cumhuriyet gazetesi yazarı Çiğdem Toker kamuoyunun 'milletin ... koyacağız' sözleriyle tanıdığı işadamı Mehmet Cengiz' çekilen yeni peşkeşleri yazdı. İşte yazının o bölümü
Karayolu ihalelerinde neler oluyor?
Malum, devlet-i âli; büyük otoyol, köprü, havalimanı projelerini Yap İşlet Devret (YİD) modeliyle yaptırıyor.
Üç yılı aşkın süredir, “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” denilen bu projelerde verilmiş Hazine garantilerini yazıyorum. Trafik garantileri, geçsek de geçmesek de döviz kuru üzerinden 2030’lu yıllara kadar ödeyeceğimiz geçiş ücretleri, neyse ki artık kamuoyunun yakın takibinde.
Ne var ki, yol meselesinin, dikkatlerden kaçan bir yönü daha var. YİD alanı dışında, Kamu İhale Kanunu’na (KİK) göre yaptırılan yollar. Yani devlet yolları.
Normalde, bu yolların açık normal ihale kurallarıyla yaptırılması gerek.
Fakat Karayolları, KİK’in 21/b maddesindeki “davet” yöntemini çok seviyor.
Oysa bakın, yasaya göre bu madde hangi hallerde uygulanır: “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması.”
Biliyor musunuz, devasa ölçekte onlarca devlet yolu, bu tanıma girmediği halde bu tanıma giriyor gibi davet edilen firmalara “verildi”.
Sadece bu yılın ilk beş ayında, 15 devlet yolu belli sayıdaki firmalara, resmen “verilmiş” durumda. Toplam ihale bedelini de açıklıyorum: 4.6 milyar TL.
Bu ihale bedelinin yarıdan fazlası “çok tanıdık” bir firmaya gitti. Cengiz’e verildi.
Ne deprem, ne salgın, ne afet.
21/b maddesi adeta “adrese teslim” yöntemi gibi kullanılıyor.