Berlin'de yerleşik Arda Danışmanlık ve Eğitim Kurumu'nun girişimleriyle bir grup kimya öğrencisi staj yapmak amacıyla Malatya'dan Berlin'e geldi. Kimyager olmayı hedefleyen öğrenciler proje kapsamında hem staj yapıp bilgi ve becerilerini arttırdı, yeni teknolojilerle tanıştı hem de Almanya'daki sosyal, siyaset ve iş yaşamı üzerine bilgi topladı. Malatya Hasan Akbudak Meslek Lisesi'nde 11'nci sınıfta öğrenim gören 24 öğrenci hayatlarında ilk kez yurtdışına çıktı.
Ailelerinde ilk kez ayrılan öğrencilere aralarında müdür yardımcısı Sevim Bübek ile İngilizce öğretmeni Zeynep Gizem Uyar'ın da bulunduğu beş öğretmen refakat etti. Gezi Avrupa Birliği (AB) Erasmus Programı ve Türkiye'de AB Bakanlığı'na bağlı Ulusal Ajans'ın finansmanıyla mümkün oldu. Türkiye'ye giderken yakınlarına götürecekleri hediyeler için harcadıkları paralar dışında öğrencilerin ceplerinden tek kuruş çıkmadı. Öğrenciler gıda analizi, kozmetik maddelerin üretimi, inşaat boyası üretimi, deterjan üretimi alanlarında çeşitli işletme ve okulların laboratuvarlarında staj yaptı.
Bu sürede ticari kurumlar ve işverenlerle tanıştılar, milletvekilleri tarafından kabul edildiler, kültür gezilerine katılıp, müzeleri dolaştılar. Malatyalı gençler "Almanya'da ne öğrendiniz? Bu dört haftalık eğitim gezisi sizlere artı değer olarak neler kattı? Türkiye'ye hangi duygu ve düşüncelerle dönüyorsunuz? Bir geziye katıldınız hayatınızda neler değişti?" sorularına cevap verdi.
GONCA ASENA KARAKUŞ: HEDEF BÜYÜTTÜM, PROFESÖR OLMAK İSTİYORUM
Buraya gelmeden önce güzel ve iyi beklentilerim yoktu. Hem gelmek istiyor hem de çok çekiniyordum. İlk defa uçağa bindim. Bu beni çok heyecanlandırdı. Unutamayacağım bir deneyim oldu bulutların arasında olmak. Berlin'e kuşbakışı bakmak da çok güzeldi. Buraya gelince ne olacak diye çok merak ettim. Beklentilerim arttı. Stajyerliğimiz çok güzel geçti. Birçok deneyler yaptık, tecrübelerimiz arttı. Mesela, karbondioksitin oluşumunu deneyledik.
Atomların ışınlarla ayrılmasını öğrendik. Çok farklı aletler gördük laboratuvarlarda. Ailem benim buraya gelmemi çok istedi. Beni destekledi. Başarmamı çok istediler. Ben de başardım. Buraya gelmeden önce kendi geleceğime yönelik hedefim düşüktü. Hedefimi yükselttim. Kimyayı seviyordum ve kimya öğretmeni olmak istiyordum. Şimdi akademisyen olup profesörlüğe kadar yükselmek istiyorum.
GAMZE BAYDEMİR : ZAMANIN ÖNEMİNİ KAVRADIM, BUNDAN SONRA DAKİK OLACAĞIM
Buraya gelmeden önce Berlin'e gelecek 24 kişi arasına giremeyeceğim diye çok endişelendim ama başardım. Yükseklik korkuma rağmen uçağa binmeyi göze aldım. Bu gezi ilk başta beni yükseklik korkumdan kurtardı. Burada zamanın değerini öğrendim, dakik olmanın önemini kavradım. Denilen saatte her şey oluyor. Bu çok güzel bir şey. Ben de bundan sonra dakik olmaya çalışacağım. Zamanı daha iyi kullanacağım.
Buraya gelirken çok içime kapanıktım. Kendime güvenim arttı. Artık yapabilirim diyorum. Okuduğumuz alanda çok bilgiler edindik. Mesela bugün elektronların bölünmesini gördük. Berlin çok güzel bir şehir. Her yer tarihi eser. Tarihi eserler çok hoşuma gitti. Dün Mısır Medeniyetler Müzesi'ni gezdik.
AYŞEGÜL ÖZGEN: TEK BAŞINA OLMAK İNSANI BÜYÜTÜYOR, MEMLEKETE HAYIRLI BİR EVLAT GÖTÜRÜYORUM
Benim de korkularım vardı ama geldikten iki gün sonra yavaş yavaş azaldılar. Neler gördüm burada? Mesala, metrobüse köpeklerin binebilmesine çok şaşırdım. Mesela aspirin diye bir ilaç var hayatımızda. Onun burada Berlin'de yapıldığını bilmiyordum. Yerinde üretimini gördüm. Bana çok artılar kattı Berlin'e gelmek. Burada gördüklerimi Türkiye'de arkadaşlarımla da paylaşacağım. Kültürel olarak, tarihsel olarak beni zenginleştirdi.
Ailemden ilk defa ayrıldım. İyi de oldu. Bir yerde tek başına olmak insanı büyütüyor. Özgüven gelişiyor. Ailemsiz de yapabilirim, bunu öğrendim. Tabii, ailem var, onlar bana her zaman destek olur, ben de onlara danışırım ama insanın kendi kendine yetmesi, kendi kararlarını alabilmesi çok güzel bir duygu. Ben şimdi Türkiye'ye dönerken burada edindiğim bilgi ve deneyimlerle birlikte memleketine hizmet edecek hayırlı bir evlat götürüyorum.
RÜVEYDA SEVER: TEK BAŞINA YAPAMAZSIN DİYORLARDI, YAPABİLDİĞİMİ GÖRDÜM
Burada konuşabildiğimi, kendimi ifade edebilmeyi, tek başıma ayakta durmayı öğrendim. Biraz duygusal bir insanım. "Tek başına yapamazsın" diyorlardı. Yapabildiğimi gördüm. Hayatımda hiç göremeyeceğim yerleri gördüm. Prag'a, Dresden'e, Potsdam'a gittik. Ailem beni destekledi. Kızsın yapamazsın demedi. Tabii bu beni çok mutlu etti. Şimdi tek başıma bir kentte yaşayıp üniversitede okuyabilme cesaretini kendimde buluyorum ve öyle de yapacağım. Kendi hayatıma dair hedef genişlettim.
Bir de kesin üç dil öğrenmek istiyorum. Amacım İngilizce öğretmeni olmak. İnsanın kendine hedef koyabilmesi çok güzel. Burada bir de disiplini gördüm. İnsanlar büyük bir disiplin ve sorumluluk duygusuyla işlerini yapıyor. Türkiye'ye dönerken burada gördüğüm disiplin duygusunu da beraberimde götürüyorum.
MUHAMMET ABDURRAHMAN KARAER : SİZİNLE KONUŞMAM BİLE BENİ GELİŞTİRİYOR, MALATYA'DA KİM BENİMLE RÖPORTAJ YAPACAKTI
Buraya gelmek bana bir duruş kazandırdı. İnsanlar, olaylar karşısında nasıl bir duruş sergileyeceğimi öğrendim. Kendime güveniyordum ama daha da geliştirdim. Mesela, bir kuş bir dala konar ama o dalın kırılmasından korkmaz, çünkü onun güveni konduğu dala değildir, kendinedir, kendi kanatlarınadır. Bunun hayat boyunca böyle olması gerektiğini kavradım. Öğretmenlerimiz de bizim için çok emek harcadılar. Tabii ki, Türkiye'yi hiçbir şeye değişmem ama burası da çok güzel.
Çeşitli yönlerden kendimi geliştirme imkanı buldum. Burada oturup sizinle konuşmam bile beni geliştiriyor. Malatya'da kim gelip benimle röportaj yapacaktı. Bir de burada hocalarımızla aramızda farklı bir bağ gelişti. Arkadaş gibi olduk. Bu çok hoşuma gitti. Türkiye'de öğretmen öğrenciydik ama burada abi kardeş gibi olduk. Türkiye'de bu ortamı yakalayamazdık.
İSMET EMRE: İLK DEFA AİLE ÖZLEMİ TATTIM, ÜZÜLDÜM AMA BU DUYGUYU TANIMAK DA GÜZEL
Berlin'de olmak bana artı değerler kattı. İnsanlar hiç gördüğümüz gibi değilmiş. Biz Türkiye'deyken yabancılarla hiç içli dışlı değildik. Almanlar bize nasıl davranacak diye merak ediyorduk, bir yandan da korkuyorduk. Bizi çok güler yüzlü karşıladılar, bize güvendiler, biz de onlara güvendik. Açıkçası çok hoşuma gitti. Öyle bir korkum kalmadı artık.
İlk defa aile özlemi tattım. Üzülüyorum tabii onlardan ayrı olduğum için ama bu duyguyu tanımak da güzel. Bir de mantıklı düşünmeyi öğrendim. Kendim düşünüyorum mesela. Üç-dört kere düşünüyorum ondan sonra karar veriyorum. Korkarak hareket etmiyorum, emin bir şekilde düşünerek hareket etmeyi öğrendim. Türkiye'de olsam yapmam bir şey gerekince hemen direkt babama sorardım. Berlin'e gelmek beni olgunlaştırdı.
ALİ GÜNAY: KOSKOCA MİLLETVEKİLLERİ BİZE HİZMET ETTİ, SUYUMUZU GETİRDİ, GÖZLERİME İNANAMADIM
İlgimi en çok çeken milletvekillerin bize yaklaşımıydı. Koskoca milletvekilleri bize hizmet etti. Suyumuzu getirdi, ceketlerimizi çıkardığımızda alıp askılığa astı. Gözlerime inanamadım. Burada milletvekilleri öyle ağır değil, normaller. Türkiye'de bir milletvekili korumalarla geziyor, yanına asla yaklaşamazsın, buradakilerle normal bir insanmış gibi konuşabiliyorsun. Özel arabaları bile. Metroya biniyorlar, kimisi bisikletle gidip geliyor ve giydikleri elbiseler de senin benimkiler gibi.
Çok etkilendim bunlardan. Burada sunulan eğitim olanaklarına, sahip oldukları teknolojiye hayran kaldım. Bize teklif sundular, mesleğinizi öğrenin gelin burada çalışın dediler. İnşallah biz de bu teklifi değerlendireceğiz. Ben yurtdışında yapamam diyordum ama daha 17 yaşındayım ve Almanya'ya geldim. Kendime inanmaya başladım. Niye? Çünkü bunların olabildiğini gördüm. Ben dört hafta önceki Ali değilim. Kimya mühendisi olmak istiyordum.
Şimdi önce İngilizce, Almanca ve Fransızca öğrenmek istiyorum. Dil öğrenmenin önemini kavradım bu gezi sayesinde. Bize bu imkanı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. CİHAN