İntiharların nedenleri arasında “amir baskısının” öne çıktığına işaret edildi. Emniyet teşkilatında terfilerin, atamaların ve görevlendirmelerin; siyasi ilişkilere göre şekillendiğine dikkat çekildi. Polis intiharlarının nedenlerine ilişkin tespitlerin yer aldığı araştırma önergesinin gerekçesi şöyle:
“Can ve mal güvenliğimizin sağlanması için gece-gündüz demeden fedakârca görev yapan polislerimiz, son dönemlerde maalesef intihar vakalarıyla gündeme gelmektedir. Sadece son bir ayda 20 polisin intihar ettiği bilgisi, medya haberlerine yansımıştır. Yaşamlarına son veren polis memurlarının arkada bıraktığı intihar mektupları, basında yer alan açıklamalar, dikkat çekici bir soruna işaret etmektedir: ‘Amir baskısı…’
Polislik mesleği doğası gereği, zor ve meşakkatli bir meslektir. Emniyet mensuplarımızın gecesi gündüzü birbirine karışmaktadır. Nöbettir, mesaidir derken sosyal ve aile yaşantıları zarar görmektedir. Polislerin görev saatleri son derece düzensiz ve belirsizdir. Üstüne üstlük bir yıldan fazla süredir ülkemizi esir alan korona virüs salgını, polislerin iş yükünü daha da ağırlaştırdı.
Pandemi sürecinde polislerin sorumluluk alanı iyice genişledi. Karantinadaki pozitif vakaların ihtiyaçlarını karşılamak, karantina ihlallerini önlemek, ateş ölçmek, sosyal mesafe kuralı denetimi yapmak, pandemi yasaklarına uyulmasını sağlamak gibi polise ayrıca yeni görevler yüklendi. Salgın sürecinde 12/24 şeklinde izin kullanmadan çalışmak, eşlerinin ve çocuklarının yüzlerini görememek, onlara vakit ayıramamak, zaten normalde mesai mefhumu gözetilmeksizin görevlerini yerine getiren polisleri bir hayli yordu ve yıprattı.
“ZORLU ÇALIŞMA TEMPOSUNA AMİR BASKISI EKLENDİ”
Yoğun ve kesintisiz, zorlu, stresli çalışma temposuna amir baskısı eklenince polis memurlarının psikolojileri, ruhsal durumları darmadağın hale geldi. Kendilerinden sorumlu olan üst rütbeli emniyet yetkililerinden, amirlerden gelen baskının, kurumda uygulanan mobbingin polis memurlarını intihara sürüklemedi etkisi, görmezden gelinmemesi, araştırılması gereken bir husustur.
Bunların yanı sıra polislerimiz özlük hakları ve maaş konusunda da haksızlığa uğramaktadır. Memurların aylık ücretlerinin, emekli olduktan sonraki maaşlarının ve emekli ikramiyelerinin belirlenmesi için en önemli unsurlardan birisi olan 3600 ek gösterge konusunda AKP iktidarı, her seçimde polislerimize söz vermesine rağmen bu vaadini yerine getirmemektedir. 3600 ek gösterge, polislerimizin öncelikli taleplerinden biridir. Ancak iktidarın samimiyetsiz tutumu nedeniyle adeta yılan hikâyesine dönmüş durumdadır. Polis memurları, lojman yetersizliğinden dolayı kiraladıkları dairelerde ay sonunu nasıl getireceklerini kara kara düşünmektedir. Hafta sonları, resmî tatillerde, dini ve milli bayramlarda çalışan emniyet mensuplarımızın fazla mesai ücretleri hakkaniyetli bir şekilde verilmemektedir.
“POLİS ÜZERİNDEKİ TAYİN SOPASI”
Ayrıca dış görev esnasında; maç, miting veya herhangi bir toplumsal olayda görev alırken polislere dağıtılan kumanyalar son çok yetersiz ve sağlıksızdır. Sandviç ekmek içine konulmuş bir dilim peynirle polis zorlu ve stresli görevlere gönderilmektedir.
Her polis memuru, şark görevini yapmak zorundadır. Lakin bunun dışında polislerin tayin durumlarında belirli çalışma garantisi bulunmamaktadır. Emniyet müdürü istediği an, polis memurunun tayinini başka ile çıkarılabilmektedir. Bu durum da polisin aile düzenini ve sosyal yaşantısını, psikolojisini olumsuz etkilemektedir.
“TERFİLER SİYASİ İLİŞKİLERE GÖRE ŞEKİLLENİYOR”
Bu arada diğer alanlarda olduğu gibi Emniyet teşkilatında da kıdem ve liyakatin önemi azalmaktadır. Terfiler, atamalar, görevlendirmeler; siyaset ilişkilerine göre şekillenmektedir.
Kelle koltukta görev yapan, büyük fedakârlıklar sergileyen polislerin sorunları ve art arda yaşanan intihar vakaları karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tepkisiz kalması beklenemez. Ülkemizde son dönemlerde polisler arasında intihar vakalarının yaygınlaşmasının nedenlerinin araştırılarak, çözüm önerilerinin ortaya konulması amacıyla önergemizin dikkate alınması elzemdir.”