NURULLAH KAYA
Başlığı okuduğunuzda “bu kadar da olmaz” diyebileceğiniz her şeyin Türkiye’de mümkün olduğunu unutmayın. Çünkü açılışında kurdelesini kesmek için adeta yarışan devlet yöneticilerinin gün geldiğinde buralardan alışveriş yapan, hesabı olan herkesi önce hain terörist ilan edip sonrada hapishanelere doldurduğunu unutmayın. Başta Bank Asya olmak üzere Kaynak Holding’e bağlı onlarca saygın şirketi, farklı illerdeki üniversiteleri, yüzlerce dershaneyi, okulu… Hatırlayın. Hiçbir yasadışı işlemi olmayan, suça bulaşmamış, devlete düzenli vergisini vermiş ve herkesin takdirini toplamış bu kurumlardan biriyle alışveriş yapmanız veya buralarda çalışmanız Türkiye’de terörist olmanız için yeterli.
Şimdi gelelim BİM ve A101 marketler konusuna. AKP’li Erdoğan’ın seçimler yaklaşırken bir türlü çözemediği bir problemi var; tencere. Evet, tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur. Erdoğan ne yapsa ne etse yaşanan ekonomik krizin ateşini düşüremiyor. AB’yi göçmenlerle tehdit edip para dilendi, bir dönem halifelik tasladığı Arap ülkelerine el açtı, neler yapmadı ki… Ancak nafile. O da her zaman yaptığı gibi bir günah keçisi buldu. Bunun için büyük marketler zincirlerini hedef aldı. Özellikle de kendisine tam itaat etmeyen ve istediği kadar haraç alamadığı marketleri seçti. Onun için akraba olmuş, aile dostu olmuş fark etmezdi. O, planını yavaş ama aşama aşama sinsice uygulayan bir diktatör. Nasıl ki Hizmet Hareketi’ni önce dershanelerle tehdit etti sonra paralel diyerek ötekileştirildi, sonra hain dedi… Benzer şekilde bu marketlere karşı önce alternatifler üretmeye başladı. Tarım Kredi Kooperatiflerini diriltmeye çalıştı. Bizatihi buralara giderek göstermelik alışverişler yaptı, halkı market zincirlerine ezdirmeyeceğiz dedi…
Türkiye’de yaşanan zulme adaletsizliğe, yolsuzluğa ses çıkarmayan hatta alkışlayan halk, cebine uzanan eli görünce homurdanmaya başlamış ve bu homurtu AKP’nin oylarına olumsuz yansımıştı. AKP’ye olan destek yüzde 50’lerden yüzde 35’lere kadar düşmesinin ana nedeni ekonomik kriz olarak görülüyordu. Erdoğan bunu bildiği için yurt dışında oluşturmaya çalıştığı hayali düşmanlarla barışıp ocakta kaynayan tencerenin ateşini düşürme planları yapmaya koyulmuştu. Ancak bu kez Don Kişot gibi yel değirmenleriyle savaşmaya karar vermişti…
Seçim yaklaşıyordu. Zamlar artıyordu. Erdoğan saldırının dozunu artırdı. BİM'e 958,1 milyon TL, A101’e 646,6 milyon TL, Migros'a 517,7 milyon TL, Şok Marketler'e 384,4 milyon TL, CarrefourSA'ya 142,5 milyon TL ceza kesti. Kamuoyunda görünmeyen kavga giderek büyüyordu. Sonra market zincirlerine 3 harfliler diye hitap etmeye başladı. Onları yemeyi kafasına koymuştu. Havuz Medyası, sayfalarında boy boy reklamlarını aldığı BİM ve A101’e saldırmaya başladı… Yetmedi bu dev marketleri ortağı Devlet Bahçeli üzerinden vurmaya başladı. Bahçeli, marketleri açıktan tehdit etti. Sonra MHP il başkanları devreye girdi. Marketlerin önüne reklam panoları astırdı. Olay çığırından çıkmıştı. Yaşanan baskılara isyan eden Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı BİM CEO’su Galip Aykaç sert bir açıklamayla yanıt verdi. Erdoğan’ın beklediği an gelmişti. BİM tuzağa düşmüştü. Sıra A101’deydi. AKP’li belediyeler A101 şubelerini mühürlemeye başladı…
Tehlikenin kokusunu her zaman önceden alabilen Ülker, Torku ve 15 Temmuz’dan tecrübeliydi… Hemen safını belli etti. Tüm bunlar yetmezmiş gibi herkesin yakından tanıdığı mafya babaları marketleri özellikle de Galip Aykaç’ı tehdit etti… Aykaç çok fazla dayanamadı adeta diz çökerek özür diledi ve istifa etti.
Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere. Kavganın ciddiyetini gören birçok vatandaş Cumhurbaşkanlığı’na (CİMER) resmi dilekçe yazarak hangi marketlerin zaman yaptığı için terörist ilan edilebileceğini ve hangi marketlerden alışveriş yapması veya yapmaması gerektiğini sormaya başladı. Evet, yanlış okumadınız birçok insan CİMER’e dilekçe yazmaya başladı ve bunlar sosyal medyada paylaşılıyor. Vatandaş artık neyle suçlanacağını bilmiyordu. Çünkü kavga çok büyüdü. Bir gece yarısı A101 veya BİM çalışanları başta olmak üzere kredi kartıyla bu marketlerden alışveriş yapanlar tespit edilebilirdi. Bu insanlar önce hain ilan edilebilir sonrada yeni yapılan dev hapishaneler doldurulabilirdi. Çünkü ekonomik kriz çıkararak devletin bekasını tehdit edip halifeyi gıda darbesi yaparak devirmek isteyenlere haddi bildirilmeliydi… 3 harflilerin lanetinden uzak kalınmalı, ezanlar okunmalı, bayrak inememeli ve vatan 3 harflilere teslim edilmemeliydi.