Afyon’da, üç yıl önce meydana gelen patlamada 25 askerin ölümüne ilişkin hazırlanan bilirkişi raporu, Susurluk’tan Afyon’a uzanan bir dizi ölümcül ihmali ortaya koydu.
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre, raporda 286 bin 33 el bombası hiçbir muayene işlemine tabi tutulmadan, depolama kurallarına uyulmadan ve gelişi güzel Susurluk’tan yola çıkarılıp Afyon’a getirildi. Mühimmatlardan bir kısmı erozyona uğramış, pimleri eğrilmiş ve kırılmış, el bombası maşası koli bantlarıyla bağlanmış, özel yapılmış kutularından çıkarılmıştı.
Patlamayan 160 bin bomba içinde yapılan incelemede ise 22 bin 954’ünün ‘kritik arızalı’ olduğu, yani “emniyetsiz bir durum sonucunda tehlike meydana getirebilecek” şekilde arızalı olduğu anlaşıldı. Patlamanın da kritik arızalı bir el bombası sandığının düşmesinden kaynaklanmış olabileceği vurgulandı. Bu arada, bilirkişinin kusurlu bulduğu beş kişiden ikisinin patlamada öldüğü, üçü hakkında ise bugüne kadar hiçbir dava açıldığı anlaşıldı. Hali hazırda, yargılanan üç sanıktan üç kişiden yalnızca biri kusurlu bulundu.
Afyon Davası’nın görüldüğü Eskişehir Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin talebi üzerine içinde polisler, askerler, jandarmalar ve akademisyenlerin de olduğu 13 bilirkişi tarafından, patlamanın nedenlerine ve sorumlularına ilişkin 40 sayfalık bir rapor hazırlandı. Mahkemeye gönderilen raporda, lağvedilen Susurluk 44. Mühimmat Bölük Komutanlığı’na bağlı beş depoda bulunan 286 bin 33 el bombasının Afyon’daki 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı’na sevk edildiği hatırlatıldı. El bombalarından 118 bin 471’inin patlamanın meydana geldiği 32 numaralı depoya, kalanının da 29 numaralı depoya konduğu anlatıldı.
EN AZ 22954’İ BOZUK ÇIKTI
Raporda, Susurluk’tan Afyon’a gelen mühimmatın kafile bütünlüğüne dikkat edilmeden ve depolama kurallarına riayet edilmeden, gelişi güzel depolara konulduğu belirtildi. Patlamadan sonra 29 numaralı depoda çekilen fotoğraflara değinilerek, “Söz konusu resimlerde, bazı el bombalarının orjinal olmayan ambalajlarda bulunduğu ve bazı tapaların özel yapılmış hermetik muhafaza kutularında olmadığı görülmüştür. Ayrıca muayene edilmeden depolara konan mühimmatın 45 gün içerisinde 2 Ağustos 2012’ye kadar muayenesi yapılarak neticenin üst komutanlığa bildirilmesi gerekirken, 4 Eylül 2012’ye kadar iki cephanelikte de herhangi bir muayene, tasnif ve istifleme işlemi yapılmadığı, dosyalarda mevcut bilgilerden anlaşılmıştır” denildi.
Yine 29 numaralı depodaki mühimmat içerisinde 22954 adet kritik arızalı el bombasının tespit edilerek, imha edildiği anlatıldı. Kritik arızanın, “Mühimmatın depolanması ve kullanılması esnasında emniyetsiz bir durum veya sonucu yaralama yaralanma ya da can kaybına yol açabilecek tehlike meydana getirecek arıza” anlamına geldiği kaydedildi. Kritik arızalı el bombası sandığının yere düşmesiyle patlamanın meydana gelebileceği vurgulanarak, “Kritik arızalı olarak adlandırılan el bombalarının pimleri alüminyum alaşımlı olup eğilme gerilmesinin düşük olması neticesi, üzerine gelen ani yük nedeniyle ani kırılma meydana gelebileceği, pimin yerinden çıkmasıyla tetikleme etkisi yaratarak patlamayı başlatacağı bilinmektedir” denildi. Raporda, mühimmatın erozyona uğradığı, koli bantlarıyla bağlandığı ve hermetik kutularda olmadan ve emniyet tedbiri alınmadan taşındığı belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Mühimmatın bir kısmının yoğun erozyona uğradığı, el bombası pimlerinin, doğru bir hareket olmamasına rağmen, kendiliğinden çıkmaması için geriye doğru eğrildiği, bu durumda el bombası pimlerinin alüminyum alaşımlı olması nedeniyle eğilen kısımlarının kırılma ihtimalinin bulunduğu, bunu önleme adına bir kısım el bombası maşalarının koli bantları ile bağlandığı, bazı el bombası sandıklarında tapaların özel yapılmış hermetik muhafaza kutularında olmadığı, bu nedenle taşımaya yönelik nakliye emniyet tedbirleri alınmadan getirilmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun ise tapa detonatör kısımlarının çarpma ve sıkışmaya bağlı olarak patlamaya sebebiyet vereceği değerlendirilmiştir.”
Kritik arızalı el bombalarının patlamanın meydana geldiği 32 numaralı depoda da bulunabileceği, aynı yerde yangın ve taarruz tipi el bombalarının olduğu belirtilerek, “kritik arızalı mühimmatın yangın el bombaları ve taarruz el bombaları bulunan bir sandığın üzerine düşmesi sonucunda patlama ve mühimmat istifine sirayet etme ihtimalinin yüksek olduğu” vurgulandı.
ÖLEN İKİ ÇAVUŞ, YARGILANMAYAN ÜÇ KİŞİ KUSURLU BULUNDU
Raporda Susurluk’tan alınan mühimmatın Afyon’a getirilmeden önce yapılan ‘Gönderilmeden Önce Muayenesi’ (GÖM) işleminin Kıdemli Başçavuş Bedri Naim ve Susurluk Muayanesi Subayı Aydın Sevinç tarafından yapılması gerektiği kaydedildi. Fakat “her iki birlik için ayrı ayrı düzenlenmesi gereken muayene formlarına ve muayene raporlarına rastlanılmadığı, bunların sonuçlarının sürveyan kartlarına işlenmediği, muayene neticesinde tutulması zorunlu olan ve Susurluk ile Afyon komutanları tarafından imzalanması gereken muayene raporlarının bulunmadığı” ifade edildi. Ayrıca el bombalarının Afyon’da ‘Depolamadan Önce Muayene’ (DÖM) işlemine de tabi tutulmadığı, durum kodu belirtilmeden, kafile bütünlüğüne dikkat edilmeden ve depolama kurallarına uygun olmadan 29 ve 32 numaralı iglo tipi mühimmat depolarına konduğu ifade edildi. DÖM işlemi yapılmadan konduğu gibi 45 gün içerisinde muayenesi yapılarak üst komutanlığı bildirilmesi gerektiği halde bu işlemin de yerine getirilmediği anlatıldı.
Bu nedenle, hakkında dava açılmamış Susurluk 44. Mühimmat Bölük Komutanı Binbaşı Barış Bağlan ve Afyon 41. Mühimmat Bölük Komutanlığı’nda görevli Bölük Komutanı Binbaşı Murat Aydın’ın idari yönden kusurlu olduğu saptandı. Yine Susurluk’ta görevli Başçavuş Aydın Sevinç’in GÖM işlemlerini tam ve doğru yapmadığı için teknik yönden kusurlu olduğu anlatıldı. Patlamada can veren Afyon’da görevli Bedri hem Naim GÖM işlemlerini tam ve doğru yapmadığı için, hem DÖM işlemlerini yerine getirmeden mühimmat depoladığı, hem de 45 günlük süreye uymadığı gerekçesiyle teknik yönden kusurlu sayıldı. Kıdemli Çevuş Murat Düger ise mühimmatlar getirildiği andan itibaren depolara uygun şekilde konması, 45 süre içerisinde muayene, tasnif ve istifleme konusunda bir planlama düzenlenmesi konusunda girişimde bulunmadığı gerekçesiyle teknik yönden kusurlu kabul edildi. Sanıklardan yalnızca Binbaşı Ali Duran idari yönden kusurlu sayıldı. Bölük Komutanı Bakım Binbaşı Ali Duran’ın yeni katılan erbaş ve erleri branş eğitimleri tamamlanmadan depoda görevlendirdiği için idari yönden kusurlu olduğu ifade edildi.