Besmele'nin hatırlattıkları... Üstünde ne var, altında ne var?

Okuma Süresi 3 dkYayınlanma Pazartesi, Mayıs 6 2019
''Ali İhsan Tola Ağabeyimiz der idi ki: “Birinci Söz’den okumaya başlarım, diyelim ki, Otuz Birinci Söz’e geldim, bir yere takıldım. Tekrar Birinci Söz’e döner yeniden okumaya başlarım. Herşeyin sırrı Besmeledir. Onu iyi anlamaya çalışmalıyız.''
Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com

Çocukluğumda anne annem Zehra Yaman, bana bir bardak su uzatarak: “Söyle bakalım, şu bir bardak suyun üstünde ne var, altında ne var?” diye sormuştu. Ben de sâfiyane bir şekilde bardağın üstüne ve altına bakmış bir şey görememiştim. Bunun üzerine bana; “Bunun üstünde Bismillahirrahmanirrahim var. Altında da Elhamdülillah var. İçmeden önce Besmele çekeceksin, içtikten sonra da Allah’a hamdedeceksin.” diyerek ders vermişti. Allah râzı olsun ve bütün geçmişlerimizle beraber Erhamürrâhimîn  rahmet eylesin. 

Sonra Risale-i Nurları tanıdım. Birinci Söz’de Besmele bahsinde üçüncü bir şeyi daha öğrendim: Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiat veriyoruz. Acaba asıl mal sahibi olan Allah, ne fiat istiyor?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Evet, o Münim’i Hakîki (Nimetleri bize veren ve onların Hakiki Sahibi olan Cenab-ı Hak), bizden o kıymetdar   nimetlere, mallara bedel istediği fiat ise, üç şeydir. Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir. Başta BİSMİLLAH zikirdir. Âhirde ELHAMDÜLİLLAH  şükürdür. Ortada, bu sanat hârikası olan kıymetdar nimetlerin, Ehad ve Samed olan Cenab-ı Hakkın kudretinin mucizesi ve rahmetinin hediyesi olduğunu düşünmek ve anlamak, fikirdir. Bir padişahın kıymetdar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp, hediye sahibini tanımamak ne derece ahmaklık ise, öyle de; nimetlerin zâhirî (görünüşte) sahiplerini medih ve muhabbet edip, Mün’im-i Hakiki olan Cenab-ı Hakkı unutmak, ondan bin derece daha ahmaklıktır.

“Ey nefis! Böyle ahmak olmamak istersen; Allah nâmına ver…  Allah nâmına al… Allah nâmına başla…  Allah nâmına işle… Vesselâm.”

Isparta’da Hüsameddin Akmumcu Ağabeyle karşılaşmış sohbet etmiştik. Dedi ki: “Geçenlerde gençler beni bir Risale-i Nur dersine davet etmişlerdi. Dediler ki: ‘Ağabey, bize Risale-i Nur’un şöyle derin yerlerinden bir ders yap.’ Ben de

Bu haberler de ilginizi çekebilir