12 aylık bütçe açığı 142 milyar TL ile yeni bir rekor kırarken hükûmet, pek çok alanda vergileri yükseltiyor. Ramazan Bayramı öncesinde binlerce ürünün ithalatına ek vergi getiren ekonomi yönetimi, bayramın ilk gününde ise vatandaşların döviz ve altın alımlarında alınan vergiyi binde 2'den yüzde 1'e yükseltti.
Hükûmetin son adımları yatırımcılarda "sermaye kontrolü" endişelerini artırıyor.
23 Mayıs Cumartesi günü Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile, döviz ve altın işlemlerinden alınan Banka Sigorta ve Muamele Vergisi (BSMV) oranı binde 2'den yüzde 1'e yükseltildi.
HER 100 DOLARIN 1 DOLARI DEVLETE
Bundan sonra vatandaşlar tarafından satın alınan her 100 doların 1 doları, her 100 gram altının da 1 gramı devletin kasasına aktarılacak. Döviz ve altına yönelik söz konusu vergiler ile yaklaşık olarak yıllık 12 milyar TL'lik vergi geliri elde edilecek.
2019 yılı mayıs ayında uzun bir aranın ardından yeniden binde 1 olarak yürürlüğe giren BSMV, 2019 yılı aralık ayından itibaren binde 2 olarak uygulanmaya başlanmıştı.
Bir diğer vergi artışı da son dönemde vatandaşların TL mevduat yerine tercih ettiği finansman bonolarına geldi. Finansman bonolarında bireysel yatırımcılar için stopaj oranı yüzde 10'dan yüzde 15'e yükseltildi.
VERGİLERE RAĞMEN DÖVİZE HÜCUM VAR
Vergi uzmanı Nedim Türkmen, DW Türkçe'ye verdiği mülakatta hükûmetin art arda yürürlüğe koyduğu vergilerle Türkiye'de döviz talebini sınırlandırmak istediğini söyledi.
Binlerce ithal ürünüm Gümrük Vergisi'nin artırıldığını, ancak Türkiye ekonomisinin üretim yapmak için ara malı ithalat etmek zorunda olduğunu dile getiren Türkmen, döviz ve altına getirilen vergilerin ise halkın tasarruf alışkanlıklarını değiştirmeyi amaçladığını ifade etti.
2018 yılı ağustos ayında pastör Andrew Brunson krizi esnasında Türkiye'deki mevduat hesaplarının yüzde 45'ini döviz tevdiat hesaplarının teşkil ettiğini belirten Türkmen, "O zamandan beri döviz hesaplarına uygulanan stopaj 3 kat artırıldı. Buna rağmen şu anda Türk bankalarındaki mevduat içerisinde dövizin payı yüzde 57'ye çıktı. Şu anda bankalardaki döviz hesaplarının toplamı 200 milyar dolara ulaşıyor.” dedi.
"PARA YASTIK ALTINA KAÇIYOR”
Hükûmetin "vatandaş döviz ve altına yönelmesin" diye getirdiği vergilerin bir süre sonra karaborsayı hortlatabileceği uyarısında bulunan Türkmen, "Bugüne kadar döviz talebine yönelik kısıtlamalar, vatandaşın dövize yönelmesini engelleyemedi.” ifadelerini kullandı.
Tasarruf sahiplerinin ekonomiye güven duymadığı için döviz ve altına yöneldiğini belirten Türkmen, şöyle devam etti: "Siz ekonomiye güveni sağlarsanız, hiç böyle önlemler almaya gerek olmaz. Vatandaşta korku artıyor. Son 2 haftada insanlar bankalardan mevduatlarını çekip evlerine koymaya başladılar, rakamlardan bunu görüyoruz.”
"YABANCI SERMAYE TÜRKİYE'Yİ TERK EDİYOR”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 7 Mayıs'ta uluslararası yatırımcılarla gerçekleştirdiği tele-konferansta, uluslararası sermayenin temsilcilerine Türkiye'nin "serbest piyasa" ilkesinden asla vazgeçmeyeceği taahhütünde bulunmuştu.
Albayrak, "Kesinlikle serbest piyasadan vazgeçmeyiz, sermaye kontrolü yok, olmayacak." demişti. Ancak, son düzenlemeler, yatırımcıların "sermaye kontrolü" olacağına dair endişelerini artırdı.
İktisatçı Cüneyt Akman, yurt dışında yerleşik yatırımcıların son 20 haftadır Türkiye'deki portföy yatırımlarını çektiğine dikkati çekiyor.
2012 yılında Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) içinde 60 milyar dolarlık yabancı payının bugün gelinen noktada 7 milyar dolar civarına kadar düştüğüne işaret eden Akman, "Son açıklanan verilere göre, Türkiye'de bir haftada döviz rezervi 16 milyar dolar birden azaldı. Bu tarihi bir düşüş oldu.” dedi.
BUNUN SONU SERMAYE KONTROLÜ...
Akman, "Eğer döviz rezervlerindeki erime ve kaynak açığı durdurulamazsa, bunun sonu sermaye kontrolüne gider.” uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 Nisan'da Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) genel kurulunda yaptığı "Yurt dışına para çıkarmaya çalışanları affetmeyiz.” şeklindeki sözlerine atıf yapan Akman, "Asıl sermaye kontrolü döviz vergisini yüzde 1'e çıkarmak değil. Asıl sermaye çıkışını bir suçmuş gibi göstermek, yasal dayanağı olmayan bir sermaye kontrolüdür.” dedi.
BÜTÇE AÇIĞI KATLANDI
Türkiye'de bütçe açığı Koronavirüs salgınının ekonomiyi felç etmesi ile birlikte daha da büyük bir tehlike hâline geldi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2019 yılının tamamında verilen bütçe açığı 123,7 milyar TL oldu.
Bütçe açığının önünü almak için harekete geçen hükümet, 2019 sonunda "dijital hizmet vergisi”, "Konaklama Vergisi” ve "Değerli Konut Vergisi” gibi üç yeni vergi yürürlüğe koydu.
CARİ AÇIK VE BÜTÇE AÇIĞI YAN YANA
Ancak bütçedeki kara delik 2020'nin başından büyüyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2020 Ocak-Nisan döneminde bütçedeki nakit dengesi 72 milyar 646 milyon TL'lik açık verdi. 12 aylık kümülatif açık ise 143 milyar TL
Türkiye'nin hem cari açık hem de bütçe açığı vererek "ikiz açık" tehlikesi ile karşı karşıya geldiğini kaydeden Akman, "Bu yıl cari açığı dengelemek için turizm gelirlerinin de olmayacağını düşünürsek, ekonomide en riskli ülkelerden biri haline geliyoruz.” dedi.