ABD Başkanı Joe Biden 20 Ocak’ta göreve gelmesinden yaklaşık bir ay sonra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefon görüşmesi yaptı.
İsrail Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada “sıcak ve dostça” olarak nitelenen görüşmenin bir saat sürdüğü belirtildi. Görüşmede ele alınan konular ise “Ortadoğu barış süreci, İran tehdidi, bölgesel güvenlik zorlukları” olarak açıklandı. Açıklamaya göre Biden ve Netanyahu bu konularda açık bir diyalog içinde olacaklarını belirtti.
Beyaz Saray’dan görüşmeye dair yapılan açıklamada ise Biden’ın “İsrail’in güvenliğine sarsılmaz bağlılığına dair kişisel geçmişini teyit ettiği ve ABD-İsrail ortaklığını savunma işbirliği dahil tüm boyutlarıyla güçlendirme arzusunu ilettiği” kaydedildi. Biden ve Netanyahu’nun “İran dahil bölgesel güvenlik konularını” ele aldıkları belirtilen açıklamada, Biden’ın İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ABD’nin desteğini ifade ettiği kaydedildi.
Beyaz Saray'ın açıklamasında “Biden bölgede İsrailliler ve Filistinliler arasındaki dahil olmak üzere barışa ulaşmak için çalışmanın öneminin altını çizdi. Bölgenin karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelmek için devam eden stratejik işbirliğindeki ortak çıkar teyit edildi” denildi.
Biden’ın önceki başkan Trump’ın aksine aradığı ilk liderlerden birinin Netanyahu olmaması, yeni ABD yönetiminin İsrail'e bir mesajı olarak yorumlanmıştı. Biden'ın Netanyahu'ya telefonunun gecikmesinin bir nedeninin de 23 Mart’ta İsrail’de yapılacak seçim öncesinde Netanyahu’ya destek veriyor gözükmek istememesi olduğu öne sürülmüştü.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki Salı günü konuyla ilgili bir soru üzerine, Biden'ın görüşme yapacağı Ortadoğu'daki ilk liderin Netanyahu olacağını söylemişti.
Netanyahu da geçtiğimiz günlerde Biden için “arayacak” demiş, ABD Başkanı ile birçok konuda hemfikir olduklarını ancak Filistin ve İran konularında aralarında bazı görüş ayrılıkları olduğunu belirtmişti.
ABD'nin 2015 yılında tek taraflı olarak çekildiği İran'la nükleer anlaşmaya geri dönme olasılığı ve Biden yönetiminin İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki yeni yerleşimlerine Trump yönetiminin verdiği desteği vermeyebileceği sözkonusu "görüş ayrılıkları"na örnek olarak değerlendiriliyor. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgalini meşru bulduğunu açıklaması ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İsrail'in savaş suçlarından yargılanması kararına tepkisi Washington'un İsrail'le temel bir doğrultu farklılığı olmadığını ortaya koymuştu.