HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili adayı Meral Danış Beştaş, partilerinin Adana ve Mersin il örgütlerine yönelik saldırıların zanlısının DHKP-C'li olarak açıklanmasına tepki gösterdi. Kendilerinin bu açıklamaya inanmadıklarını ifade eden Beştaş, Başbakan ve İçişleri Bakanının büyük bir yalan söylediklerini ileri sürdü. DHKP-C'nin kendilerinin düşünmediği bir adres olduğunu ifade eden Beştaş, "Aynı Savaş Yılmaz iddiaya göre, aynı zamanda Suriye'de IŞID kamplarına giren biridir. Neden adres IŞİD değil de DHKP-C, bunu soruyoruz." dedi.
'GİZLİLİK KARARI OLAN DOSYAYLA İLGİLİ BİLGİLER BASINA SERVİS EDİLDİ'
Milletvekili adayları ve parti yöneticileriyle birlikte il örgütünde basının karşısına çıkan Beştaş, patlamaların ardından mobese ve esnaf kayıtlarıyla birlikte olay tutanaklarının Emniyet tarafından kendileriyle paylaşılmamasından yakındı. Kendilerinin yardımcı olmak amacıyla ilk gün çiçek getiren şahsı teşhis ettirmek amacıyla dört arkadaşlarını Emniyet'e gönderdiklerini ifade eden Beştaş, bilgilerin kendileriyle paylaşılmadığını ancak üzerinde gizlilik kararı olan dosyayla ilgili bilgilerin basına servis edildiğini vurguladı.
'BİZ BU AÇIKLAMAYA İNANMIYORUZ. ADRESİ YANLIŞ GÖSTERMEKTE'
Görüntüler, kamera kayıtları, ifadeler, geçmişte nerede yakalanmış, nasıl olmuş, zanlı nereliymiş hepsini basından öğrendiklerini anlatan Beştaş, "Yani bu gizlilikle, gizlilik kararıyla asıl suçtan zarar gören partimize bir açıklama yapılmazken kendi basın yayın organlarına bu servisi aynı anda yaptılar ve Başbakana da bu açıklama yaptırıldı. Dün de olay açıklanır açıklanmaz, ben söylemiştim, biz bu açıklamaya inanmıyoruz dedik, bugün de söylüyorum, bu açıklama sadece adresi yanlış göstermektir. Biz bu açıklamaya inanmadık, başbakan da, İçişleri Bakanı da yalan söylüyor. Büyük bir yalan söylüyorlar yine. Niye yalan söylüyorlar, çünkü biz bu yalanları tanıyoruz, bunların çalışma yöntemini biliyoruz. Burada Kadri Bağdu, İbrahim Aras öldürüldü. Benzeri birçok olayda failleri yakalamamak için hep aynı yöntem kullanılıyor. Yeni bir yöntem de bilmiyorlar. Bu konuda da çok amatör olduklarını, çok kötü bir kopyalama faaliyeti yürüttüklerinin de altını çiziyoruz. Aynı Başbakan Davutoğlu, Bingöl'de 4 kişi yargısız infazla öldürüldükten hemen sonra ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, 'Emniyet müdür yardımcımızı vuranlar cezalarını aldılar' dedi, 'kendileri öldürüldüler' dedi, iki gün sonra kendileri tekzip etmek zorunda kaldı, daha doğrusu kriminal raporlar 4 kişinin hiçbir ilgisi olmadığını resmi olarak ortaya koydu. Aynı açıklamayı Nihat Kazanhan olayında da yaptılar, 13 yaşında bir çocuğu polislerin öldürdüğünü söyledik, yine Başbakan Davutoğlu İçişleri Bakanıyla birlikte çıkıp dedi ki, 'Bu olayın emniyetimiz ve polislerimizle hiçbir ilgisi yoktur' dediler. 3 gün sonra polisler tutuklandı. Bu nedenle bu olay da kamuoyunun tepkisini, infialini, seçim yaklaştığı için, seçimlerdeki performanslarını düşürmemek ve bizim mağduriyetimizi ve bize yönelen haksızlığı gidermek için yine yalana başvurdular, yeni bir yöntem bilmiyorlar. Çünkü gerçekler, onların gerçek yüzünü, hakikatı ortaya çıkarıyor." dedi.
'ANKARA'DAN FAİLLERİN YAKALANMAMASI TALİMATI VERİLMİŞTİR'
Yetkililer tarafından patlamaların faili olarak Savaş Yılmaz'ın gösterildiğini dile getiren Meral Danış Beştaş, "Basından okuduğumuz kadarıyla 2007 yılında sözde Savaş Yılmaz isimli vatandaş, bir gösteride yakalanmış, sonra da yaptığımız araştırmalarda, beraat etmiş. Yani bu vatandaşın velev ki doğru olsun, bir kişinin bir isnatla yakalanması, onun o örgütün üyesi olduğunu da göstermez, onun adına hareket ettiğini de göstermez, o örgütün bu işi planladığını hiç göstermez. DHKP-C bizim asla düşünmediğimiz bir adrestir, kendileri de açıklama yapmıştır, hemen sıcağı sıcağına bize desteklerini de ifade etmişlerdir, kendilerine de teşekkür ediyoruz. Zaten bu konuda kendilerinin fail olarak gördükleri ya Kürtlerdir ya solculardır. Yani Kürtlere yönelik Türkiye'de HDP'ye yönelik olunca kendileri de farklı bir kimlikle değerlendirince, bu sefer solcuları hedef göstermektir. Aynı Savaş Yılmaz iddiaya göre, aynı zamanda Suriye'de IŞID kamplarına giren biridir. Neden adres IŞID değil de DHKP-C, bunu soruyoruz.
'HÜKÜMET VE IŞID BAĞLANTISI ARTIK MAHKEME DOSYALARIYLA ORTAYA ÇIKMIŞTIR'
Bugün kendi manşetlerinde IŞID'ci DHKP-C'li diye garip bir manşet de atmış bir gazete. Yani nasıl bir bağlantı onu biz çözemedik. Adana'nın coğrafi konumu, Adana'nın IŞID'ın köprü olarak kullandığı bir il olması, Hatay, Adana ve Mersin'in, IŞID'ın buradaki örgütlenmesi, özellikle Adana'dan IŞID'e yüzlerce TIR'ın silah sevkiyatıyla sevkedildiği bir il olduğunu önemle hatırlatmak istiyoruz. Bize gelen veriler de, bilgiler de ve kendi açıklamaları da aksine başka adresler gösteriyor. IŞID bunlardan biridir, ama IŞID bile olsa bu devletten ve hükümetten bağımsız değildir. Çünkü hükümet ve IŞID bağlantısı artık mahkeme dosyalarıyla ortaya çıkmıştır. Savcıların tutuklanması meselesinde, kendilerinin gıda yardımı olarak ifade ettikleri tTIR sevkiyatının, silah dolu sevkiyatlar olduğu zaten belge olarak da ortadadır. Biz ilk gün söylediğimiz gibi bugün de söylüyoruz, bu soruşturmayı yapanlar, bunu yönetenler Ankara merkezlidir. Ve Ankara'dan bu faillerin yakalanmaması talimatı verilmiştir, üçüncü günün sonunda failin isminin açıklanmış olmasının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Eğer gerçekten fail oysa, bu fail tek başına bu işi yapmamıştır, bunun arkasındaki güçlerdir önemli olan aynı zamanda. Ve yakalamama kararını kesinlikle yeni vermediler, şuada bu olayı da faili meçhul bir şekilde bırakmaktır temel yaklaşımları."
'AKP KENDİ SEÇİM BÜROLARINA SALDIRI YAPTIRIRSA ŞAŞIRMAYACAĞIM'
Hükümetin mağduriyet edebiyatını çok sevdiğini bunun için her şeyi yapabileceğini belirten Beştaş, "Şundan büyük bir korku duyuyoruz, AKP'nin kendi seçim bürolarına, seçim konvoylarına, parti binalarına bombalı saldırı yaptırırsa hiç şaşırmıyacağım. Çünkü mağduriyet edebiyatını o kadar çok seviyor ki, mazlumiyet üzerinden, mağduriyet üzerinden, kendisine haksızlık yapılması üzerinden öyle bir politika yürütüyor ki, gözü dönmüş durumda ve gerçekten büyük bir kaotik ortam yaratabilirler. Biz seçime 15 gün kala hem savaş provalarını yaptıklarını, hem seçimin güvenliğini tümüyle ortadan kaldırma çabalarının, belki seçimleri iptal etmek bile istiyorlar, çünkü o kadar büyük bir haksızlık ve hukuksuzlukla boğuşuyoruz ki biz ve bunlar bu haksızlık ve hukuksuzluğun arkasında adaletsizliğin ve bombalı saldırıların bile arkasında durma noktasına geldiler." ifadelerini kullandı. CİHAN