Özellikle savaşın maliyeti ve devam eden çatışmaların sonuçları, Batı’nın Ukrayna’ya pragmatik bir çözüm dayatma arayışına itti.

Ukrayna’daki “Yeni Jeopolitik” analitik merkezi Direktörü Mikhail Samus da Batılı müttefiklerin artık giderek daha fazla savaşın diplomatik yollarla sona erdirilmesi gerektiği yönünde sinyaller verdiğini belirtti.

El País, Kiev’in müttefiklerinden diyaloğa geçilmesi yönünde sinyaller aldığını bildiriyor. Örneğin, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 25 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada çatışmaların sona erdirilmesi çağrısında bulundu. Ancak Baerbock, olası bir barışın Ukrayna’nın bağımsızlığını ve güvenliğini garanti altına alması gerektiğini vurguladı.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’na son zamanlarda bazı öneriler sunulmuş, ancak Kiev bu önerileri ciddi bulmamıştı.

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski’nin Kırım’ı BM mandasına devretme önerisi; Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Petr Pavel’in Ukrayna’nın toprak kaybını kabul etmesi gerektiği görüşü; Çin ile Brezilya’nın barış planını destekleyen İsviçre Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamaları Ukrayna tarafından kabul edilmedi. 

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, bu önerileri “yıkıcı” olarak nitelendirdi. 

Zelensky’nin ABD ziyareti sırasında Başkan Joe Biden ve diğer ABD yetkililerine sunduğu “zafer planı” da dikkat çekici bir gelişme. Planın detayları kamuoyuyla paylaşılmamış olsa da, The Times, planın NATO’ya benzer güvenlik garantileri ve Ukrayna’ya uluslararası mali yardım içerdiğini yazdı. Ancak Biden yönetimi bu plana soğuk bir tepki verdi.

Batılı müttefikler, savaşı sonlandırmak için Kiev’i Rusya ile masaya oturmaya daha zorlamaya başlayabilir. Ancak Ukrayna’nın bu baskılara nasıl yanıt vereceği ve Rusya’nın taleplerine nasıl yaklaşacağı, çatışmanın seyrini belirleyecek en önemli unsurlar arasında.