Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar, 17/25 Aralık soruşturmasına ilişkin, “Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. ‘Reis’, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” demişti. HKP avukatları da 31 Ağustos’ta suç duyurusunda bulunmuştu.
Erdoğan Bayraktar’ın itirafın ardından dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün, Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın ve 17-25 Aralık Soruşturma Komisyonu üyesi Erdal Aksünger’in konuyla ilgili açıklamalarının ardından HKP avukatları bir kez daha harekete geçti.
5 İSME “ZİMMET, İRTİKÂP” SUÇLAMASI
“YARGININ BU RÜŞVET OPERASYONUNU KAPATMASI YÜREĞİMİZİ İNCİTMEKTEDİR”
ALİ BABACAN VE BİRÇOK İSMİN TANIK OLARAK DİNLENİLMESİ TALEP EDİLDİ
“SAVCILAR HALA SESSİZ KALMAKTALAR”
Çolak şu ifadelere yer verdi:
17-25 Aralık operasyonun kapatılmasına karşı Halkın Kurtuluş Partisi olarak mücadelemiz devam ediyor. Biz suç duyurusunda bulunuyoruz, savcılar hala sessiz kalmaktalar. Oysa o dönemde tapelere takılan vurgun devasa boyutlarda olduğu da siyasiler tarafından, hatta bizzat AKP’de siyaset yapanlar tarafından da açıklanmaktadır. Son günlerde televizyonların ana gündemleri de bu olmuştur. Örneğin, Ayhan Sefer Üstün en büyük rantın imardan kaynaklandığı şeklinde belediyelerdeki imar yetkisinin de merkeze alınarak böyle bir vurgun vurulduğunu söylemiştir. Ertuğrul Günay yine İstanbul’da rant lobisinin tasallut ettiği şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Yine AKP’nin programını yazan Abdullatif Şener geçtiğimiz aylarda sadece İstanbul’dan vurulan imar rantının 3 trilyon dolar olduğu şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. Kaldı ki İstanbul’un değişik yerlerinde Zorlu Holding gibi, Ağaoğlu gibi parababalarına farklı bölgelere kanunsuzca imar planlarına aykırı ve projeye aykırı inşaat yapmalarına seyirci kalınarak onlardan da komisyon alındığı şeklinde yaygın haberler ortaya çıkmaktadır. Bunlar da zaten 17-25 Aralık tapelerinde bulunmaktadır. Bunlardan daha önemlisi Erdoğan Bayraktar’ın o dönem istifa ederken, “Madem ben istifa ediyorum. Ben bütün emri Reis’imden aldım. Onunda toplumu rahatlatması için istifa etmesi gerekir” dedikten sonra Saray’da dövüldüğüne dair Erdal Aksünger’in de iddiaları olmuştur.
Bütün bunlar araştırmayı gerektiren, kapatılmaması gereken, keyfilikler, kanunsuzluklardır. Ve ortada kriminal örgütlü bir yapının bulunduğunu göstermektedir. Bütün ifadeler birbiriyle bütünlüklü değerlendirildiğinde bu sonuç çıkmaktadır. Dolayısıyla Halkın Kurtuluş Partisi her zaman olduğu gibi bu kanunsuzlukların peşinde mücadele etmeyi sürdürmektedir. Bir kez daha başta Tayyip Erdoğan olmak üzere 17-25 Aralığın şüphelileri dört bakan hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.