Öztürk'ün Sözcü'de, "Danıştay’ın bu kararı yargılatmayanlara ders olsun" başlığıyla (1 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Soruşturulacak eylem: AKP'li Trabzon-Yomra Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğlu'nun, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 tarihinde, Trabzon Yomra Belediyesi önünde toplanan vatandaşlara yönelik silahlı saldırı düzenleyerek dört kişinin yaralanmasına neden olan Coşkun Karabina adlı kişiyi suça azmettirmek ve aynı gece ilçedeki bir otelde bulunduğu halde, halkın yanına gelerek destek vermemek.”
Son yıllarda bakanlar kendilerine bağlı kurum ve kuruluşların yetkilileriyle ilgili suç iddiası da olsa, onların yargılanmalarına izin vermiyor. Oysa soruşturmanın, yargılamanın yolunu kapatmak doğru bir yöntem değil. Soruşturma izni verilmedikçe, kişinin suçlu olduğu, o yüzden bakan tarafından korunduğu imajı yayılıyor ve dosya da kapatılıyor.
Önce Danıştay kararı
Danıştay Birinci Dairesi, İlyas Arlı'nın başkanlığında üyeler Ülkü Erbük, Mevlüt Atbaş, Hicabi Ece ve İbrahim Er'le toplandı. İçişleri Bakanlığı'nın, Yomra Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğlu hakkında 20 Mart 2017 tarihinde verdiği “şikayeti işleme koymama” kararına Ahmet İnce ve Hasan Bayrak tarafından yapılan itirazı ele aldı. Gereğini düşündü ve şu kararı verdi:
“İddia konusu suçun, İbrahim Sağıroğlu'nun belediye başkanlığı görevi sebebiyle işlenmediği, bu göreviyle ilgisi de bulunmadığı, bu nedenle ilgiliye isnat edilen suçun Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı'nca genel hükümlere göre soruşturulması gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, itirazın kabulüyle, şikâyetin işleme konulmamasına ilişkin İçişleri Bakanı'nın kararının kaldırılmasına, dosyanın ilgili hakkında genel hükümlere göre soruşturma yapılmak üzere karar ekli olarak Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı'na, kararın birer örneğinin İçişleri Bakanlığı ile itiraz edenlere gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.”
İzizn verilmiş olsaydı
Eğer Bakan Soylu yargılama izni vermiş olsaydı, belki davanın sonuna bile gelinmiş olurdu. Savcı, Belediye Başkanı İbrahim Sağıroğlu'na, “Siz ne diyorsunuz?” diye soracaktı. Danıştay'ın yargılama izni verilmeyen kararı kaldırmasından sonra Sağıroğlu'na “Peki bu karara karşı siz ne diyorsunuz?” diye sordum. İşte anlattıkları:
“15 Temmuz 2016'da saat 16.00'ya kadar Ankara'da, dönemin Çalışma Bakanımız Süleyman Soylu'nun yanındaydım. Oradan partimiz genel merkezimizin karşısında bulunan lokantaya gittim. Saat 19.30 civarında Trabzon'a dönmek için Ankara'dan otomobille ayrıldım. Çorum'un Sungurlu İlçesi yakınındaki dinlenme tesislerinde yemek yerken Başbakanımızın açıklamasından darbe girişimini öğrendim. Bütün muhtarları aradım, vatandaşları belediye önüne davet ettim. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını da Samsun'da dinledim. Saat 03.30'da Trabzon'a geldim.
Benden şikayetçi olan iki kişinin iftirası üzerine devleti yanılttıkları ve yanlış bilgi verdikleri için ben de haklarında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundum ve konunun soruşturulmasını istedim. Müfettişler o geceye ilişkin görüntüleri de aldı. Sözü edilen otelde de değildim. Suça azmettirdiğim belirtilen Coşkun Karabina, Yomra'nın çıkışında kasap. Alkol almadığı zaman saygın, alkollü olunca da kontrolsüz güç. Alkollü gidip, darbeye karşı olanları, ‘Asker yönetime el koydu' deyip dağıtmaya çalışıyor. Tepki gösterenleri korkutmak için yere ateş ediyor. Seken kurşunlardan birisi Koray Aydın'ın köyü olan Özdil'in muhtarı Barış Hatipoğlu'nun gözüne geliyor. Onu hastaneye getiren de benim. Kısaca, hakkımdaki suçlamalar yalan.”
Gerçekler ortaya çıksın
Söz Trabzon'dan açılmışken bir ilçesindeki daha farklı bir durumu da aktaralım. Belediye başkanı bulunduğu ilçenin en zenginleri arasında yer alırken, şoförü de ilçenin en zengin işadamlarından biri olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Yapılacak bir tesisin etrafındaki yeşil alanları şoför satın alıyor, bu araziler hemen turizm alanına çevriliyor ve belediye de buraları yüksek bedelle kamulaştırıyor. Şoförün bu işte tek başına olduğuna kimse inanmaz. O zaman, İçişleri Bakanı Soylu, bu konuda bir soruşturma yaptırmalı. Yani hep “dosya kapatan” değil arada bir “dosya açan” da olmalı.
Kısaca, gerçek neyse ortaya çıkarılmalı. Bakanların soruşturma izni vermemesi, suçlanan kişiyi de zor duruma sokuyor. Yomra Belediye Başkanı'nın durumu yargıya intikal ettiğine göre bekleyelim görelim. Peki ya giderek şişen belediye başkanına ne demeli?