Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Direktörü Aaron David Miller, iki ülke arasında bir güven krizinin yaşandığını, Ankara ve Washington’un birbirlerine karşı iyi niyetle yaklaşma eğiliminin büyük risk altında olduğunu söyledi. Miller, bir dış politika meselesinin iç politikaya karıştığı, liderlerin özellikle sokaktaki vatandaşın gözünde güvenilirliği ve inandırıcılığı açısından kritik önemli hale geldiği durumlarda, bu meseleye çözüm bulmanın da zorlaştığına dikkati çekti.
Lehigh Üniversitesi’nden Henri Barkey*, iki ülke ilişkilerinde Brunson meselesinin yanısıra başka önemli sorunlar da olduğuna dikkati çekerek, Amerika’nın IŞİD’e karşı savaşta Suriyeli Kürtler’e desteği ve Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alma planlarını örnek verdi.
"Erdoğan iktidarda olduğu sürece ilişkiler düzelmez"
Özellikle bu üç sorun temelinde Türkiye ve Amerika arasındaki krizin bugün “çok çok ciddi” bir seviyeye ilerlediğine işaret eden Barkey, daha önce de iki ülke arasında sorunlar yaşansa da şimdiki durumun öncekilere göre bir farklılık içerdiğini, Türkiye’de Amerika karşıtı söylemlerin daha önce hiç bu kadar kötü seviyelere düşmediğini söyledi.
Barkey, Türkiye’de hemen her sorundan Amerika’yı sorumlu tutma gibi bir eğilim ve oldukça Amerikan karşıtı bir atmosferin varlığına dikkati çekerken, “Amerika’daki birçok kişi Türkiye’yi çok umursamaz, bu kadar üzerinde düşünmez ama Türkiye’de size garanti ederim her bir kişi Amerika hakkında, kriz hakkında fikir sahibidir, Amerika’ya öfkelidir ve hükümet tarafından da Amerikan karşıtı olmaya itilir” dedi.
Bu durumun uzun vadeli sonuçları olacağını ve buradan geri dönmenin de çok çok zor olacağı değerlendirmesinde bulunan Barkey, “Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarda kaldığı sürece Türkiye ve Amerika arasındaki ilişkiler hasarlı olmaya devam edecek. Evet, Türkiye NATO üyesi ama iki ülke arasındaki gerilim artmaya devam edecek. En nihayetinde Brunson da diğerleri de bırakılacaktır ama ilişkilerin tadı artık çok kaçtı” ifadesini kullandı.
“Türkler fırsat kaçırdı”
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden gazeteci Aslı Aydıntaşbaş da, Brunson davasının aslında iki ülke arasındaki krizin nedeni değil, gerileyen bir ilişkinin semptomu olduğu yönündeki görüşe katıldığını belirtti.
Türkiye’nin “15 Temmuz darbe girişimi, hatta daha öncesinden başlayarak Batı’dan bir şekilde uzaklaşmakta olduğu” gözlemini dile getiren Aydıntaşbaş, Türkiye’de yetkililerin hala önemli bir kesimin darbe girişimiyle ilgili olarak Obama yönetimini suçladığını, darbe girişiminin ikili ilişkilerde “zehirleyici etki” yaptığını söyledi.
Aydıntaşbaş, yakın dönemde Amerika’dan Türkiye’ye yeni bir yaptırım dalgasının ya da yeni bir diplomasinin de görülebileceği ihtimaline değindi ancak bu meselenin yüksek bir profile ulaşması nedeniyle Türk yetkililerin bir adım atmasının zorlaştığını dile getirdi. İki taraf arasındaki müzakerelere işaret eden Aydıntaşbaş, “Bence Türkler fırsat kaçırdı, önlerinde iyi bir anlaşma vardı” dedi.
Gelecek süreçte bu sorun çözülse bile Türkiye’nin Batı’ya karşı şüpheci bakışının, “Batı kampının küçük bir üyesi olmak yerine bölgesel liderliğe soyunma” yaklaşımının değişmeyeceği tahmininde bulunan Aydıntaşbaş, “Ortada yeni bir Türkiye var. Bence stratejik ilişkinin savunma ve güvenlik boyutu öne çıkaran eski parametreleri artık geçerli değil. İki ülke, çıkarları örtüştüğünde birlikte çalışacak ama çıkarları örtüşmediğinde de ayrı yollardan gidecek. Zaman zaman gerilimler yaşanacak” değerlendirmesini yaptı.
“ABD yaptırımları buzdağının daha görünen ucu”
Washington Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Soner Çağaptay da, Amerika Başkanı Donald Trump’ın İsrail’de tutuklanan Türk vatandaşı Ebru Özkan’ın serbest bırakılması yönündeki çabasından sonra Türkiye’de de Brunson’ın serbest bırakılmasını beklediğini ancak bu olmayınca konuya direkt müdahil olmayı tercih ettiğini söyledi. Çağaptay, Trump’ın aslında iki ülke bürokrasileri arasında uzun süredir devam eden görüşmelere rağmen, “pazarlığın kendine düşen payının Erdoğan tarafından yerine getirilmediği” düşüncesiyle, meseleye kişisel olarak el koymaya karar verdiğini, böylece bürokrasiler arasındaki bir krizin iki ülke liderleri seviyesine yükseldiğini kaydetti.
Kurban Bayramı’nın sona ermesiyle gelecek hafta Amerika’dan yeni yaptırımların gelebileceğini, Washington’un elindeki ekonomik yaptırım seçenekleri bakımından sadece “buzdağının görünen ucunu” kullandığını belirten Çağaptay, “Ama yeni görüşmeler de görebiliriz, belki de ikisini birden görebiliriz” ifadesini kullandı.
Bununla birlikte, gerek Erdoğan gerekse Trump’ın şu ana kadar birbirlerinin şahsını hedef almadığına, birbirleri hakkında kötü bir söz söylemediklerine dikkati çeken Çağaptay, iki liderin birbirlerine öfkeli olsalar da aralarındaki köprüleri yıkmak istemediklerini söyledi.
Ancak Çağaptay da, Brunson meselesi çözülse dahil Türk-Amerikan ilişkilerinde birçok ayrılığın bulunduğunu ve bu yüzden de tamamen uyumlu bir ilişkiye geri dönmenin zor olacağını, iki ülkeyi de zor bir dönemin beklediğini belirtti.
Çağaptay, Amerikan politikasının sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a endeksli olmaması gerektiğini ve Türkiye’nin Washington açısından hala önemli bir ülke olduğunu da vurgulayarak, “Türkiye Erdoğan’dan hep büyük oldu ve öyle de olmaya devam edecek” dedi.
“Buradan geri dönmek çok zor”
Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar Okulu’ndan Lisel Hintz de diğer konuşmacılar gibi Türkiye ve Amerika arasındaki güven krizine işaret etti ve geçmişteki büyük çaplı siyasi sorunlara rağmen bugün yaşanan durumun farklı ve eşi görülmemiş olduğunu kaydetti.
“Buradan geri dönmek çok zor” diyen Hintz, ABD ve Türkiye’nin teknik olarak NATO müttefiki olmalarına rağmen son yıllarda siyasi olarak ayrıştıkları birçok konudan örnekler verdi, Türkiye’de Erdoğan yönetimi altında Amerikan karşıtlığının ciddi seviyede arttığını söyledi.
Hintz, Erdoğan’ın, 2013’teki Gezi Park protestolarından başlayarak, lira krizi dahil içeride yaşanan hemen her sorunda “dış güçleri” suçlama davranışı sergilediğine dikkati çekti.
* Türk medyası geçen yıl, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15 Temmuz darbe girişiminin uluslararası ayağı olduğu iddiasıyla Henri Barkey hakkında yakalama kararı çıkardığına dair haberler yayınlamıştı.
Amerikaninsesi.com