Hacettepe Üniversitesi Hastanesi tarafından 2013 yılında Parkinson teşhisi konulan hasta tutuklu Bilal Sel (47), İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından bile bile ölüme sürükleniyor.
3 yıldır tutuklu olan Bilal Sel, hastalığı cezaevinde hızla ilerlediği için üç yıl içinde 5 kez Adli Tıpa götürüldü. Ama her seferinde cezaevinde kalabilir raporu verilerek hastalığının cezaevi koşullarında ilerlemesi gözardı edildi.
R TİPİ CEZAEVİNE SEVK EDİLDİ
Bold'dan Sevinç Özarslan'ın haberine göre Bilal Sel, tekerlekli sandalye ile götürüldüğü İstanbul Adli Tıp’tan Haziran 2019’da çıkan kararla Metris R Tipi Kapalı İnfaz Kurumuna sevk edildi.
Hasta tutuklular için yapılan R tipi yani rehabilitasyon tipi cezaevinde kalması uygun görüldü.
Buna karşın Bilal Sel, tek başına cezaevinde yaşamını idame ettiremiyor. Hastalığı iyice ilerlemiş durumda. Şereflikoçhisar’da 15 yıl Türkçe öğretmenliği yapan Bilal Sel’in son durumunu ve 3 yıldır yaşadıklarını eşi anlattı:
Eşiniz şu anda nerede ve durumu nasıl?
37 aydır Kırşehir Cezaevindeydi. Temmuz 2019’da Adli Tıp kararıyla Metris’e sevk edildi. Eşim çok zor durumda. Normalde bu hastalık yaşlı hastalığı, ileri yaşlarda ortaya çıkıyor ama eşimde 30’lu yaşlarda başladı. Çok yavaş hareket ediyor.
Üstünü bile 15-20 dakikada giyinebiliyor ve ‘kan ter içinde kalıyorum’ diyor. Kızım ‘Anne babam neden hep üzgün duruyor’ diyor. Çünkü yüz mimikleri kayboldu. Göz kırpması çok azaldı. Yürürken çoğu zaman donuyor, düşme tehlikesi geçiriyor.
Yürüyemiyor mu?
Yeni doğmuş bir bebek gibi yürüyor. Adımını başlatamıyor, yürümeye başlayınca da durduramıyor kendisini. Vücut öne gidiyor, ayakları geride kalıyor. Duvarlara tutunarak adım atıyor. Bu hastalık tansiyon düşürdüğü için düşüp kafasını vurmasından korkuyorum.
Sağ tarafı zaten komple sallanıyor. Kolu, omzu dili sallanıyor, dönem dönem konuşması bozuluyor. Ağzı içe doğru kasılıyor. Sağ elini kullanmıyor. Sol tarafına da geçti. Kasılı kalıyor sürekli ve tabi bu da kas ağrılarıyla beraber ellerini kullanamıyor. Eşim artık ileri derece Parkinson hastası. Bebek gibi bakılması lazım.
Günlük işlerini nasıl yapıyor orada?
Sürüne sürüne kendisi yapıyor. Tuvalete gidiyor, saatlerce orada kalabiliyor. Algılamada bozukluk var, ama daha çok bedensel olarak zorda.
Bunun bir adım ötesi akıl melekeleri gidiyor. Havalandırma günde 1 saat, o da tek başına çıkarıyorlar. Başka mahkumlarla görüştürmüyorlar. Yürüyemediği için gitmek istemiyor. Koğuşun içinde bile bir yerden bir yere gidemiyorum diyor zaten.
En son ne zaman gördünüz eşinizi?
Bir ay önce gördüm. 20 kilo vermiş. Girdiğiyle hiç alakası yok, tamamen çökmüş durumda. Çok yaşlanmış, hastalık yüz ve vücut yapısını değiştirmiş.
Kolları öne doğru eğilmiş, vücudu kasılı kalmış. Benim eşim oraya giderken hasta olduğunu çok anlamıyordunuz ama şu an baktığınız zaman özürlü bir insan görüntüsü var.
Görüşlere tek başına çıkabiliyor mu?
Herkesten 10-15 dakika sonra gelebiliyor. Eşimi gören herkes çok ağladı. Yürüyemedi, meydanda kaldı. Çok acıtan bir görünüşü var. Yürüyememesi acıtmıyor da bebek gibi uğraşması, çırpınması bunlar insanın canını yakıyor.
Hastalığı ne zaman başladı?
2013’te teşhisi kondu. 30’lu yaşlarda nadir görülüyor Parkinson. Doktorlar bu yaşta Parkinson olmaz dediler hep. Yaşı ilerledikçe iyice ortaya çıktı. Teşhis cezaevine girmeden önce konuldu. Hapse ilk girdiğinde işini yapıyordu, günlük hayatını sıkıntıya sokan hiçbir şey yoktu. Normal hayatına devam ediyordu. İçeri girdikten sonra hastalık çok hızlı ilerledi. Doğru dürüst tedavisi yapılamadı. Psikolojiyle de çok alakalı.
Bu hale ne zaman geldi?
Cezaevine girdikten bir sene sonra belirtiler arttı. En son ayağını sürüyerek yürümeye başladı ve şimdi de komple tamamen yürüme bozukluğu var. Konuşması, yürümesi, hareketleri, mimikleri bozuldu. Adli tıp tahliye etmek yerine, Metris’e sevk etti.
Dışarıda bile bakımı çok zor bu hastalık, bakıma ihtiyacı var eşimin. Tırnaklarını kesemiyor, tıraş olamıyor, dişini bile fırçalamıyor. Kırşehir’de arkadaşları yardım ediyordu. Yemesine, içmesine, eşyalarının yıkanmasına, düzeltilmesine.
Metris’te tek başına kaldı, hem psikolojik olarak hem de yardım eden kimse olmadığı için gerçekten çok zor durumda. Haziran’da Adli Tıpa zaten tekerlekli sandalye ile götürmüşler, yürüyememiş, oradan da hastaların kaldığı cezaevine gönderildi. İzmir’de ve İstanbul’da varmış bu tür cezaevleri.
İstanbul Adli Tıp’a kaç kez götürüldü?
O da ayrı bir eziyet. 5 kez götürüldü. Her seferinde cezaevinde kalabilir raporu verildi. Gittiğinde hep aynı doktor vardı. Bir kere gittiğinde ‘biz seni çıkartmadık mı hala’ demiş. Eşim de ümitlenmişti.
İlk götürüldüğünde oradaki doktor eşime, “Senin için içeriyle dışarının ne farkı var! Sen hastasın!” demiş. Eşim kendisi anlattı bunu bana. Çok ağrına gitmişti. Hasta birine bu söylenir mi? Bir sene önce de Adli Tıp’a götürüldüğünde de Metris’e göndermişlerdi. 5-6 ay kaldı orada.
Eşim orada yalnız kalmaya dayanamayınca, hem biz göremediğimiz için dilekçe verdik, tekrar Kırşehir Cezaevine geldi. Haziran 2019’da Adli Tıpa tekrar götürüldüğünde artık süresiz Metris’te kalmasına dair rapor verildi.
Eşiniz ne zaman tutuklandı, dosyası ne durumda?
29 Temmuz 2016’da tutuklandı. Sendika üyeliği, çocuğun okulu, Bankasya gibi nedenlerden tutuklandı. Eylül 2018’de 6 yıl 8 ay ceza aldı, İstinaf onayladı, dosyası şu anda Yargıtay’da. Aksaray’da görüldü mahkemesi.
Mahkemeye hep SEGBİS ile bağlandığı için hakim eşimin halini görmedi. Raporlar gönderildi, ama Adli Tıp ‘kalabilir’ dediği için hakimler halini dikkate almadılar.
14 yıllık evli olan Bilal Şen’in 1 kızı bulunuyor.