiz, koğuşun her yeri yedek su şişeleriyle dolu!
Bakan Bey'den yeni bir açıklama geldi ‘Cezaevlerinde hiçbir vakamız yoktur' diye… Acaba biz uykuda iken birisi gelip Koronavirüs testi mi yaptı bize? Çünkü 14 günde bir olan revir hakkımız dahi iptal edildi. Doktor yüzü görmüyoruz. Acaba Bakan Bey hangi veriye dayanarak bu açıklamayı yaptı? Test olmazsa elbette ki vaka olmaz. Derdi günü kurtarmak olanların yanında bizim derdimiz hayatımızı kurtarmak!