Ünlü oyuncu Beren Saat, sosyal medyadan yaptığı açıklamada aldığı eleştirilere yanıt verirken bir parti propagandası yapmadığını, şahsi siyasetini gözettiğini ifade etti.
Açıklamalarında "şehitlere üzüldüğüne dair" bir paylaşım yapmadığı için eleştirildiğine dikkat çeken Saat, "Oysa ki öfkenin esas yönlendirilmesi gereken yer gerçek kaynağı olmalıydı: asfalt altına mayın döşeyen hainler! Bir sabah nasıl oldu da çocukluğumdaki terör geri döndü? Neden seçim sonuçlarını takiben oldu? Bu soruları kimse sormuyor" dedi.
"ŞEHİTLERİMİZİ MALZEME YAPAN LEŞ KARGALARI"
Beren Saat ayrıca terörü lanetlerken, şahsi terör eylemlerinin yaratıldığını vurgularken, siyasilerin değişebileceğini, bu yüzden insan ruhunun değişmemesi gerektiğini anlattı. Saat,"Masum şehitlerimizi malzeme yapan leş kargalarına uymayın, içinizi öfke doldurmayın" dedi.
İşte Beren Saat'in sosyal medya üzerinden yaptığı o açıklama:
"KORKTU DESİNLER ÇOK MÜHİM DEĞİL"
"Neden sustun? Neden üzülmedin? Yine bir hesap sorma, şimdi de sosyal medya mahalle baskısı. İşte tam da bu hesap sormalar yüzünden bıraktım sosyal medya kullanmayı. Hiç biriniz galeyana gelmemişken, çoğunuzun umurunda değilken halkın içinden insanların birbirini yakmasına dayanamayıp "Bu altı üstü seçim, insan hayatından önemli mi? Artık kimseyi hedef göstermeyin n'olur....." diye bir yalvarış çağrısı yapmıştım, siyasi liderlerin giderek sertleşen üslübunun halk üzerindeki tahrip edici etkisini hissederek. Mumya gibi sarılmış, hayati risk taşıyan, 5 çocuk babası o şöförü televizyonda izlediğim gece uyuyamadım.... Siz uyuyordunuz... Ve o gün yazdıklarım yaşandı, öngörüp engel olmaya gücümün yetememesi çok acı. Mesajın altında kavga çıktı, benim yüzümden kavga etmesinler diye mesajı kaldırdım. Bu yüzden kaldırdığımı yazdım, kavga orada da devam edince onu da kaldırdım. Korktu morktu dediler desinler çok mühim değil. Benim teröristleşme meselem bundan ibaret. Sivil protesto hakkını kullanan her insan siyasi dilde zaten teröristti Gezi Olayları'ndan beri o yüzden çok ciddiye almadım.
"ŞAHSİ SİYASETİMİ TABİ Kİ GÖZETECEĞİM"
Yakılan bir Hdp Minibüsü Şöförü'ydü, benim her hangi bir paylaşımımda parti adı bir tek bu sebeple geçti; mağdur bir adamcağızı tanımlarken yaptığı işi söylemiştim. Hangi partiye oy verdiğimi hiç açıklamadım, her hangi bir parti propagandası yapmadım, benim işim değil siyaset. Ama şahsi siyasetimi tabi ki gözeteceğim; düşünecek, tartışacak, hakkımı arayacak,benim yerime alınan kararları gerektiğinde eleştireceğim.
"VERGİLERİMİN SEFASI MI SÜRÜLÜYOR TAKİP ETMEK HAKKIM"
Bugün "işini yapamasın vatan haini" dediğiniz ben, en çok vergi veren ünlü kadın diye haber olduğumda vatansever madalyası hediye etmemiştiniz şüphesiz ama o vergi bir çocuğun okul sırasının yapımına mı gidiyor yoksa sefa sürmek için mi kullanılıyor takip etmek benim en doğal hakkım. Bu yüzden oyumu kullandım. Daha çok partili bir meclis, tekelleşmemiş bir siyaset sonucuna demokrasi adına sevindim. Kopenhag'da çekip paylaştığım bebeklerini üzerinde taşıyan anne kuğu resmine "üçlü koalisyon diyor hain!" yazıp küfür eden insanlarla dalga geçtim bir süre ama anladım ki seçim öncesi, sonrası kargaşası bitene kadar sosyal medyanın tadı kaçtı.
"BİRİNİ İNFAZ ETMEDEN ÖNCE GERÇEK Mİ DİYE BAKIN"
Instagram'ı, güzel fotoğraf paylaşmak için kullanan esas sahipleri yeniden devralana kadar kullanmama kararı aldım, bu konuda bir basın toplantısı yapmam gerekeceğini de hiç düşünmemiştim. Ben bu süreçte hiç Twitter kullanmadım sizi açıklamalarıyla öfkeye boğan sahte hesaplardı. Bazıları dava edildi, bazıları şikayet edildi, bazı yorumlar ayıklandı ama bitirmek mümkün değil. İşte bu noktada birini infaz etmeden önce gerçek mi acaba diye bakmak herkesin kendi sorumluluğu. Sadece bu Instagram hesabıdır benim kullandığım mecra, buna paralel olarak yanında mavi tik işareti olan resmi Twitter hesabım, ve resmi Facebook heabım buradaki paylaşımları kopyalar. Yaftalamadan hatta inanmadan önce mavi tik var mı yok mu diye bir bakmak kadar kolay aslında. Ve işte bugünden sonra anladım çocuklara doğru bilgiye ulaşmayı öğretmek ne kadar önemli.
"TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK, SOSYAL MEDYAYA SARILDIK"
Bir kaç senedir kullandığımız bir sistem yanlış anlama üzerinden insanları bu kadar bölebiliyorsa teknoloji geliştikçe başımıza neler gelecek. Basın özgürlüğünün neredeyse hiç olmadığı Türkiye'de insanlar haber almak için can havliyle sosyal medyaya sarıldı, bunu çok iyi anlıyorum ama şimdi de tuzağa düştüler. Sahte hesaplar, troller insanları bir sürü yalana inandırıp, öfkelendirip kutuplaştırdı. Bu yaz hakkımda çıkan bir sürü magazin haberi sosyal medyadan birbirini takip edip etmemek üzerinden yapıldı. Gerçekten bu böyle miydi artık? İnsalar sadece beğenilmek veya etraftakilere duyurmak üzerinden mi yaşayacaktı? İnsan ilişkileri buraya indirgenecek ve şimdi de milyonların yaşadığı sosyal medya mahallesinin baskılarına mı maruz kalacaktık?
"TERÖRE KARŞI GÖRÜNMEYE ÇALIŞANLAR KENDİ TERÖRÜNÜ YARATTI"
İnsanlar kümeleşip öylesine fanatikleşti ki, demokrasinin unsurlarından biri olması gereken seçim yüzünden, öyle kızdı, öyle nefret etti ki tam da o günlere denk gelen terör eylemlerine karşı durduğunu göstermek için etrafına zarar verip, kendi terörünü yaratmaya başladı. Kimi cam çerçeve kırarak, kimi kavga ederek, hiç bir şey yapamıyorsa sosyal medyadan bir psikolojik terör yaratarak. İşte tam bu noktada benim esas terörist ilan edilme serüvenim başlıyor. Peki ne yaptım? Çirkefleşen sosyal medayı takip etmeyi bıraktım.
"NEDEN SEÇİM SONUÇLARINI TAKİBEN OLDU"
Oysa ki öfkenin esas yönlendirilmesi gereken yer gerçek kaynağı olmalıydı: asfalt altına mayın döşeyen hainler! Bir sabah nasıl oldu da çocukluğumdaki terör geri döndü? Neden seçim sonuçlarını takiben oldu? Bu soruları kimse sormuyor. Bizim gibi halktan her hangi birilerinin yaratamayacağı bir vahşet başımıza gelen. Siz bir oyuncudan nefret etseniz ne olacak, bir gazete yayın yapamasa ne olacak!?! Bu kaos sıkıca düğümlenen çözüm sürecinin artçı etkisi ama zamanlaması manidar(denir ya hep yine öyle). Ve belli ki daha pek de kısa olmayan bir süre bu gerçeği yaşamaya devam edeceğiz. Ülkemde yaşanan trajediye sosyal medya ekranımı karartmaktan çok daha fazlasını hissediyorum rahat olun, sezgilerim sizin kitlesel baskılara dönüştüğünüz günlerin aylar öncesinde bu olacakların kokusunu almıştı ve hikayenin en başındaki mesajı ondan yazmıştım ben.
"BEDDUA İNSANIN KENDİSİNE DÖNER"
Şehitlere sosyal medya üzerinden başsağlığı dilemedim diye ailemin kadınlarıyla çekilmiş bir fotoğrafımın altındaki anneler günü yazıma yorum olarak "sen de evlat acısı çek ...in için" yazan insanların ülkemin insanları olduğuna inanmak istemiyorum. Olsa olsa maaşa bağlanmış işi çirkeflik yapmak olan trollerdir diyorum. Kültürümüzün önemli öğretilerindendir: bedduanın insanın kendine döneceği! Biz kurmayız öyle cümleler insanların evladı için. Düğünlerde her yöreden ne müzik çalsa eşlik ederiz biz, mezelerimiz çizer bizim kimlik haritamızı. Kültürler mozaiği, medeniyetler beşiği deyip deyip bu ülkeye sahip olmakla gurur duyarız biz. Deprem bölgesiyiz, taşlar bazen hareket edecek şüphesiz ama biz sahip çıktıkça o mozaik bütün kalacak. Biz sevmeyi, güvenmeyi biliriz. Tek yürek olduk demeyi, tarih yazdık maşetli gazetemizi elimize almayı pek severiz.
"MASUM ŞEHİTLERİMİZİ MALZEME YAPAN LEŞ KARGALARINA UYMAYIN"
Altı ay önce yoktu şu an içinizde biriken nefretin zerresi bile. Biraz durup düşünmek, derin bir nefes almak lazım. Terörü lanetlerken, şahsi terör eylemlerimizi yaratmamak lazım. Psikolojik terör de bir terörize etme biçimidir. Herkes düşünerek konuşmalı, yazmalı, sorumluluk sahibi davranmalı artık. Biraz sakinleşmezsek bireylerin ve toplumun iç huzurunu yeniden kurması onlarca yıl alacak. Siyasiler değişebilir ama insanımızın ruhu değişmemeli. Masum şehitlerimizi malzeme yapan leş kargalarına uymayın, içinizi öfke doldurmayın. Şehitler için edilecek bir duanız sosyal medyada bana ya da bir gazeteciye yazacağınız bir küfürden daha çok işe yarar. Hem de biraz olsun içiniz ferahlar. Sevgiyle..."